Ahmet Hakan, ‘Çok Üzülürüm’ diye yaptığı listeye “Nusret Amerika’da tutarsa” maddesini de eklemiş. Nusret’in haline ve tavrına kıl olmak ayrı şey ki, bu konuda ben de Ahmet Hakan’dan farklı düşünmüyorum. Ancak Nusret’e kıl olmak, New York’ta Türkiye’ye ait bir markanın başarısız olmasını istememi gerektirmiyor. Bugün New York’un en iyi et restoranları arasında Arjantin ve Kore markaları var.
Çocuk ateşi ve acil servisler...
Meğer, Sağlık Bakanlığı acil servislerde yaşanan soruna el atmak için Hürriyet’in haber yapmasını bekliyormuş. Meğer, o haber yapılınca bürokratlar nefes almadan çalışıp hemen kapsamlı bir genelge hazırlamış. Karar vericiler de genelgeyi hemen imzalamış ve aynı anda tüm Türkiye’ye yollamış.
Oysa bir arama motoruna, acil servis ve Sağlık Bakanlığı diye yazınca, bu konuda uzun zamandır uğraşıldığına dair yüzlerce haber buluyorsunuz zaten. Arkadaşlar keşke böbürlenmek yerine, en azından çocuk hastalar için belirsizlikleri ortadan kaldıracak sorular sormayı düşünselerdi. Bilen bilir, ateşi çok çabuk yükselir çocukların, iyi takip edilmesi ve ılık duş gibi önlemlerin hemen devreye sokulması gerekir.
Farkı zeka yaratır...
Çarşamba günü Türkçe müzik çalan tüm radyolarda, bol bol mandalina yendi. Poll Production, piyasaya yeni çıkan bir albümü radyolara kartondan kutulara konmuş mandalinalarla birlikte yolladı.
Mandalinaların değeri toplasanız belki 10 TL eder. Bazen 30-40 TL’lik süslü paketlerde albümler geldiği için para önemli değil. Pazarda mandalina satarken keşfedilen bir isim Veysel Mutlu; albümü de o yüzden mandalinalar eşliğinde geldi radyolara. Anlatılacak bir hikaye olması iyidir her zaman ama işin içine o hikayeyi akla getirecek zekayı katmazsanız bir işe yaramaz yaptığınız şey. Daha önce İrem Derici, ‘Tek Taş’ albümünü zeytinyağlı yaprak sarmayla beraber yollamıştı, o tanıtım da çok konuşulmuştu. Dedim ya, işin içine zeka girince ne kadar para harcadığınız değil, parayı nasıl harcadığınız önem kazanıyor.
Formula 1’de gelenek sona erdi
Geleneklerin kolay kolay değişmediği bir dünyada yaşıyoruz. Formula 1 denilince akla zorlu pistler, önemli pilotlar ve güçlü markalar kadar Grid Girls diye tanımlanan kadınlar gelirdi. Radikal bir kararla organizasyon yetkilileri, bu uygulamayı sona erdirdi.
Yükselen değer Karadağ
Eskiden Avrupa Birliği üyesi ülkelerden vatandaşlık, o olmuyorsa da oturma izni almaya çalışırdı insanlar. Bu hedefe ulaşmak zorlaştıkça, gelecekte AB üyesi olması beklenen ülkelere yöneliyorlar.
Bosna-Hersek bir dönem çok modaydı, şimdi yükselen değer Karadağ oldu. İlginçtir, tahmin ettiğimizden çok daha fazla Karadağ göçmeni yaşıyor Türkiye’de ve o dönem yaşanan zorunlu göçlerin ardından, çoğu Ege kıyılarına yerleştirilmişler. İlk başta büyük zorluklar çekmişler. Mesela hiç görmedikleri ve bilmedikleri zeytinyağlarını yağmurlu günlerde Alaçatı sokaklarına döktükleri anlatılır eskiler tarafından. Şimdi kökeni orada olsun ya da olmasın bir sürü insan, Karadağ’dan çalışma izni ya da mülk alıyor.
TRT’nin 50’nci yıl gecesinden...
TRT’nin 50’nci yılı için Haliç Kongre Merkezi’nde bir kutlama vardı çarşamba akşamı. Üç şey çok hoşuma gitti, mutlaka yazmam gerek...
Organizasyon, sadece protokol için yapılan bir kutlama değildi. Kamera önü, arkası, emeği geçen herkes davet edilmişti.
Etkinliğin başlama saati 18.00 olarak ilan edilmişti. Salondan içeriye girdiğimde saat 18.10’du. Ev sahibi, TRT Genel Müdürü İbrahim Eren’i bir kenarda canlı yayında gördüm. Doğrusu şaşırdım, zira ev sahiplerinin kalabalık toplandıktan sonra kendini gösterdiği o kadar çok davete şahit oldum ki, hoşuma gitti.