74 MİLYON DOLARLIK DÜĞÜN, 75 BİN ÇOCUK
Hindistan’da beş gün süren ve maliyeti 74 milyon dolar olan bir düğün yapıldı.
***
Birleşmiş Milletler, 75 bin çocuğun, gelecek birkaç ay içerisinde açlıktan öleceğini açıkladı.
Üstelik bu sadece Nijerya için geçerli olan rakam.
Dünya, o görgüsüzlük abidesi düğünün binde biri kadar bile konuşmuyor bu acı açıklamayı.
***
Hindistan’daki gelinin geleneksel kıyafeti olan sarinin fiyatı 2.5 milyon dolar. Takıların maliyeti 13 milyon dolar. Düğüne 50 bin davetli katılmış.
Tüm davetiyeler altın kaplama. Konuklar için 2 bin taksi kiralanmış ve 15 helikopter pisti inşa edilmiş.
***
Para, Nijerya’daki çocukların imdadına yetişmiyor zira sorun, Boko Haram’ın en etkin olduğu eyalette yaşanıyor. İnsani yardım ulaştırmak son derece zor.
Peki bu dünya, parayla çözemediği sorunları görmezden gelen bir hal mi aldı?
Maalesef öyle oldu galiba...
ÖRNEK BOŞANMA
‘Örnek evlilik’ başlığını çok görmüşsünüzdür ama ‘örnek boşanma’ başlığı sizi şaşırtmasın. Gökhan Özen ve Selen Sevigen, ne kadar naif bir şekilde sonlandırdılar evliliklerini. Kimse kimseye ucuz suçlamalar yöneltmedi. Kimse magazin muhabirlerine el altından boşanma gerekçesine dair haberler uçurmadı. Boşanma davası bitmeden kimse tek başına gecelere ve kameraların olduğu yerlere akmadı. Selen boşanma davasını, kariyerine dönmek için ekran ekran dolaşarak televizyon malzemesi yapmadı. “Ortak kararımız, bize saygı duyun lütfen” dediler ve bitirdiler...
ZENGİNLER NADİDE ŞEYLERİ SEVER
Fotoğrafını gördüğünüz elmas yüzük, 17 milyon euro’ya satıldı bu hafta. Yüzüğü değerli kılan şey, 9.14 karatlık ağırlığı değil. Dünya genelindeki elmasların sadece yüzde 1’inde görülen Fancy Vivid denilen renk tonuna sahip olduğu için değerli. Hatta pembe elmas dediğimiz renkteki ikinci büyük taş bu.
Zenginler bazen elmasın tonu, bazen arabalar, bazen tekneler gibi nadide şeyleri severler. Mesela son 1-2 yıldır, ‘zengin markası’ diye bilinen otomobil markasından başka markaları kullanıyor zenginler. Laf olsun diye değil, ayrıcalıklı olmak için yapıyorlar bunu. Markalar da dünya genelinde yaklaşık 2.5 trilyon dolar eden bu pazarda, enine boyuna büyümeye çalışıyorlar.
Örnek mi? Dünyanın en önemli otomobil markalarından biri olan Aston Martin, emlak işine girdi; Miami’de gökdelen yapıyor. Tüm bunlara bakınca, herkesin elinde olan iPhone telefonların sınıfsız bir toplum yarattığını düşünebilirsiniz ama o da doğru değil.
En ucuz modeli 35 bin TL’ler seviyesinde olan İngiliz malı Vertu telefon kullanan da var, iPhone modellerine pırlanta yerleştirme uzmanı olan Stuart Hughes dizaynı cep telefonu tercih edenlerde.
BÜYÜK BAŞARI OLACAK
11 Ocak 2010 günü, 1 Amerikan doları 1 TL 45 kuruş ediyordu.
O gün, Süper Lig yayın hakları ihalesi, KDV hariç tüm paylar eklendiğinde 359 milyon dolar’a Lig TV’de kalmıştı. Bugün dolar kuru 3.30 TL seviyesinde dolaşıyor ve naklen yayın ihale başlangıç bedeli KDV hariç 425 milyon dolar.
Artış, dolar bazında ciddi, Türk TL’si bazındaysa inanılmaz... İhaleyi kazanan firmanın reklam ve abonelik gelirleri TL üzerinden olacak, o yüzden farka da TL üzerinden bakmak lazım. Türk futboluna vurulan 3 Temmuz darbesinden sonra, “Bir daha asla böyle bedeller ödenmez” diyen çok olmuştu. Demek ki, uğraşınca oluyormuş...
HERKES TRT 1’E GEÇİLMEK İSTER
TRT 1, ‘Diriliş Ertuğrul’ dizisine bölüm başına 1 milyon 100 bin TL ödüyormuş. Meclis KİT Komisyonu’nda, haziranda konuşulmuştu bu mesele, şimdi tekrar gündeme getirildi. Bu rakam daha önce bir dizi için hiç ödenmemiş, eşi benzeri görülmemiş bir rakam değil.
Aksine hemen her kanalda lokomotif dizilerin bölüm başı maliyetleri bu seviyelerde. Dönem dizilerinin maliyetinin normal dizilerden çok daha yüksek olduğunu düşünürsek, TRT 1’i, ‘Diriliş Ertuğrul’ maliyeti üzerinden eleştirmek büyük haksızlık.
Bu arada, “Diziler de mahallelere ayrıldı” tartışmasına dair iki kelam etmek isterim. Tüm özel televizyon kanallarının genel müdürleri için bir anket hazırlasak. O ankette de “Reyting yarışında ikinci olacaksanız, hangi kanalın ardından ikinci olmak istersiniz?” diye sorsak. Hiç şüpheniz olmasın, hemen hepsi “TRT 1’nin ardından ikinci olmak isteriz” yanıtını verir.
Çünkü “Neden birinci olamadık?” diye soracak patrona, bir başka özel kanalın başarısını anlatmaktan daha kolaydır TRT 1’nin başarısını anlatmak. “Efendim bütçeleri çok fazla”, “Efendim tanıtım güçleri var” ve “Efendim sahip oldukları imkanlar sonsuz” diye bir sürü cümle kurmak mümkün olur.
Hani Fenerbahçeliler ve Galatasaraylılar, “Biz olamıyorsak, ezeli rakibimiz değil, Beşiktaş şampiyon olsun” derler ya, televizyonlar için de durum, “Biz olamıyorsak TRT 1 birinci olsun” durumudur. O yüzden televizyonculukta mahalle tartışması doğru bir tartışma olmaz...