Bir adam, şarkıcı Ebru Polat’a akşam yemeği karşılığında seçtiği bir yardım kuruluşuna 100 bin dolar bağışlamayı taahhüt etmiş. Biraz Amerikan filmlerinin senaryosu gibi...
Eğer gerçekten böyle biri varsa da, adamın kimliğini saklamış Polat. Sonra da bu teklifi, “Yol yordam bilmek” konusunda örnek göstermiş. Hukuk fakültesi mezunu, bir süre
CİMRİ HINCAL, BONKÖR ULUÇ
Aynı gazetede olduğumuz dönemde kaç bayram elini öptüm, her seferinde 1 TL verdi, bayram harçlığı diye.
Ortak bir dostumuz, “Cimri Hıncal Abi” diye takılmıştı bunu duyunca.
Parayı bilmem ama duyguda bonkördür Hıncal Abi...
O yüzden de abidir...
Hıncal Abi, yazı söz konusu olduğunda övgüde cimridir, eleştiride bonkör...
Değer verdiği birinin ya da bir fikrin daha da gelişmesi için eleştirir.
Eleştirmiyorsa, sevinmek değil üzülmek gerekir.
Nefrette cimridir Hıncal Abi...
“Hiç sevmem” dediği isimleri duydum ama nefret lafı hiç çıkmadı ağzından.
Nefret etmenin, nefret edilmekten daha zor olduğuna dair cümleleri vardır.
Affetmekte bonkördür.
Kırılsa da kendi kendini sarmalayan nadir adamlardandır.
Milliyet’e başladığım günden beri köşedeki fotoğraf için, çok fırça yemiştim Hıncal Abi’den.
Abidir, haklıdır ve hakkıdır da...
Çok yaşa sen usta...
‘HADİ BABA’ VE KAMU SPOTLARI...
Televizyon ve radyolarda ne çok kamu spotu yayınlanıyor değil mi?
El mecbur, yoksa RTÜK yapıştırır cezayı...
Bugüne kadar “Ne kadar da güzel yapılmış” dediğim tek bir kamu spotu izlemek nasip olmadı.
Neyse en kötülerinden biri olan ‘Hadi Baba’ kamu spotu bir doktorun hassasiyeti sayesinde 15 gün sonra yayından kalkacak.
Kamu spotlarında çok iyi oyuncularla, prodüksiyonu için uğraşılmış az sayıda örnek var ama onların da senaryoları sıkıntılı.
Bu işi çok daha iyi yapmanın yolları var aslında...
Sanırım ilk şart da komik olmaya çalışmamak ya da zoraki duygusallıktan uzak durmak.
Kurumlar senaryo yarışmaları açabilir, RTÜK kanallardan, önemli ekran yüzlerinin desteğini talep edebilir.
Bu sayede her kanal, kendi ekran yüzleriyle aynı mesajı veren farklı kamu spotları yayınlayabilir.
Düşünsenize, akşam hayranlıkla seyredeceğiniz, ne olacağını merak ettiğiniz dizinin yıldızları ekranda bir konuda dikkatinizi çekiyorlar.
Adım gibi eminim ki; bu kamu spotları, şimdinin duygusu eksik kalmış kamu spotlarından çok daha fazla izlenir.
KARMAKARIŞIK SARMAŞIK
Evindeki son eşya da kamyona yüklendikten sonra yukarıya çıktı adam.
Önce boş odaları gezdi, sonra pencereden uzayıp giden yola baktı.
Ağzından “Bildiğin bir adresim yok bugünden sonra. Bir daha seni hiç bekleyemeyeceğim” cümlesi döküldü.
Sonra, bir başka coğrafya, bir başka yaşama olan yolculuğuna başladı...
İsmi önemli değil, hikayenin kahramanının.
O günlerde, yeni bir hayata başlamanın heyecanını yaşaması gerektiğini tavsiye eden bir eposta yazmıştım
arkadaşıma.
2008’de Tempo Dergisi’nde yayımlanmış bir yazıyla cevap vermişti bana.
Yazının içinde “Bu karmakarışık sarmaşık” sözü vardı, aklımda yer etmişti.
Cuma günü, gazetedeki postadan bir kitap çıktı.
Kitabın adı, Karmakarışık Sarmaşık. Yazan, Tempo Dergisi’ndeki yazıyı da yazan Cem Mumcu...
Eski bir dostla sohbet eder gibi okumaya başladım kitabı.
Tek sayfalık bir bölümdeki duygunun derinliğini fark edince de yazmaya karar verdim.
En azından hayatı ve ilişkileri bazen sadece cevaplar değil, sorular üzerinden de yorumlamak mümkün kimimiz için...
‘KAR LASTİĞİNİZ’ VAR MI?
Aslında adı kış lastiği ama bizim memlekette daha çok kar lastiği diye bilinir. 1 Aralık’tan itibaren de tüm ticari araçlarda kullanılması zorunluluk. Peki bir rampada, normal lastikli bir araç takıldığında, arkada kış lastiği olan araç yoluna devam edebiliyor mu? Hayır edemiyor,o da kalıyor ve tüm trafik tıkanıyor. Doğru uygulama aslında birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi, tüm araçlar için kış lastiğinin mecbur hale getirilmesi. Ancak karla mücadelede bizde daha garip uygulamalar var. Mesela 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nü açık tutmak karayollarının, bağlantı yollarıysa büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda...
2 SATIR HABER 10 FOTOĞRAF
İTİRAZA 20 TL
Türkiye’de her sınavın bir maliyeti var, ÖSYM’nin adaylardan para alması son derece doğal.
Ancak hatalı soru itirazı olan aday ya da veliden 20 tl istenmesi ve itiraza vuruş sınırı getirilmesi bana hiç doğru gelmiyor.
ÖSYM, tahminen ‘laf olsun’ itirazlarının önüne geçmek için böyle bir para isteme kararı almış olabilir, bilmem.
Bildiğim, insanların katılmak için zaten para ödedikleri bir sınava dair itirazlarında para alınmasının garip olduğu.