Genç bir kadın düşünün.
33 yaşındaki eşini toprağa vermiş. Geride iki yavru kalmış.
Devletin verdiği bir şehit maaşı var ama o maaş, iki çocuğu büyütmeye ve iyi eğitim vermeye yeter mi? Çocuklar iyi eğitim almalı ki, babaları gibi KPSS sonrası uzun süre atama beklememeli, mecburen polis olmamalı.
Çocuklar iyi eğitim almalı ki, bir gece vakti baba parasıyla şımarmış biri yüzünden hayatları son bulmamalı.
Sinan Çetin, iddiaya göre tam 1 milyon 500 bin TL kan parası ödemiş oğlu yüzünden ölen polis eşine. Rakam doğru ya da yanlış ama kan parası var diye kimse, “Kocasının anısına saygısızlık yaptı”, “Para için şehidinin ruhunu incitti” falan diye konuşmasın.
Şehit eşi kan parası almasa, Rüzgar Çetin infaz süreciyle beraber belki 2-3 sene daha fazla hapis yatacaktı.
Anne, Rüzgar Çetin’in hapisten erken çıkması uğruna çocuklarının geleceklerini kurtarmayı seçti.
Sinan Çetin’e gelince, çarşamba da yazdım; oğlu hapse düşen her babanın yapacaklarını yaptı.
Keşke oğlunun ilk vukuatlarında duruma el atsaydı da, tüm bunları konuşuyor olmasaydık.
DOĞRU, ERKEKLER ŞEHVET KURBANI OLURLAR...Tamer Karadağlı müthiş cümleler kurmuş.
Şöhretinin doruklarda olduğu dönemde kadınların gösterdiği ilgi ve yaptığı hataları anlatırken “Kadınların ilgi göstermesinden şikayetçi olan bir erkek daha görmedim. Birçok hemcinsim gibi şehvet kurbanıyım” demiş.
Son derece haklı cümleler bunlar.
Sokağa çıkın, erkeklere “Bir kadın size tecavüz etse, şikayetçi olur musunuz?” diye sorun, çoğu “Hayır” diyecektir.
Çarşamba günü, Amerika’da aynı evde iki eşli yaşam süren bir adamın haberi vardı. İki eşinden, birkaç hafta arayla iki oğlu olmuş.
Bulduğum her erkeğe, “Böyle bir evlilik ister misin?” diye sordum, “Hayır” diyen tek bir kişi çıkmadı.
Oysa aynı anda diğerini kırmadan, iki kişiyi mutlu etmeye çalışmak, iki doğum günü, iki evlilik yıl dönümü hatırlamak, sevincini, sıkıntını ya da sırrını iki kişiyle paylaşmak zorunda kalmak hiç de kolay değildir.
Doğru, erkekler şehvet kurbanı olurlar, zira kadının bedenini ruhundan daha önemli kılan bir öğreti var sokakta.
DEPREM DEĞİL, KAPI ÖLDÜRÜR
Amerika, Kaliforniya’da bir hafta içinde yedi büyüklüğünde deprem olabileceği açıklandı. Benzer bir açıklama İstanbul için yapılmış olsaydı, şu an şehir ne halde olurdu acaba?
Neyse depremin olacağı belli ya, biz daha önemli bir meseleyi konuşalım.
Sandığınızın aksine, sağlam ve yeni binada da ölebilirsiniz deprem yüzünden.
Çok katlı bir sürü bina yapılıyor ve hepsinin sokak kapısı içeri doğru açılıyor.
Uzmanlara göre, içeri doğru açılan kapı demek panik anında birbirini ezecek insanlar demektir. AVM’lerin döner kapıları, iş yeri turnikeleri, çoğu yerde kilitli yangın merdiven kapılarını saymıyorum bile. O yüzden mantolama kadar sokak kapınıza da özen gösterin...
SOSYAL MEDYA KARİYERİ
“Türkiye’de Instagram’ı en iyi kullanan ünlü kim?” diye sorsanız, açık ara “Meryem Uzerli” derim.
Almanya’ya gittiğinden beri sosyal medya sayesinde burada yaşarmışcasına haber oluyor Uzerli.
Mesela farklı renklerde peruk takıp fotoğrafını koyuyor, ertesi gün pat haber.
Bebeğinin sadece elini ya da ayağını öperken fotoğraf koyuyor, pat o da haber oluyor.
Son olarak bebeğiyle olan kareleri koydu ve yine gazetelerde boy boy yer aldı fotoğrafları.
Türkiye’de olup da haber olmak için uğraşan ya da dekoltenin dozunu artıranlara en iyi örnektir Meryem Uzerli.
ASFALT BOZULMASIN BİZ ÖLÜRÜZ
Beton mikserleri bir haftada ikinci ölümlü kazaya neden oldu.
Dahası da olacak, zira ağırlıklarıyla asfalta zarar verdikleri için beton mikserlerine getirilen bir metreküp taşıma sınırı var.
O yüzden bir kere de atacakları betonu minimum iki kerede atıyor, son sürat giderek aradaki zaman kaybını telafi etmeye çalışıyorlar.
Devlet asfaltı düşündüğü kadar vatandaşını da düşünecek.
Deli gibi ve kural tanımadan giden beton mikserine cezayı kesecek, gözünün yaşına bakmayacak. Ya metreküp taşıma sınırını kaldırın ya da sürat denetimi yapın, uymayana ceza verin. Pisi pisine daha fazla ölecek halimiz kalmadı.