10.03.2013 - 20:15 | Son Güncellenme:
Yazı: Saffet Üçüncü
Burhan Öçal 1.5 ay kaldığı Hollywood’dan kısa süre önce döndü. Orada olma sebebi, Michel Comte’un yönettiği ‘The Little Girl from Nagasaki’ filminin müziklerinin yaklaşık üçte birini yapmasıydı. Bununla da kalmadı, filmin ilk sahnesinde bir Japon keşişi canlandırdı. Rolü için saçlarını sıfıra vurdurmuş. Saçsızken bile fotojenik, karizmatik. Filmin ilerleyen sahnelerinde Nagasaki’de bir barda çalan dört kişilik Amerikan grubunun bir üyesini de canlandırmış.
Film, mayıs ayında Cannes Film Festivali’nde gösterildikten sonra vizyona girecek. Biz ünlü perküsyon ustasıyla filmden önce garaja girdik, otomobillerden projelerine ve hayallerine uzandık.
İki ‘Amerikan’ı var
Eskiden otomobiller günümüzdeki gibi bilgisayarda şekillenmiyordu, her şey elle hayata geçiriliyordu. Sanatçıların klasik otomobillere merakı bundan kaynaklanıyor olabilir. Öçal da böyle düşünüyor: “Kesinlikle aynı fikirdeyim. O dönemdeki otomobiller, giyim tarzı, tasarımlar ve müzik artık yok. Küçüklüğümde izlediğim filmler, Amerikan otomobillerine ilgi duymamı sağladı. Zaman içinde 53 Mopar, 57 Ford Fairlane (tenteli), 63 Impala (tenteli), 64 Mustang ve 70 Ford Galaxie olmak üzere birçok Amerikan otomobili kullandım. Hepsini ayrı ayrı seviyorum. Şu anda 53 Plymouth Belvedere ve 55 Chevrolet Bel Air olmak üzere iki Amerikan’ım, bir 43 Leyland’ım, bir de 50 senelik Murat 124’üm var.”
“Manitayla muhabbet için yan oturmak lazım”
Burhan Öçal, Amerikan otomobilleriyle ilgili her detaya hakim.
“Onları kullanmak diğerlerine benzemez. Günümüzde Amerikan otomobillerine havalı süspansiyon takıp yukarı aşağı oynatıyorlar. Ben gaz ve fren kullanarak otomobili dans ettirirdim. Denge o kadar önemli ki; motoru stop ettirmemeniz gerekiyor yoksa karizmayı çizdirirsiniz. Onlarda oturmanın da bir tarzı var. Direksiyonu adeta piyano çalar gibi hafifçe kavramalısınız. Ayrıca manitayla muhabbet etmek için de biraz yan oturmanız gerekiyor.”
Eşine hediye edeceği otomobil...
Otomobil tutkusu gelip geçici bir şey değil, ömürlük. Dolayısıyla Öçal’ın da hâlâ arzuladığı otomobiller var:
“Arka stopların üzerinde yer alan kanatların şeklinden dolayı ‘kalem kaş’ olarak bilinen ve Elvis Presley döneminde özellikle kadınlar için üretilen üstü açık bir 59 Impala alıp, evlendiğim zaman karıma hediye etmek istiyorum. Kendime de 82 Bentley ve 74 Rolls Royce almak istiyorum. Bir de üstü açık bir otomobil var aklımda.”
Projeler, projeler...
Burhan Öçal’da proje de bitmiyor. İçlerinden otomobil geçeni de var bu hayallerin, hayatının en büyük parçasını kaplayan, müzikli olanları da:
“Sadece 50’li, 60’lı yıllara ait üstü açık Amerikan otomobilleriyle gidilebilen bir açık hava sineması düşüncem var. Yapmak istediğim bir diğer şey, afiş sergisi açmak. Gezdiğim bütün ülkelerden konser afişleri topluyorum. Zengin bir koleksiyonum var. Bir de kıyafet müzesi fikrim var. Donumu bile sergileyeceğim!Son olarak bir de caz akademisi kurmayı hayal ediyorum.”
“Artık evlenebilirim”
Bugüne kadar üç kez evlenip boşanmış biri var karşımızda. Her birinden öğrendikleri olduğunu söylüyor. Yeni bir evliliğe de hazır:
“İlk eşim opera sanatçısıydı. Onun sayesinde operaya ilgi duymaya başladım. Avukat olan ikinci eşimden hayatı daha ciddiye almayı öğrendim. Son eşimse arkeologdu. Onun sayesinde de New York’ta sıklıkla takıldığım Soho yerine Metropolitan Sanat Müzesi’nin ihtişamını keşfetme şansı elde ettim.”
O KADAR PİS BAKIYOR Kİ!
Öçal, Hollywood’a, Hollywood da ona iyice yakınlaşmış. Son olarak Kamboçyalı diktatör Pol Pot’la ilgili çekilmesi planlanan bir filmin müziğini yapması ve Pot’un yargılanma sürecinde Türkiye’yi temsil eden yargıcı canlandırması istenmiş kendisinden.
“Yönetmen bana ‘O kadar pis bakıyorsun ki bu rol tam sana göre’ dedi. Daha önce de önemli bir projede görev almam için Hollywood’da kaldığım süre için istediğim ev ve otomobilin yanı sıra aşçı bile teklif edildi. Ama projenin üç senelik bir süreci kapsayacağını öğrendiğimde hemen reddettim. Özgürlüğüme çok düşkün olduğum için beni sınırlayacak hiçbir şeyi kabul edemem.”
Yazının tamamı, GQ mart sayısında.