İzmirli Musevi yurttaşlarımız kültürel miraslarına sahip çıkıyor. Güzelyurt Mahallesi’nde bulunan Etz Hayim Sinagogu restore ediliyor. 920 Sokak’ta yıkıntı halinde olan Bet Hillel Sinagogu onarıldı, müze olarak hizmet veriyor. Bölgede, Yahudi kültürüyle yakın ilişkisi olan, restore edilmeyi bekleyen başka yapılar da var. Hurşidiye Mahallesi Muhtarı Enis İpek, mahallesindeki iki eski binayı, koruma kurullarından izin alarak proje kapsamında kendi imkânlarıyla restore etti. Bunlardan biri, Anafartalar Caddesi’ne cephesi olan, bir dönem boyoz pişirilen, eski Lale Fırını’ydı. Yıkılmak üzere olan tarihi fırının üst katlarının Yahudihane olarak kullanıldığını 1931 yılına ait tapu kayıtlarından öğreniyoruz. Sahibi Yako Usta’nın Amerika’ya göç etmesi nedeniyle satılan fırın, uzun yıllar aynı işkolunda hizmet verdi. Hurşidiye Mahallesi Muhtarı Enis İpek ve kardeşlerini, her iki tarihi yapıyı kendi bütçeleriyle restore ettirdikleri için kutluyorum.
Konak Belediyesi; 2000’li yılların başında tarihi sinagogların bulunduğu sokaklarda iyileştirme çalışmaları yapmış, kapalı olan 926 ile 920 sokakları birbirine bağlamıştı. Bu faaliyetler sırasında 920 Sokak girişinde, bahçe içinde harap halde olan hahamhanenin restorasyon projesi hazırlanırken, Konak Belediyesi mimarı Mihriban Yanık tarafından bodrum katında sandıklar içinde rutubetten zarar görmüş tekstil ürünleri bulunmuş ve bunlar korunması için Yahudi Cemaati’ne teslim edilmişti.
İzmir’in zenginliği
Değişik renklerde kırmızı, mor ve eflatun ağırlıklı; kadife, atlas ve ipek üzerine bakır, gümüş ve çinko alaşımlı ipliklerden bindallı benzeri gelinlik, elbise ve örtüler sahipleri tarafından sinagoglara bağışlanır, Parohet denilen işlenmiş kumaşlar perde olarak kutsal kitap Tora’nın saklandığı ‘Ehal’ adı verilen dolapların dışına ve içine asılırdı.
İzmirlilerin yakından tanıdığı profesyonel turist rehberi ve Yahudi tarihçisi Sara Pardo’nun kurtardığı, yaklaşık 200 yıl önce elle işlenmiş 325 adet Parohet, Finlandiyalı tekstil uzmanları tarafından onarılıyor. Parohetlerin üzerinde tarih, kapı, kandil el, hayat ağacı, menora, Davut yıldızı vs. motifleri görmek mümkün. Parohetlerin günümüze gelmesinin nedenlerinden biri de, ipliklerinin metal alaşımından yapılmış olmasaydı. Zaman, Parohetlerin renginde kısmen bozulmalara neden olsa da, el emeği nakışlarda ustalık hemen fark ediliyor.
İzmir Musevi Cemaati Yahudi kültür mirasının yaşatılması için açacağı Sefarad Müzesi’nde sergileyeceği Parohetler üzerine yazı yazıp bilgilendiren arkadaşlarımız Saadet Erciyas ile Raşel Rakella Asal’ı selamlıyorum. Kurtarılmaları için emek veren, Cemaat Başkanı Sami Azar’a, Sara Pardo, Nesim Bencoya, Finlandiyalı restoratörlere, Mimar Mihriban Yanık’a, Ekonomi Üniversitesi Tekstil ve Moda Bölümü’ne, emeği geçenlere teşekkür ederim. Parohetler, İzmir’in zenginliğidir.