Op. Dr. Ziya Saylan

Op. Dr. Ziya Saylan

ziya@saylan.com

Tüm Yazıları

Kulaktan dolma bildiğimiz, halk arasında konuşulan bazı sağlık tavsiyeleri sizi yanıltıyor olabilir

DOĞRU BİDİĞİMİZ YANLIŞLAR (1)
“Terliyken soğuk su içme, hasta olursun”
Çocukken annemin bana sıklıkla söylediği laftı bu. Korkumdan her su içişimde “Acaba terli miyim?” diye kendi kendime sorar ve terli olmadığıma karar verirsem içerdim. Almanya’da yaşarken oğlumun bir gün boğazı ağrıdı ve gittiğimiz Alman doktor ona bol bol buz, dondurma vermemizi önerince “Herhalde Almanların bademcikleri bizden farklı” diye düşündüm ama dondurmaları yiyen bizim oğlan iyileşince ikna oldum. Soğukta
mikroplar çoğalamaz.

Haberin Devamı

“Ayağım burkuldu, hemen buz koyayım”
Biz doktorlara öğretilen “Hasta bir yerini mi çarptı, hemen buz koy ve soğut” oldu. Ancak son 10 senedir yapılan araştırmalara göre, eğer buz konacaksa en az 10-15 dakika hiç kaldırmadan uygulanması gerektiği. Buzu 10 dakikadan önce kaldırırsanız daha kan pıhtılaşmamıştır ve vücut soğuk bölgeyi ısıtmak için daha fazla kan yollar, yara kanar. Buna örnek olarak kışın soğuk havada sıcak bir odaya girince yüzümüze kan hücum etmesini gösterebiliriz. Üzerine baskı uygulayıp şişmeyi daha kolay önleyebiliriz.

“Kahve içince uyuyamıyorum”
Karaciğer saatte ancak bir fincan kahveyi işleyebilir. Siz de karaciğerinizi iki fincan içip kandırabilirsiniz. Üst üste veya büyük boy fincanda içilen kahve, karaciğere uğramadan doğrudan kana karışır ve dolaşım hızlanır, tansiyon çıkar, beyine daha çok kan gider, kalp hızlanır, çarpıntı meydana gelir. Yine de olay psikolojiktir. Herkesin bildiği bir test vardır; 10 tıp öğrencisine gece yatarken kahve vermişler,
diğer 10 kişiye de süt. Kahve içenler gece uyuyamamış, süt içenlerse deliksiz bir uyku çekmiş. Ertesi gün testi yapanlar açıklamış; “Kahvedeki kafeini çıkartıp süte koyduk, sütteki uyku getiren laktik asidi de çıkartıp kahveye ilave ettik.”

DOĞRU BİDİĞİMİZ YANLIŞLAR (1)
“Sabahları soğuk duş dinç tutar”
Bu, ispatlanmamıştır.
Bazılarına göre, sıcak duştan çıkınca zaten vücudunuz soğur. Her sabah sıcak-soğuk duş yapanlarda istatistik olarak daha az soğuk algınlığı ve zatürre görüldüğü varsayımı geçersizdir. Sauna ise farklıdır. 10 hafta süreyle haftada 2-3 defa saunaya girenlerde kanda bağışıklık belirtisi olan lenfositlerin yüzde 15 oranında arttığı gözlenmiştir.

Haberin Devamı

“Soğukta üşütüp hasta olursunuz”
Bizi hasta eden mikroplardır, soğuk değil! Mikropların size hastalığı bulaştırması için hasta birisinin size doğru hapşırması veya öksürmesi gerekir. Ayrıca hasta burnunu eliyle siler ve sizinle el sıkışırsa aynı şekilde virüsleri bulaştırır. Ayrıca hastalığı, kapı tokmaklarından, merdiven tırabzanlarından ve telefon ahizelerinden de kapabilirsiniz. Peki neden kışın daha çok hasta oluyoruz? Nedeni basit, soğuktan korunmak için hepimiz kapalı yerlere sığınıp birbirimize hastalıkları bulaştırıyoruz. Ama anneciğimizin söylediği “Odanı sıklıkla havalandır” sözü bu sefer
gerçekten doğru.

“Ciklet yutarsan hasta olursun”
Ciklet icat edildiğinden beri insanlar daima “Aman yutma, bağırsakların tıkanır” derler. Bir ciklet paketinin üzerinde yazanları okursanız yuttuğunuz maddenin un, şeker, tat verici ve organik bir madde olan kauçuk ağacı özünden ibaret olduğunu görürsünüz. Bu arada yeri gelmişken belirteyim, sakın çikletinizde karpuz, çilek, nane, limon olduğunu zannetmeyin, hepsi laboratuvarda hazırlanmış sahte kimyasal maddeler. Doğal ürünlerle hiçbir ilgisi yoktur.

Haberin Devamı

“Tok karına denize girme”
Anneler tok karına suya giren çocuklarının kramp yüzünden boğulacaklarını zanneder. Evet, yemek sonrası kan sindirim için mideye gider ama adaleler asla kansız kalmaz ve kramp meydana gelmez. Tam aksine yemek sonrası insanların kan şekerleri yükselmiştir ve daha dinçtirler. Unutmayın, ünlü sporcular ve yüzücüler müsabakalardan önce kalorisi bol yiyecekler yiyip enerji sağlarlar, hatta hafif bir öğün yiyenler bile var. Ama siz yine de tıka basa yiyip havuza atlamayın, yavaş yavaş suya girip vücudunuzu alıştırın, aynı bir sporcunun maçtan önce
ısınması gibi.
Daha bu konuda yazacak o kadar çok şey var ki. Önümüzdeki haftalarda devam ederiz...