CaddeÖnce seyirciydi şimdi başrolde

Önce seyirciydi şimdi başrolde

05.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Almanya doğumlu Fahriye Evcen iki yıl önce tatile geldiği Türkiye'de seyirci olarak katıldığı bir programda keşfedilmiş. "Yaprak Dökümü"nün Necla'sı ilk sinema filmi "Cennet"le karşımızda

Önce seyirciydi şimdi başrolde

Almanya'da doğup büyüyen iki yıl önce tatil için geldiği Türkiye'de "Asla Unutma" ve "Hasret" dizileriyle oyunculuğa adım atan Fahriye Evcen, şimdilerde Yaprak Dökümü adlı dizide oynadığı Necla karakteriyle dikkat çekiyor. Evcen'in Türkiye'de oyunculukla tanışması tesadüf sonucu olmuş. 21 yaşındaki Evcen iki yıl önce tatil için geldiği Türkiye'de kuzeninin ısrarları üzerine Oya Aydoğan'ın programına seyirci olarak katılmış. Aydoğan program sonunda Evcen'i yanına çağırıp "Seni yapımcı İbrahim Mertoğlu ile tanıştıracağım" demiş ardından Evcen telefon numaralarını bırakarak Almanya'ya geri dönmüş. Evcen Mertoğlu'yla görüştükten sonra teklifler gelmeye başlamış. Fahriye Evcen'le "Yaprak Dökümü"nü, oynadığı "Cennet" adlı sinema filmini ve Almanya'daki yaşantısını konuştuk: Almanya'da doğdum büyüdüm. Burada televizyona başlamam çok büyük tesadüf oldu. Almanya'da tiyatro yapıyordum televizyon ve sinemayla hiç ilgim yoktu. Türkiye'ye sürekli tatil amaçlı geldim. Tatile geldiğim bir dönem Oya Aydoğan'la tanıştım. Onun sayesinde televizyonda oyunculuk yapmaya başladım. İki yıl önce Türkiye'ye geldiniz. Bir anda televizyonda boy göstermeniz nasıl oldu? Almanya'da annemle beraber yaşıyorum. Burada kendime bir ev tuttum. İki yıldır ağırlıklı olarak Türkiye'deyim. Almanya ve Türkiye arasında gidip geleceğim. Çünkü Almanya'yı çok özlüyorum. Burada ne kadar şansım varsa Almanya'da da o kadar var. Oyunculuğumu orada da devam ettirmeyi düşünüyorum Temelli olarak Türkiye'ye yerleştiniz mi? Hakikaten çok fazla ağlama sahnesi olduğu için artık hani zorlanma gibi bir durum olmuyor. Alışmış durumdayım. Şimdi kendiliğinden geliyor yaşlar. Oynadığınız Necla karakteri zor günler geçiriyor. Ağlama sahneleri sizi zorluyor mu? Başlarda yolda gören teyzeler bana "Yanlış şeyler yapıyorsun. Yapma" diye kızıyorlardı. Necla şimdi zor durumda ve bu izleyiciyi etkiledi. Şimdi de "Kötü şeyler yaptın ama şundan dolayı aslında sen haklısın" demeye başladılar. Necla kızkardeşinin eşiyle kaçtı. İzleyiciden ne gibi tepkiler alıyorsunuz ? Necla'nın yaptığı etik olarak hiç doğru bir şey değil, doğru bulmuyorum. Ama insanlar yanlış yaparlar, yanlışı kim yaptırmış kimse onu sorgulamaz. Herkes onun üstüne gider. Yanlış yapılmıştır ve bunun geri dönüşü yok. İnsanlar isteyerek hata yapmaz. Dolayısıyla etik olarak ablasının kocasıyla kaçması doğru değil. Ancak kendi içinde onu anlatan ve onaylayan unsurlar var. O yüzden Necla'ya fazla kızamıyorum. Necla doğru mu, yanlış mı yaptı? Çok sevse en başta bırakmazdı zaten. İnsanın içinde böyle şeytan bazen dürtüyor. Necla öyle bir şey yaşadı. Yaşadıkları onu olgunlaştırdı. Necla'nın aşkının peşinden gittiğini mi söylüyorsunuz yani? Sette direkt olarak pratik yapıldığı için bir nevi okul gibi. Halil Abi ve Güven Abla'da 'Biz biliyoruz, biz en iyisini yapıyoruz, sen de böyle yapacaksın' diye bir tavır asla yok. Biz genç oyunculara çok doğru yaklaşıyorlar. Bir konuda fikir söyleyeceklerse onu güzel bir dille anlatıyorlar. Onlardan disiplinli olmayı öğrendim. Halil Ergün ve Güven Hokna gibi isimlerle aynı sette yer almak size neler öğretti? Buraya ayak uydurmak zor oldu tabii. Türkiye benim için sadece bir tatil ülkesiydi. Beni en çok zorlayan trafik ve insan ilişkileri oldu. Çok ürkektim ve insanlarla aramda hep bir mesafe bırakma gereği duydum. Almanya'daki doğruları burada yaptığımda adı kapris oldu. Fazla disiplinli ve düzenli olunca kaprisli olduğumu söyledi insanlar. Bu beni çok üzdü. Geri döneceğim' dediğim zamanlar çok oldu. Şimdi biraz biraz insanlar beni tanıdılar ve kabullendiler. Alman insanı meymenetsiz ve soğuktur derler, aslında Alman insanı etik olarak çok doğru davranır. Sevmediği birinin yüzüne gülmez. Burada insanlar işleri yürüsün diye, sevmediği insanların yüzüne gülüyor. Ben bunu yapamam. İnsan ilişkileri beni çok zorluyor. Almanya'da büyüyen bir genç kız olarak Türkiye'de karşılaştığınız zorluklar oldu mu? "Cennet"te 15-16 yaşlarında akıl hastanesinde olan bir kız çocuğu olarak kamera karşısına geçtim. Filmin büyük bir kısmı akıl hastanesinde geçiyor. Hastanede bir arkadaşı var A karakteri. Yaşadığı büyük bir dram sonucu hastaneye düşmüş. Kızın adı olmadığı gibi hastalığının adı da konmamış. Biraz mistik bir havası var. Bazen çok akıllı laflar eden, bazen gerçekten çocuklaşan bir kız. Çok yönlü güzel bir karakter. Seyirci başka bir Fahriye'yle karşı karşıya kalacak. "Cennet" filminde oynadınız. Oradaki rolünüz neydi? Eleştirilere açık bir insanım. Kimsenin bir kulp takamayacağı bir film olduğunu düşünüyorum. Şimdiye kadar işlenmemiş bir hikâye. Türkiye'de şimdiye kadar böyle bir senaryo yazılmamış. Karakterler yine öyle. Eleştiriye hazır mısınız? 'Dublajla Türkçemi düzelttim' Almanya'da dört yıl Türkçe eğitimi aldım. Ailem Türkçe konuşma konusunda çok hassas davrandı. Biraz aksanım vardı tabii ama bu iki yıl içinde aksanımı yok ettim. İki yıldır Türkiye'de olan biri olarak Türkçeniz çok iyi bunu nasıl başardınız? Çekimlere ilk başladığımızda Türkçem bu kadar iyi değildi aksanım belli oluyordu. İlk üç bölüm beni başka biri seslendirdi. O sesi asla kabullenemedim. Ses oyunun yüzde 30'u gibi bir şey. Bu yüzden ne kadar zorlanırsam zorlanayım bunun üstesinden geleceğim dedim. Türkçemi düzeltmemde dublajında çok faydası oldu. İlk dizinizde kendi sesinizi kullanmanız sizin için bir risk değil miydi?