09.09.2022 - 11:34 | Son Güncellenme:
İSTANBUL (İHA)
Yönetmenliğini Orhan Elmas'ın üstlendiği 1984 yapımı 'Kayıp Kızlar' filminde canlandırdığı karakterin ardından 'gazoz'la anılan Nuri Alço'nun, Çekmeköy'de ziyaret ettiği hayvanat Bahçesindeki yavru ayıyı besleme anları renkli görüntüler oluşturdu.
"AĞZININ TADINI BİLİYOR"
Alço, Çekmeköy Hayvanat Bahçesi'nin maskotu olan Liva isimli yavru ayının yanına giderek, sevmeye başladı. Sinemada canlandırdığı kötü karakterler ile hafızalara kazınan usta oyuncu, sevimli yavru boz ayıya gazoz ikram etti. Liva ikram edilen gazozu içerken, Nuri Alço, “Ağzının tadını biliyor” dedi.
Ünlü oyuncu ile yavru aynın sevimli halleri izleyenlere keyifli anlar yaşattı. Yaşanan o anlar saniye saniye cep telefonu kamerasına yansıdı.
"İLK İŞİM BANKACILIKTI"
Geçtiğimiz yıl Armağan Çağlayan'ın YouTube'da yayınlanan 'Dur Bi Dinle' programına konuk olan Nuri Alço, kariyer yolculuğunu anlatmıştı.
İlk işim bankacılıktı. Eskişehir Bankası’nda çalıştım iki sene, daha sonra ilaç mümesilliği yaptım. Çok zor işti ama firma satış elemanı olarak fiziği güzel insanları seçiyordu. İki sene kadar bu işi yaptım. Daha sonra fotomodellik ve sinema oldu. İlk başrolü Türker İnanoğlu’ndan aldım. 'Senin nasıl bir oyuncu olduğunu biliyorum, onun için senaryoya gerek yok' dedi. ‘Peki çizgim nedir? Tarık Akan başrol olan bir insan, ben nasıl oluyorum?’ diye sordum. Filmin başından sonuna kadar Tarık Akan dört gün çalıştı, polis emniyet müdürünü oynuyordu. Biz 22 iş gününde filmi bitirdik. Türkiye’nin hasılat rekoru kıran filmlerinden biri ‘Kayıp Kızlar…’ Arkasından Hülya Avşar ile Tele Kızlar’ı çektik… Bu şekilde devam etti kariyerim.
"KAZANDIĞIM PARANIN YÜZDE 70'İ KIYAFETE GİTTİ"
Yeşilçam döneminde sinemadan para kazanmanın mümkün olmadığını belirten oyuncu, dönem oyuncularının bugün çok zor şartlar altında yaşadıklarını söylemişti: Kıyafetlerimizi kendimiz alıyorduk, sete arabayla gitmek falan yoktu. Taksim’de Yeşilçam Sokağı’nda toplanır, oradan minibüse binerdik. Herkes kıyafetiyle hazır bir şekilde gelirdi. O zaman Cüneyt abi bile üç film için 10 bin liraya anlaşmıştı. Film başına 3 bin lira gibi bir şeye geliyordu. Ben hep zengin adamı oynuyorum, İtalya’dan giyiniyorum. Aksesuarı falan gören ‘Abi nereye, ev mi taşıyorsun?’ derdi. Kıyafetleri hep kendi paramızla alırdık. Minibüse geç kalanın taksi tutup gelmesi gerekiyordu. Çok büyük zorluklar çektik. Varillerde ateş yakıp ısınırdık, ama o günler özleniyor şimdi. O dönem kazandığım paranın yüzde 70'i kıyafete gitti.