Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Meksikalı sinemacı Guillermo Del Toro, geniş bir hayalgücüne sahip, fantastik hikayelerde büyük başarılar elde eden bir yönetmen. Arada ‘Blade 2’ veya ‘Hellboy’ filmleri gibi Hollywood işlerine el atsa da, ‘Pan’ın Labirenti’ gibi kendi kişisel filmlerini çekmeyi de ihmal etmiyor. Son dönemde çeşitli projelere başlayıp sonunu getirmeyen Del Toro, ağırlıklı olarak yapımcı sıfatıyla karşımıza çıkıyor. Bugün vizyona giren ‘Mama’ da, Del Toro’nun yürütücü yapımcılığını üstlendiği filmlerden bir diğeri. Bu vesileyle Del Toro’nun yönetmenlik kariyerine yakından bakalım istedik

Haberin Devamı

‘Cronos’ (1993)

Guillermo Del Toro’nun bu ilk uzun metrajlı filmi, yıllar içinde kült değer kazandı. Filmin alışılmadık bir vampir hikayesi anlattığını söylemek mümkün. ‘Cronos’, yaşlı bir antikacının yüzyıllar öncesinden gelen ve sonsuz hayat veren bir alet bulmasının ardından zamanla vampire dönüşmesini anlatıyordu. Ama vampire dönüşen yaşlı adamın torunuyla ilişkisine de yer veren Del Toro, tüm korku öğelerinin yanında bir dokunaklılık yakalıyordu. Özetle ‘Cronos’, kendi üslubunu oluşturacak önemli bir yönetmenin gelişini müjdeleyen bir ilk filmdi.

‘The Devil’s Backbone/El espinazo del diablo’ (2001)

Bu film, Del Toro’nun ‘Pan’ın Labirenti’yle bir kez daha işleyeceği bir dönemde, İspanya İç Savaşı yıllarında geçiyordu. Filmin yapımcılığını üstlenen ismin, kendisi de faşist Franco döneminin düşmanlarından biri olan yönetmen Pedro Almodovar olması şaşırtıcı değil. İç Savaş’ta mücadele verenlerin çocuklarını bıraktığı bir yetimhanede geçen film, yetimhaneye yeni gelen Carlos’un tuhaf şeyler fark etmesiyle devam ediyordu. Politik arka planı, korkuyu destekleyen önemli bir öğe olarak kullanan Del Toro, ‘Cronos’un ardından zamanla kült statüsü kazanan diğer bir filme imza atmış oldu.

‘Pan’ın Labirenti/El laberinto del fauno’ (2006)

Akademi Ödülleri’nde yalnızca teknik dallarda başarı sergilese de, film 2000’li yıllardan geleceğe kalacak yapımlardan biri. Del Toro, İspanya İç Savaşı sonrası, Franco yönetimi döneminde geçen filminde, üvey babası faşist tarafından subaylarından biri olan küçük bir kızın fantastik bir dünyayı ziyaret etmesiyle ikili bir yapı sergiliyordu. Bir tarafta savaş acımasızca sürerken, Ofelia adlı ana karakterin ziyaret ettiği fantastik dünya da karanlık, şiddetin olduğu bir yerdi. Makyajı efsane makyaj sanatçısı Dick Smith’ten öğrenen Del Toro, bu filmde bu uzmanlığının da büyük faydasını gördü. Film hem politik duruşu hem dört dörtlük senaryosu ve oyunculukları hem mükemmel tekniğiyle Del Toro’nun kariyerinin şimdilik zirve noktası...

Haberin Devamı

‘Hellboy’ ve ‘Hellboy II: The Golden Army’ (2004, 2008)

Çizgi roman uyarlaması furyasınının bir uzantısı olan ‘Hellboy’, Del Toro’nun sorumluluğunda farklı bir yere oturdu. Cehennemden gelen bu ilginç karakter için stüdyonun istediği ünlü isimlere karşı koyarak gözde oyuncularından Ron Perlman’a rol veren Del Toro, eleştirmenlerin ve izleyicilerin beğendiği iki film ortaya çıkardı. Yönetmenin teknik alanlardaki hakimiyetinin faydasını en fazla gördüğü yapımlar da bu iki film oldu.

Haberin Devamı

BUGÜN ViZYONA GiREN 3 FiLM

1- BİTİK ŞEHİR

Broken City
Yönetmen: Allen Hughes
Oyuncular: Russell Crowe, Mark Wahlberg, Catherine Zeta Jones
KONU: New York Belediye Başkanı Nicholas Hostetler, özel dedektif Billy Taggart’ı sadakatsiz eşi Cathleen’i takip etmesi için tutar. Fakat Billy, bunun bir komplo olduğunu çok geçmeden anlayacaktır.

2- CELAL İLE CEREN

Yönetmen: Togan Gökbakar
Oyuncular: Şahan Gökbakar, Ezgi Mola, Gökcen Göçebağ
KONU: Babasının dükkanında çalışan esnaf Celal’le, büyük bir yapı markette departman sorumlusu olarak çalışan Ceren, yaklaşık altı yıldır birliktedir. Evlenmeye karar veren çiftin planları, yakın arkadaşlarının sebep olduğu çeşitli olaylardan dolayı suya düşer.

3- MAMA

Yönetmen: Andy Muschietti
Oyuncular: Jessica Chastain, Nikolaj Coster Waldau, Megan Charpentier
KONU: Victoria ve Lilly adlı kardeşler, iz bırakmadan kaybolur. Amcaları Lucas’la kız arkadaşı Annabel, çocukları bulur fakat tuhaf olaylar meydana gelir. Annabel, duydukları fısıltıların kaynağının, ölümcül bir varlık olduğunu keşfeder.