Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

iKiSi BiR ARADA: ASALET KARiZMA




İngiliz aktör Ralph Fiennes, ‘Harry Potter’ serisinin Lord Voldemor’u gibi efsane kötülerden, ‘İngiliz Hasta’nın Kont Laszlo’su gibi dokunaklı karaktere rol skalası çok geniş bir aktör. Royal National Theatre’daki Shakespeare tecrübelerinden midir bilinmez ama oynadığı her karaktere asalet ve karizma kattığı da tartışılmaz.

Geçtiğimiz yıl Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı için yarışan ilk yönetmenliği ‘Coriolanus’ da modern bir Shakespeare uyarlamasıydı. Bu hafta ‘Titanların Öfkesi/Wrath Of The Titans’da yer altı tanrısı Hades rolünde izleyeceğimiz Fiennes’in kariyerinin öne çıkan beş performansına bakalım.


Schindler’in Listesi (1993)

Fiennes’in kariyerinin en ünlü kötü adam rollerinden biri şüphesiz bu filmde canlandırdığı SS subayı Amon Goeth. Steven Spielberg, seçme kasetlerini izlerken Fiennes’i nasıl seçtiğini şu cümlelerle anlatıyordu: ‘Hassas bir şeytanilik gördüm. Bazı anlarda gözlerinden nezaket geçiyor ama bu hemen soğuk bakışlara dönüşüyordu’. Spielberg’ün başarılı seçimi ve Fiennes’in özenli hazırlık çalışması, Holocaust kurtulanlarının gerçek Goeth sanacağı kadar dehşet verici bir karaktere dönüştü.


TUHAF GÜNLER

‘Strange Days’ (1995)



Kathryn Bigelow tarafından yönetilen, senaroyosunu yazan isimlerde arasında ise James Cameron’ın da bulunduğu ‘Strange Days’, değeri pek fazla bilinmeyen bir bilimkurgu. Dolayısıyla Fiennes’in ana karakter Lenny Nero’daki performansı da göz önünde değil. Eski polis Nero’nun kaçakçılık yaparken bir komployu ortaya çıkardığı filmde Fiennes, hiç de sıradan olmayan bir ana karakteri, hatta anti-kahramanı izleyicinin özdeşleşebileceği bir hale getirebiliyordu.


İngiliz Hasta

’The English Patient’ (1996)



1990’ların ünlü filminde yanmış İngiliz hastanın hikayesini keşfederken, Ralph Fiennes’in canlandırdığı Kont Laszlo Almasy’in büyük aşkını öğreniyorduk. Arka fonuna II. Dünya Savaşı’nı ve Sahra’yı alan film, aktörün geniş kitleler tarafından fark edilmesine vesile oldu. Diğer yandan arada sırada döneceği romantik erkek kahraman rollerinin de öncüsü olarak kabul edilebilir.



ÖRÜMCEK


‘Spider’ (2002)


David Cronenberg’in yönettiği ‘Örümcek’in başrolü onu canlandıran oyuncuya sonsuz seçenekler açıyordu. Ne de olsa Kanadalı usta yönetmen izleyicisini bir şizofrenin beyninde gezdiriyordu. Anılar olarak izlediklerimizin gerçek mi hayal mi olduğunu bir türlü anlayamadığımız filmde, şizofren ana karakter Dennis Cleg’i canlandıran Fiennes, bu filmle geniş kitlelere ulaşamadı ama kariyerinin zorlu sınavlarından birini verdi. Çok katmanlı karakterini başarıyla canlandıran aktör, takipçilerine ne kadar yetenekli olduğunu kanıtladı.



Arka Bahçe


‘The Constant Gardener’ (2005)


John Le Carre’nin romanından Brezilyalı yönet-men Fernando Meirelles tara-fından uyarlanan filmde, Fiennes başrolde izleyici karşısına çıktı. Aktör, genç aktivist Tessa’ya (Rachel Weisz) âşık olup, onu görev yaptığı Kenya’ya götüren İngiliz diplomat Justin Quayle’i (Ralph Fiennes) canlandırıyordu. Tessa tuhaf bir kazada ölünce, olanları araştıran Quayle, Afrika’nın nasıl dünyanın arka bahçesi olduğunu keşfediyordu. Filmin en etkileyici yönlerinden biri Fiennes’in yastaki, duyarlı ve zeki diplomat rolündeki başarısıydı şüphesiz. Bu filmin kötü adam rolleri arasında da iyi bir soluklanma olduğu da söylenebilir.