ETiKETLERDEN SIYRILMAYI BAŞARANLAR

Sinema endüstrisinde etiketlerden kurtulmak kolay iş değil. Hele de yıllarca süren ve milyonların izlediği yapımlarda rol alıyorsanız... Zoru başaran ve popüler serilerin üzerlerine yapıştırdığı etiketlerden sıyrılmayı deneyip bu işin üstesinden gelen bazı isimleri hatırlayalım

Yazımızın çıkış noktası ‘Alacakaranlık / Twilight’ serisinin yıldızı Robert Pattinson’ın bu hafta vizyona giren filmi ‘Aşkım Benim/Bel Ami’. Yıllardır ‘Alacakaranlık/ Twilight’ın asıl oğlanı rolünde milyonlarda genç kızın hayranlığını kazanan aktör, arada sırada değişik film projeleriyle ‘Alacakaranlık’ın Edward Cullen karakterini geride bırakmaya çalışıyor. 2010 yapımı ‘Remember Me’de New York’ta geçen bir aşk hikayesi ve dramın ortasında izlediğimiz Pattinson, şimdi de ‘Aşkım Benim’de kadınların gözdesi olan fakir ve sınıf atlama çabasında bir adamı canlandırıyor. Başarılı olup olmadığını zaman gösterecek ama Kanadalı yönetmen David Cronenberg’in yeni projesi ‘Cosmopolis’te çalıştığı düşünülürse, böyle bir ihtimal var.


Al Pacino

1971 yapımı ‘The Panic Needle Park’taki performansıyla Francis Ford Coppola’nın dikkatini çeken Al Pacino, ‘Baba / The Godfather’daki Michael Corleone rolünü zar zor aldı, Robert Redford, Warren Beatty ve Robert De Niro gibi tanınmış rakiplerini geride bırakarak. Ama Coppola’nın bu tanınmamış aktörü seçmesiyle ilgili stüdyoyu ikna etmesi kolay olmadı. ‘Baba’ serisi muhteşem kariyerinde sadece bir zıplama tahtası olan Al Pacino, sinema tarihinin gelmiş geçmiş en büyük aktörlerinden birine dönüştü.


Harrison Ford

‘Yıldız Savaşları/Star Wars’da Han Solo’yu canlandır-madan önce televizyon dizileri ve sinema filmlerinde yan rollerde görünen Ford, ününü ‘Yıldız Savaşları’na borçlu. Serinin en sevilen karakterlerinden birini canlandıran Ford, Han Solo’dan başka diğer bir yıldız seri, ‘Indiana Jones’da rol aldı. Ancak seri karakterlerinin üzerine yapışmasına asla izin vermeyen aktörü, 1970’lerden bugüne dek pek çok önemli filmde izledik.



Viggo Mortensen

Mortensen, 2001 yılında başlayan ‘Lord of the Rings / Yüzüklerin Efendisi’ serisinden önce de filmlerde rol almış olsa da, dünya çapında ününü ‘Yüzüklerin Efendisi’ne borçlu. Gişe rekorlarına doymayan seride, Aragorn rolüyle özdeşleşen aktör, bu etiketten sıyrılmakta hiç zorlanmadı. Bunu ise David Cronenberg’e borçlu. Seri biter bitmez Cronenberg’in yönettiği ‘A History of Violence’da rol aldı. Burada alkış toplayan performansının ardından bir sonraki Cronenberg filmi ‘Şark Vaatleri / Eastern Promises’de ağır bir Rus aksanıyla canlandırdığı Londra’da yükselen bir mafya üyesi olarak izledik. Bu sezondaysa yine Cronenberg imzalı ‘A Dangerous Method’da neredeyse tanınmayacak bir halde Sigmund Freud’u canlandırdı. Hepsi birbirinden farklı bir performanslarından sonra onu hâlâ Aragorn olarak hatırlayan varsa Mortensen’in yükselişini ihmal ediyor demektir.


Hugh Jackman

1980’lerin sonlarında ülkesi Avustralya’da tiyatro performanslarıyla tanınmaya başlayan Jackman’ın dünyaca bilinen bir isme dönüşmesi Byran Singer’ın yönettiği ‘X-Men’de Wolverine’ni canlandırmasıyla gerçekleşti. Aralarında Patrick Stewart ve Ian McKellen’ın da bulunduğu saygın isimlerin arasında dikkat çeken, hatta serinin en geniş hayran kitlesine sahip karakterlerinden birine imza atan Jackman, o günden beri Hollywood’un aranan isimlerinden biri. Şimdiye kadar pek çok aksiyon filminde rol alsa da, Darren Aronofsky (‘The Fountain’) ve Woody Allen (‘Scoop’) gibi prestijli yönetmenlerle de çalıştı.