İngiliz sinemasının gelmiş geçmiş en önemli aktörlerinden Michael Caine’i bu hafta başrolünde olduğu “Son Aşk/Mr. Morgan’s Last Love”da izleyeceğiz. Aktör filmde, Paris’e yerleşmiş ve genç bir kadınla tanışınca hayatı değişen emekli bir profesör rolünde karşımıza çıkacak. Sinemaya başladığı 1960’lardan bu yana kariyerinde göz önünde olmadığı bir dönem bulunmayan Michael Caine’in öne çıkan beş performansını hatırlayalım.
Kanlı Şaka Sleuth (1972)
Joseph L. Mankiewicz’in yönettiği film, bir tiyatro oyunu uyarlamasıydı ve her anında bir oyunculuk şovuydu. O dönem kariyerinin başlarında olan Caine, bu iki kişilik şovda, başrolü dev bir aktörle, Laurence Olivier ile paylaştı ve karşısında kendisini gösterebildi. Karısının kuaför aşığını (Caine) bir malikaneye çağırıp tuhaf şakalarla meydan okuyan üst sınıftan bir adamı (Olivier) konu alıyordu. Filmde olan sınıf çatışmasının bir versiyonunun filmin çekimleri sırasında olduğu da anlatılıyor: Filmin başında Caine’i asistanı gibi gören Olivier’nin filmin sonunda onu ortağı gibi kabul ettiği söyleniyor.
Son Umut ChIldren of Men (2006)
Caine’in 2000’lerde ilk akla gelen rolü Christopher Nolan’ın Batman serisindeki Alfred. Ancak distopya “Son Umut”da canlandırdığı hippi Jasper Palmer, Caine’nin canlandırdığı en ilginç yan karakterler arasında ayrı bir yerde duruyor. Fiziksel olarak alışıldık Caine karakterlerinin dışında kalan Palmer, kısa bir bölümde yer almasına rağmen filme büyük katkıda bulundu. Caine, karakteri canlandırırken, John Lennon’la vakit geçirdiği günleri düşündüğünü ifade etti.
Alçaklar Get Carter (1977)
Çok popüler olduğu dönemde Caine’in kardeşinin ölümünü araştıran eli silahlı gangster Carter rolünü kabul edebileceğini kimse düşünmüyordu. Ancak İngiliz filmlerinde gangsterlerin ya aptal ya da komik olarak resmedilmesinden rahatsız olduğu için rolü kabul eden Caine, Carter’da kendisinden bir şeyler bulduğunu ifade etti. İşçi sınıfı bir ailede büyüyen Caine, işler kötü gitse kendisinin de Carter gibi suça bulaşabileceğini söyleyip, karakterini “Caine’in hayaleti” olarak tanımladı. Caine’in de müdahaleleriyle “Get Carter”, soğuk, şiddet kullanmaktan çekinmeyen, mesafeli, ciddi bir gangster portresi sunan, gelmiş geçmiş en ünlü gangster filmi klasiklerinden biri haline geldi.
Ani Tehlike The Ipcress FIle (1965)
Len Deighton’ın casusluk romanından uyarlanan film, Soğuk Savaş dönemi İngiliz casus filmlerinin önemli örneklerinden biri. Aynı zamanda Michael Caine’e uluslararası ününü kazandıran filmler arasında. Caine’in canlandırdığı, otoriteyle sorun yaşayan ajan Harry Palmer, beyinleri yıkanan bilim adamlarının sırrını çözmeye çalışıyor. Sevilen bir anti kahraman yaratan Michael Caine, Harry Palmer’ı “Funeral in Berlin” (1966), Ken Russell’ın yönettiği “Billion Dollar Brain” (1967), “Bullet to Beijing” (1995) ve “Midnight in Saint Petersburg”de (1995) olmak üzere dört kez daha canlandırdı.
AlfIe (1966)
Çeşitli kadınlarla ilişkiler kuran, dördüncü duvarı yıkarak sürekli izleyiciye laf atan çapkın Alfie, İngiliz sinemasının klasikleşen karakterlerinden... Alfie’nin klasikleşmesinde bu rolüyle Oscar’a da aday olan Caine’in performansının katkısı büyük. İzleyicinin gözlerini alamadığını bir karakter yaratan Caine, kürtajla ilgili sahnede bu hiçbir şeye aldırmayan gözüken, hınzır karaktere duygusal bir patlama ekleyerek filmin unutulmamasına büyük katkı sağladı. Film, 2004’te başrolde Jude Law’la yeniden çevrilse de, Law’un Caine’le rekabet edebildiği söylenemez.