ZAMANE ÇELiŞKiLER
Bir yandan telefonla konuşuyorum, diğer yandan uzun zamandır aklımdaki çekmeceyi düzenliyorum. Telefondaki, “Ne yapıyorsun tıkır tıkır? Konsantrasyonum sıfıra indi” diyor. “Ay ne konsantrasyonu, alt tarafı dedikodu yapıyoruz!” diye karşılık veriyorum.
Bir süredir telefonda aşırı vakit kaybettiğimi fark ettim. O günden beri konuşmalarım sırasında yapmam gereken bir işi hallediyorum.
Tabii burada gariplik şu: Telefon çalmadan evvel lök gibi oturuyorum mesela. Ya da sosyal medyada iki saat boş boş dolanıp, telefon çaldığı anda harekete geçiyorum.
Normalde adım atmaya üşenen insanların yürüyen merdivenlerden koşarak çıkmak için ortalığı yıkıp geçmesi gibi… Ya da evden çıkmadan sallanıp trafikte beş dakika kazanacaklar diye tozu dumana katan sürücüler misali.
Düşünüyorum da yaşamımda öyle büyük çelişkiler var ki!
Sebzeleri çok pişmeden diri diri yiyorum sağlık için. Arkasından koca bir dilim pasta götürüyorum.
Yemeklere tuz ekmiyorum gene sağlık için, sonra iki paket cips yiyorum.
Kilometrelerce yol yürüyorum kilo almamak için, oğlum su istedi mi mutfağa gidiceğim diye gıcık oluyorum. Bakıyorum arkadaşlarım da benim gibi…
Salatasına bir gram fazla yağ kaçacak diye ödü kopar, gideriz balıkçıya, bir masa örtüsünü yemediği kalır.
Yani hep zarardan kârdayız anlayacağınız… O da bir şey!
KIŞIN GÖZDESİ
Instagram’da ayakkabı, çanta ve elbise göre göre fenalık bastı. İşte bu da bir çelişki! O sayede öğreniyorum bir sürü şeyi hem de “Göre göre sıkıldım” diyorum.
Nankörlük her yerde!
Geçenlerde arkadaşım Tuğçe’yi aradım; “Tuçi, bir sürü bilmediğim marka dolanmaya başladı ortalıkta. Takip edemiyorum artık, ne neden moda? Bana bir anlat” diye.
“Şekerim hadi bir kahve içelim” dedi. Ve buluştuk.
Özellikle genç nesil artık starların taktıkları ve giydikleriyle ilgilenmiyor, varsa yoksa bloggerlar ve sosyal medya ünlülerinin ayağındaki, kollarındakiler…
Kahve içip Next Level (Ankara’da) Vetrina’ya uğradık. Bu kışın en gözdesi, İsviçre markası olan İnuikii kar botları.
İsveç prensesi, ünlü İngiliz blogger Andrea Jayson ve Japon model Alisa Urahama giyiyormuş…
“Nişantaşı sokakları bunlarla dolacak” diye düşünürken, satış görevlisi yanıma geldi ve Adana ve Erzurum’dan müşterilerin arayıp, “Sosyal medyaya biraz daha fotoğraf yükler misiniz, ona göre sipariş listesi hazırlıyoruz” dediklerini söyledi. Sosyal medyanın gücü modanın sınırlarını genişletti…
KURTLAR VADİSİ SONSUZ
Reytingi var evet, alıcısı var evet…
Hatta o kadar almışlar ki, sosyal medyada çok sık görüyor, zaman zaman da sokakta rastlıyorum.
Kurtlar Vadisi karekterleri gibi giyinen, onlar tarzında gezinen…
Hatta onların diliyle konuşan, yaka bağır açık, ellerinde tespih, kimi zamanda bellerinde silah. Junior Memati’ler dolanıyor ortalıkta.
Gencecik adamlar bunlar…
Kurtlar Vadisi dizisiyle büyümüşler, özeniyorlar.
Hayatı o dizinin tadında yaşamayı arzuluyorlar.
Hep kendilerine hem ailelerine hem yaşadıkları ülkeye, ülkemize yazık!
Bu dizinin yönetmeni, yapımcısı, kanalı, oyuncusu yeterince zengin olmadı mı?
Birileri bu diziye dur dese artık. Bunu kim yaparsa, Türkiye için çok ama çok hayırlı bir işe imza atmış olacak bence.
Aksi takdirse dizinin bir sonraki adı ‘Kurtlar Vadisi Sonsuz’ olacak.