30.07.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
OYUNUN GALASINI DİYARBAKIR'DA YAPACAK Uygur, 82 yaşında olmasına karşın bu diriliğini filmin çekildiği Diyarbakır'da ve köylerinde 7'den 70'e herkesin kendisine gösterdiği ilgiye bağladı. Uygur'un neden bu denli heyecanlı olduğuna gelince...Komedi tiyatrosunun Türkiye'deki önemli kilometre taşlarından biri olan Nejat Uygur, aslında kafasında var olan bir tiyatro projesinin Diyarbakır'da iyice şekillendiğini, İstanbul'daki ilk işinin bunu hayata geçirmek olduğunu anlattı.Uygur'un oyununun adı "Kırmançi Zani"... Uygur'un hedefi "Kürtçe bilir misin?" oyununu sezona yetiştirip galasını da eylül ayında Diyarbakır'da yapmak. Sanatçının sahneye koyacağı oyunun adı Kürtçe ama içeriği kesinlikle politik olmayacak.Kardeşliğe vurgu yapacak bir insanlık komedisi sahneye koyacağını söyleyen Uygur, oyun için düşündüğü afişi bile kafasında planladı.Nejat Uygur'un oynayacağı bir çiftçi tarlada çalışıp yorgun düşer, küreÇine yaslanıp dinlenmeye çalışırken uyur. Adam uyandığında bir leyleğin başında yuva yapıp, yumurtladığını fark eder. Leyleğin yuvasını dağıtmamak için kıpırdamadan bekler. Ne zaman ki leylek ve yavruları uçup gider adam o zaman evine döner.Hiç kimsenin "Tiyatrosunu dolduracak, para kazanacak" diye böyle bir işe soyunduğunu düşünmesini istemeyen Uygur, şunları söyledi:"82 yaşındayım. Bu saatten sonra böyle şeylere ihtiyacım yok. Nasıl şerefli bir vatandaş olduğumu herkes bilir. Başka bir duyguya kapılarak yazmadım bu oyunu. Yıllarca Diyarbakır'a geldim. Fakat ilk kez bu kadar yakın oldum insanlarla. Bu kadar mı iyi olur insanlar? Bu kadar mı iyi ev sahipliği olur? Burada yaşadıklarım beni hislendirdi. O sıcakta o insanların misafiri olduğumuz için bize teşekkür ediyorlar. Yemeklerine davet ediyorlar, çay yapıp getiriyorlar. O hizmetleri, sevgiyi bir menfaat için değil, bizi sevdikleri için yapıyorlar. Hayatımın en güzel günlerini yaşadım filmi çektiğimiz o köylerde. Küçük çocuk gelip bana 'Nejat Amca' diye sarılıyor. Gururlanıyorum, bana ödül gibi geliyor bunlar. Yoksa bu yaşta o sıcağın altında çalışmam mümkün mü? Ama insanların o sevgisi doping oldu. Bu oyunu onlara bir gönül borcu olarak sahneye koyacağım. Politik bir içeriği olmayacak, insan ve sevgi kelimesinin karşılığını anlatacak." Hafta sonunu, senarist, oyuncu ve yönetmen olarak ilk sinema filmini çeken Mahsun Kırmızıgül'ün Diyarbakır'daki setinde geçirdim. Bu konuyla ilgili ayrıca söyleşi ve haberlerim olacak. "Beyaz Melek" filminin oyuncusu ve Türk tiyatrosunun usta ismi Nejat Uygur'la dönüşte uçakta biraz sohbet ettik. Komedi tiyatrosunun ustası, Diyarbakır'da 40'ın altına inmeyen sıcaklarda günlerce çalışmasına, set yorgunu olmasına karşın müthiş diri ve bir o kadar da heyecanlıydı. Ankara'dan esen rüzgâr bir kez daha Show TV'nin önündeki program tabelalarından birini indirdi."Güzel ve Dahi" erken final yapıp gitti."Güzel ve Dahi" için yapılan tartışmalar, bu programa erken final yaptırılmasında Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'nun, iktidarın ve RTÜK'ün payı bir yana, benim asıl üstünde durmak istediğim şey final gecesi iki jüri üyesinin söyledikleriyle ilgili.Jürideki beyefendi hesapta programın kaldırılması için RTÜK'e başvuru yapan Nimet Çubukçu ile dalga geçiyor."Neydi o kadın, çubuk mu, çubuk kraker miydi neydi?"Üsluba bakar mısınız? Bir bakanın bir programı RTÜK'e şikâyet etmesine ben de karşıyım.Bakanın yaptığını eleştirmenin onlarca yolu varken böyle bir üslubu seçerseniz o güne kadar sizi izleyip destekleyenler "Bu programı iyi ki kaldırmışlar" der...Ardından bir diğer jüri üyesi Sema Çelebi aldı sözü.O da konuştukça battı.Nimet Çubukçu, RTÜK'e başvuru yapmasının sebebini sivil toplum ve kadın örgütlerinden bakanlığa gelen şikâyetler olarak açıkladı ya, Çelebi güya bakanı gaza getirenleri eleştirecek."O sivil savunma örgütleri benim hakkımı niye savunmuyor? Yatta denize girerken, güneşlenirken resmimi çekip çarşaf çarşaf basıyorlar. Benim de hakkımı korusun o sivil savunma örgütleri."Çelebi'nin sivil toplum örgütleri yerine öfkelenince dili sürçtü de sivil savunma örgütleri demiş diye düşündüm ama sonra vazgeçtim.Malum sivil savunma milli felaketler olunca insanların yardımına koşar.Çelebi de kendini ve yaşadıklarını milli bir felaket olarak değerlendirip o vurguyu bilinçli de yapmış olabilir. Ortada gerçekten bir felaket var ama mahalli mi, milli mi olduğuna karar veremedim. Erken final ve bir dizi ayıp Şimdiye kadar birçok dizide oynadı.1998'de "Aynalı Tahir"le başladığı oyunculuk macerasını "Nisan Yağmuru", "Her şey Oğlum İçin", "Yeşil Işık", "Seni Yaşatacağım", "Savcının Karısı", Can Tanrıyar ile ekibinin Show TV için çektiği mini ihanet dizileri "Kördüğüm", "Emret Komutanım - Şah Mat" ve "Gurbet Yolcuları" gibi yapımlarla sürdürdü. Ancak Leyla (Kömürcü) Bilginel, düzgün fiziğine rağmen oyunculukta yapamadığı çıkışı bir başka yolla yaptı.Amerika'da sperm bankasından hamile kalıp anne olan ilk Türk olarak tarihe geçen Bilginel şimdi bu şöhreti paraya çevirmenin peşinde. Bilginel, bunu nasıl yapacağını anlatırken bakın neler söyledi:"Herkes oğlumun sarışın mı, esmer mi, mavi gözlü mü olduğunu merak ediyor. Cem Yılmaz, Tarkan bir reklamdan milyon dolarlar alıyorsa ben de merak edilen bir bebek için 1 milyon dolar istiyorum. Bu para bebeğimin geleceği. Çünkü herkes 'yanındayız canım' diyerek alacağını alıp ortadan kayboldu. Bu işin sıkıntısını ben çektim. Kimse kimsenin karnını doyurmuyor. Dünyaca ünlü yıldızlar bile ihtiyaçları olmadığı halde bebeklerinin fotoğraflarını satıyor. İhtiyacım olmasa böyle bir şeyi asla yapmam. En azından bir yıl çalışmadan bebeğimle ilgilenmem için bu paraya ihtiyacım var."Bilginel'in bebeğinin fotoğrafları için para istemesine diyecek bir sözüm yok. "Leyla Bilginel'in çocuğunun kaşını, gözünü kim merak etsin?" diyenler olabilir.Ama bu ülkede o kadar çok "Meraklı Melahat" var ki? Yerli yıldızların hiçbirinin başaramadığını belki "Kayra"nın annesi başarır.Ancak kendi pozisyonunu Cem Yılmaz ve Tarkan'ın reklam yıldızlığıyla ya da dünya starlarıyla karıştırması komik."İhtiyacım olmasa böyle bir şeyi asla yapmam" sözü ise bana, kırmızı ışıkta durduğunuzda kucağında taşıdığı çıplak ayaklı bebeği otomobilinizin camına dayayıp para dilenen kadınların durumunu hatırlattı ve içim "para"landı... aeyuboglu@milliyet.com.tr Şöhreti yakaladı tek eksiği para!