23.07.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
Efendim, Çeşmeye 3 gece 4 günlük bir iş seyahati yaptım. O kadar hareketliydi ki günde 4-5 saat anca uyuyabildim. Beni, havaalanında İzmirin başarılı hazır giyim firmalarından biri olan Kemasın genç patronu Kemal Subaşı karşıladı. Ondan İzmir dedikodularını aldım. Yanımızda bir işadamı daha vardı. Ona, yerel seçimlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Priştina ile Konak Belediye Başkanı Erdal İzginin durumunu sordum. Priştinanın da İzginin de pek şansı olmadığını söyledi. Alsancakdaki bütün dükkanlara eskiden 3-4 basamakla çıkılırmış, şimdi 3-4 basamakla iniliyormuş. Dükkanların içi b.. kokuyormuş. Döşenen parke taşlarının arası açıkmış, sigara izmariti, çöp birikiyormuş. Bu parke döşemelerinden çok büyük rant sağlanmış. Baharda parklara, yol kenarlarına hercai menekşe dikilmiş, ömrü 1-2 haftalık olan bu çiçeklerin dikiminden birileri hatırı sayılır kar etmiş. Özellikle esnaf çok bezmiş Priştina ve İzgiden. Ama daha sonra, POSTA ve Milliyet Gazeteleri İzmir Temsilcisi Bülent Zarif ve Hürriyet temsilcisi Nedim Demirağ tam tersini söylediler. Zaten ben oradayken de Priştina istifa edip CHPye geçti. Tabii İzmirliler için ne hayırlı ise, o olsun. Cuma akşamı Çeşmeye büyük canlılık ve renk getiren Granada Beachin içinde yeni açılan Günay Restaurantta Muhteşem İkilinin galası vardı. Nükhet Duru-Cenk Eren çiftinden söz ediyorum elbette. Zaten Çeşmeye geliş nedenlerimden biri de bu galaydı. Masada www. gecce. comun patronu sevgili arkadaşım Kenan Erçetingöz, eşi Gül, Yaşar Holding Turizm Koordinatörü olan sevgili arkadaşım Sami Türkay ve dostları vardı. Müthiş eğlendik. Kim ne derse desin, Kenan benim için dosttur. Ben ailesine bu kadar düşkün, saygıda kusur etmeyen bir insan daha görmedim. Çok da iyi babadır. Yan masamızda da Granada Beachin patronu, genç iş adamı Yavuz Samancı sevgili meslektaşlarım Uğur Güneri, Dursun Karadağ, Salih Keçeci ile oturuyordu. İzmirin yarısı galadaydı. Çeşme Kaymakamı Mehmet Baygül, Çeşme Emniyet Müdürü Işık Alacakoç, Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu, İlçe Turizm Müdürü, Osman Kabasakal, Alaçatı Belediye Başkanı Remzi Özen, Cumhuriyet Savcısı Selahattin Pişkay, Askerlik Dairesi Başkanı Binbaşı Nihat Demirci gecenin konukları arasındaydı. Yarı Çeşmeli sayılan Demet Akbağ da kocası ve dostlarıyla oradaydı. Gece, Demet sayesinde müthiş gırgırdı. Cenk Amerikadan aldığı şık Cavalli ve Dolce Gabbana imzalı kıyafetleriyle hoştu. Ama ben metalli ve fermuarlı pantolonunu pek sevmedim. Heavy metalcilere ya da rockçılara daha çok yakışırdı. Nükhet Duru 18lik kız gibiydi. Şarkıları yorumlaması, şıklığı, performansıyla ortalığı yıkıp geçti. Cenke zaten İzmirliler hayran. Bence bu ikili birbirine çok yakışıyor. Repertuvarlarında yok yok. Arkalarında Cenk Taşkan şefliğinde 16 kişilik müthiş de bir orkestra var. 3ü vokalist. Muhteşem İkiliden önce sahne alan, grubun vokalisti de olan Özlem Ersoyun ise hem sesi hem fiziği muhteşem. Ama Nükhet Durunun çok etkisinde kalmış gibi. İki gece üst üste gittim. İlk gece yemek, ikinci gece içkiye. Benden söylemesi, İzmirliler bu eğlenceden mahrum kalmayın. Saat 21.00de başlayan program, 03.00e kadar sürüyor. Yemekli ön masalar 100, arkalar 75, barda limitsiz içki 50 milyon lira. Nükhet ile Cenkin kış projeleri uçuruyor, başka bir yazımda anlatacağım. Granada Beachin içinde yer alan Living Roomda da yemeğinizi yerken Muhteşem İkiliyi izleyebilirsiniz. Living Roomun da yemekleri ve özellikle tatlıları muhteşem. O gün sevgili Gül Erçetingözün canı tatlı isteyince Living Roomun patronları sevgili Pınar-Turgut Kabaca çiftine rica ettim, masayı donattılar. Sıcak çikolatalı browni, kağıt helva içinde dondurma ve parfe enfesti. Living Roomda da işler oturmuş. Gündüzleri sunulan hafif yiyecekler, makarna, salata, pizza çeşitleri Çeşmelilerin ve yerli yabancı turistlerin gözdesi olmuş. Zaten patroniçe Pınar işinin ehli. Üstelik damak tadı da gelişmiş. Alinin sağ kolu Can Topçu ise Granadanın plajının da çok iyi olduğunu söyledi. Tabii bu başarıda buranın danışmanlığını yapan Ali Sayarın büyük payı olduğunu unutmamak lazım. Rezervasyon için Granada Beachin telefon numarası (0232) 712 22 53. Çıkışta Kemal "Hadi Ilıcaya inelim, birer dondurma yer, nargile tüttürürüz" deyince cazip geldi. Zaten saat 03.00 olmuş. Önce bir tur attık. Ilıcada herkesin kesesine uygun karnını doyurabileceği çok renkli mekanlar var. Aslında Çeşme pahalı bir yer değil. İzmirde bir kez yeğenlerimi götürdüğüm Ekmekçi, burada da açılmış. Ekmek içine ne lezzetler sığdırıyorlar, bilseniz!.. Hem de ne fiyatlara!... Tabii Çeşmeye özgü Kumrucu Hüseyin ya da Şevkide yediğiniz yengen, yani karışık kumrunun da tadı başka. Ama Ekmekçi, ailenizle de gidebileceğiniz ve 1.5-4 milyona karın doyurabileceğiniz yerlerden. Döner, kokoreç, tavuk şiş ve köfte, beyti, sucuk şiş, Urfa, Adana kebap, patates kızartması, salata çeşitleri, her türlü alkolsüz soğuk ve sıcak içecek mevcut. Kişi başı mükellef bir ziyafet için ödeyeceğiniz rakam 5 milyon lira. Telefon numarası (0232) 723 19 04. Ayvalıkta eczacılık yapan sevgili okurum Ayşe Hanım, Yalovadan Bilal Bey, İzmirden Nurgül kardeşim! Size uygun yerler yazmıyorum diye yakınıyormuşsunuz. Buyrun! Yine Ilıcada olan çok sıcak bir yerden söz etmek istiyorum. Adı, Pyasha. İsterseniz çimenlerin üstündeki minderlerde keyifle kahvaltı yapın. İsterseniz kandil ışığında, gitar eşliğinde romantik bir müzikle akşam yemeği yiyin. Ya da barda tropik kokteyllerle egzotik bir atmosfer yaşayın. Ara sıcaklar 2.5-7.5, et çeşitleri 5-10, krepler 6, tavuk sarma, köfte, şinitzel ve şiş çeşitleri ise 5-10 milyon lira arasında. Salatalar, börekler ve her çeşit yerli yabancı içki de mevcut. Telefon numarası (0232) 723 02 00. Durun daha bitmedi, nargile içtiğimiz acayip keyifli bir yer olan Melisa Cafeyi de unutmamak gerek. Kelle Nurinin Yeri diye geçiyor. Gülmeyin, valla Nuri Ağabeyin bana verdiği kartta öyle yazıyo. Burada nargilenin ve tüm sıcak içeceklerin kralı var. Şöyle bir mönüye baktım. Kuşburnu, kivi, nane, papatya, bebekler için bitki çayı, funda, kekik, ısırgan, sinameki, melisa, zeytin, gülhatmi, kantaron, ada, acıot, rezene, İngiliz çayı... Aktarlarda bile bu kadar ot çeşidini ben çok az gördüm. Nargile çeşitleri de öyle; tömbeki, elmalı, kavunlu, cappuccino, kayısı, çilek, üzüm, şeftali, böğürtlen... Her çeşit soğuk içecek de mevcut. Kelle Nurinin muhabbeti de hoş. Hemen yanında sabahçı bir lokanta var. Burada sabaha karşı üç çalgıcı arkadaş, öyle güzel okuyorlar ki! Bir yandan nargilelerimizi fokurdattık, öte yandan türküler, şarkılar dinledik. Ardından da Çeşmenin meşhur dondurmacısı Apodan karadutlu, çam fıstıklı, sakızlı dondurmalarımızı götürdük. Bir ara gözüm saate takıldı; 05.00. Keyifli bir geceydi. Melisa Cafenin telefon numarası (0232) 723 13 36. Alaçat bir klasik, Seaside yenilenmiş, Luba yıkılıyor Sabah kahvaltısını Alaçatıdaki Alaçat Cafede yaptık. Buranın fiyatları, mönüsü, servisiyle ilgili olarak kimse bir şey söyleyemez herhalde. Çünkü patroniçeler Destina ve Ayşe öylesine içten, ticaretten uzak insanlar ki... Zaten ikisi de kültürlü, paraya ihtiyaçları yok, bu işi de evde oturmamak için, sevdiklerinden yapıyorlar. Bir keresinde Kemal, Altınyunusun Eğlence Koordinatörü Besim Kazado ve ben, bir başka kez de sevgili Nünü (Nükhet Duru), Besim, Ali Sayar gittik. Herşey doğal. Masanıza gelen salatalık, domates ve biberler bahçede yetişiyor. Yumurtalar yan taraftaki kümesten geliyor. Pazılı, peynirli ve kıymalı börek, poğaçalar, elmalı turtalar hep ev yapımı. Reçeller birbirinden lezzetli. Çeşmeye gelen sanat, sosyete, iş dünyasının ünlüleri burayı keşfetmişler. O nedenle hafta sonları rezervasyonsuz gitmeyin, beklemek zorunda kalırsınız. Biz de yarım saat sedirlerin üzerinde bekledik ama o bile keyifliydi. Bir tarafta Tuba Ünsal, öte yanda İnterli Emre ve Okan arkadaşlarıyla kahvaltı yapıyorlardı. Ev reçeli, bal, peynir, zeytin, tereyağ, salatalık, domates, gevrek, ekmek çeşitleri, boş pide, tereyağ, çayın olduğu köy kahvaltısı 7.5 milyon lira. Sahanda yumurta, omlet, Alaçat börek, kapalı pide, tavuklu krep, elmalı ve kayısılı pay, çikolatalı tatlılar... Saat 10.00-01.00 arası açık. Öğle ve akşam yemeklerinin mönüsü de çok lezzetli; kabak çiçeği dolması, şakşuka, deniz börülcesi, yoğurtlu semizotu ve mangalda her çeşit et, köfte mevcut. Bazı geceler büyük gruplar olursa fasıl bile var. Kişi başı öğle ve akşam yemeklerinde içki hariç 15-20 milyona çıkabilirsiniz. Alaçat Cafede kahvaltı müthiş bir zevk ama kilo almayı göze alın. Aşçı Yurdagül, servis elemanları Eda, Seda, Ayşegül, Gülşen, Emrah ise ateş parçası. Telefon numarası (0232) 716 23 94. Kahvaltı sonrası baba dostum, İzmirli iş adamı Erol Çehreli ve pırıl pırıl iki oğlu Cevat ile Muratın sahibi olduğu, deneyimli işletmeci Altuğ Pekerin işlettiği Seasidea gittim. Burası da bir Çeşme klasiği oldu. Bu yıl Erol Ağabey Seasideı değiştirmiş. Girişte muhteşem bir lounge var. Plajda her şey yenilenmiş. Gece barı ve disko muhteşem olmuş. New Yorker Groupun eski ortaklarından Güray Yüksek, Seasideda çok şık bir restoran açmış. Adı Trattoria. Bunu zincir haline getirip İstanbulda da açmak istiyor Güray Yüksel. Seasideı gezdiğim akşam, Tarkanın konserini izlemek isteyenler gelmeye başlamıştı. Trattoriada oturduk ama ben yemeğe davetli olduğum için yemek yerine Altuğ ve Güray Bey ile sohbeti tercih ettim. Fiyatlar, İstanbulda aynı ayarda olan restoranlarınkinin yarısıydı. Altuğun önerdiği özel yemekler şunlar; fesleğenli, jambonlu, mozzarellalı ya da sarmısaklı, fesleğen soslu, domatesli İtalyan köy ekmeği, acı soslu tavuk kanadı, sızma zeytinyağı ile yapılmış, içinde üç renkli İtalyan marulu olan deniz mahsüllü salata, ızgara tavuk, kuru domates ve balsamik sosla hazırlanan California. Uzakdoğu eriştesi, her çeşit pizza, tatlı dijon hardal soslu ızgara tavuk, ızgara dana pirzola, özel bir sosla yapılan Cafe De Parisnin çok tutulduğunu Güray Bey anlattı. Buranın da dekoru çok şıktı. Seasideın gündüzü de gecesi de farklı, keyifli. Çeşmenin ilk beachi olması nedeniyle de ayrıcalık taşıyor. Telefon numarası (0232) 716 98 99. Yemeğe gideceğim için Tarkanın konserine kalmadım. Zaten Reinada seyretmiştim. Yeni şarkılarını beğenmedim. Tarkanı çok karizmatik, yakışıklı ve iyi bir şarkıcı olarak görüyor, seviyorum. Ama ne yazık ki son albümünde, kendisini sevenleri hayal kırıklığına uğrattı. Allah uzun ömür versin, Tarkanın ölüsü bile 1 milyon satar. Ama bu kez öyle ruhsuz okumuş, öyle aceleye getirmiş ki işi, sanki "Ben Tarkanım, ne yapsam satarım" havasında. Dudunun, Kuzu Kuzudan pek farkı yok. Benim gibi pek çok insanın da görüşü, Tarkanın, Sezen Aksu kompleksi içinde olduğu. "Ben Sezen olmadan da yaparım, ben Tarkanım" diyor ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Bir kere Türkiyede kalıp Türk halkının neyi sevip sevmediğini bilmesi gerekir. Uzaktan kumandayla olmaz bu işler. Konserden sonra CeCede karşılaştığım İzmirin popüler isimleri de benimle aynı kanıdaydı. Milliyetten Ahmet Tulgar, Sabahtan Emre Aköz, Yarından Olcayto Ahmet Tuğsuz, Kenan Erçetingöz ve daha birçok arkadaş da aynı görüşü savunuyor. Bence Amerikada İngilizce çıkaracağı CD de hayal. O nedenle Tarkanın bir an önce çevresini saran yalakalardan kurtulup bu gerçeği görmesi gerekiyor. Bana kalırsa Türkiyeye dönsün ve sanatını adam gibi icra etsin. Neyse, Allah yolunu açık etsin. Çıkışta Lubaya uğradım. Böyle muhteşem bir tesis dünyanın hiç bir yerinde yok. Gezdikçe "Offf, muhteşem!" diye söylenmekten kendimi alamadım. Ne yazık ki işletme sıfır. Sahipleri Aydın Öncel ve Ali Yaşarı kutlamak gerek. Tabii projeyi gerçekleştiren mimarı da. Luba, Ilıcanın en güzel koyunda. 155 kişi konaklayabiliyor. Odalar üç tarzı yansıtıyor; Akdeniz stili, Coach Class ve Vip Executive. Anlatılacak daha çok şey var. Kısmetse devamını yarın getireceğim. Bugünlük hoş kalın ve hep mutlu olun. Yazara e-mail: sdudek@simge.com.tr