23.07.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
Sabah kahvaltısını Alaçatı'daki Alaçat Cafe'de yaptık. Buranın fiyatları, mönüsü, servisiyle ilgili olarak kimse bir şey söyleyemez herhalde. Çünkü patroniçeler Destina ve Ayşe öylesine içten, ticaretten uzak insanlar ki... Zaten ikisi de kültürlü, paraya ihtiyaçları yok, bu işi de evde oturmamak için, sevdiklerinden yapıyorlar. Bir keresinde Kemal, Altınyunus'un Eğlence Koordinatörü Besim Kazado ve ben, bir başka kez de sevgili Nünü (Nükhet Duru), Besim, Ali Sayar gittik. Herşey doğal. Masanıza gelen salatalık, domates ve biberler bahçede yetişiyor. Yumurtalar yan taraftaki kümesten geliyor. Pazılı, peynirli ve kıymalı börek, poğaçalar, elmalı turtalar hep ev yapımı. Reçeller birbirinden lezzetli. Çeşme'ye gelen sanat, sosyete, iş dünyasının ünlüleri burayı keşfetmişler. O nedenle hafta sonları rezervasyonsuz gitmeyin, beklemek zorunda kalırsınız. Biz de yarım saat sedirlerin üzerinde bekledik ama o bile keyifliydi. Bir tarafta Tuba Ünsal, öte yanda İnterli Emre ve Okan arkadaşlarıyla kahvaltı yapıyorlardı. Ev reçeli, bal, peynir, zeytin, tereyağ, salatalık, domates, gevrek, ekmek çeşitleri, boş pide, tereyağ, çayın olduğu köy kahvaltısı 7.5 milyon lira. Sahanda yumurta, omlet, Alaçat börek, kapalı pide, tavuklu krep, elmalı ve kayısılı pay, çikolatalı tatlılar... Saat 10.00-01.00 arası açık. Öğle ve akşam yemeklerinin mönüsü de çok lezzetli; kabak çiçeği dolması, şakşuka, deniz börülcesi, yoğurtlu semizotu ve mangalda her çeşit et, köfte mevcut. Bazı geceler büyük gruplar olursa fasıl bile var. Kişi başı öğle ve akşam yemeklerinde içki hariç 15-20 milyona çıkabilirsiniz. Alaçat Cafe'de kahvaltı müthiş bir zevk ama kilo almayı göze alın. Aşçı Yurdagül, servis elemanları Eda, Seda, Ayşegül, Gülşen, Emrah ise ateş parçası. Telefon numarası (0232) 716 23 94. Kahvaltı sonrası baba dostum, İzmirli iş adamı Erol Çehreli ve pırıl pırıl iki oğlu Cevat ile Murat'ın sahibi olduğu, deneyimli işletmeci Altuğ Peker'in işlettiği Seaside'a gittim. Burası da bir Çeşme klasiği oldu. Bu yıl Erol Ağabey Seaside'ı değiştirmiş. Girişte muhteşem bir lounge var. Plajda her şey yenilenmiş. Gece barı ve disko muhteşem olmuş. New Yorker Group'un eski ortaklarından Güray Yüksek, Seaside'da çok şık bir restoran açmış. Adı Trattoria. Bunu zincir haline getirip İstanbul'da da açmak istiyor Güray Yüksel. Seaside'ı gezdiğim akşam, Tarkan'ın konserini izlemek isteyenler gelmeye başlamıştı. Trattoria'da oturduk ama ben yemeğe davetli olduğum için yemek yerine Altuğ ve Güray Bey ile sohbeti tercih ettim. Fiyatlar, İstanbul'da aynı ayarda olan restoranlarınkinin yarısıydı. Altuğ'un önerdiği özel yemekler şunlar; fesleğenli, jambonlu, mozzarellalı ya da sarmısaklı, fesleğen soslu, domatesli İtalyan köy ekmeği, acı soslu tavuk kanadı, sızma zeytinyağı ile yapılmış, içinde üç renkli İtalyan marulu olan deniz mahsüllü salata, ızgara tavuk, kuru domates ve balsamik sosla hazırlanan California. Uzakdoğu eriştesi, her çeşit pizza, tatlı dijon hardal soslu ızgara tavuk, ızgara dana pirzola, özel bir sosla yapılan Cafe De Paris'nin çok tutulduğunu Güray Bey anlattı. Buranın da dekoru çok şıktı. Seaside'ın gündüzü de gecesi de farklı, keyifli. Çeşme'nin ilk beach'i olması nedeniyle de ayrıcalık taşıyor. Telefon numarası (0232) 716 98 99. Yemeğe gideceğim için Tarkan'ın konserine kalmadım. Zaten Reina'da seyretmiştim. Yeni şarkılarını beğenmedim. Tarkan'ı çok karizmatik, yakışıklı ve iyi bir şarkıcı olarak görüyor, seviyorum. Ama ne yazık ki son albümünde, kendisini sevenleri hayal kırıklığına uğrattı. Allah uzun ömür versin, Tarkan'ın ölüsü bile 1 milyon satar. Ama bu kez öyle ruhsuz okumuş, öyle aceleye getirmiş ki işi, sanki "Ben Tarkan'ım, ne yapsam satarım" havasında. 'Dudu'nun, 'Kuzu Kuzu'dan pek farkı yok. Benim gibi pek çok insanın da görüşü, Tarkan'ın, Sezen Aksu kompleksi içinde olduğu. "Ben Sezen olmadan da yaparım, ben Tarkan'ım" diyor ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Bir kere Türkiye'de kalıp Türk halkının neyi sevip sevmediğini bilmesi gerekir. Uzaktan kumandayla olmaz bu işler. Konserden sonra CeCe'de karşılaştığım İzmir'in popüler isimleri de benimle aynı kanıdaydı. Milliyet'ten Ahmet Tulgar, Sabah'tan Emre Aköz, Yarın'dan Olcayto Ahmet Tuğsuz, Kenan Erçetingöz ve daha birçok arkadaş da aynı görüşü savunuyor. Bence Amerika'da İngilizce çıkaracağı CD de hayal. O nedenle Tarkan'ın bir an önce çevresini saran yalakalardan kurtulup bu gerçeği görmesi gerekiyor. Bana kalırsa Türkiye'ye dönsün ve sanatını adam gibi icra etsin. Neyse, Allah yolunu açık etsin. Çıkışta Luba'ya uğradım. Böyle muhteşem bir tesis dünyanın hiç bir yerinde yok. Gezdikçe "Offf, muhteşem!" diye söylenmekten kendimi alamadım. Ne yazık ki işletme sıfır. Sahipleri Aydın Öncel ve Ali Yaşar'ı kutlamak gerek. Tabii projeyi gerçekleştiren mimarı da. Luba, Ilıca'nın en güzel koyunda. 155 kişi konaklayabiliyor. Odalar üç tarzı yansıtıyor; Akdeniz stili, Coach Class ve Vip Executive. Anlatılacak daha çok şey var. Kısmetse devamını yarın getireceğim. Bugünlük hoş kalın ve hep mutlu olun.
Yazara e-mail: sdudek@simge.com.tr
MAGAZİN
Reha Muhtar 'baba' gibi...
Nişanlıların yüzük düellosu!
'Herkese inat bu aşk sürecek'
Bitmeyen düet!
Muhteşem İkili Çeşme'yi salladı