Cadde'Minik Serçe'den Naşide'ye büyük darbe

'Minik Serçe'den Naşide'ye büyük darbe

31.03.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Trafik Şube Müdürü'nden yanıt bekliyorum, yılın buluşması, Ayşegül sonunda karar verdi, Conrad'da Monet, Zencefil'e dikkat, Biges'de kebap zevki, Bülent Ersoy farkı ve ...

Minik Serçeden Naşideye büyük darbe

'Minik Serçe'den Naşide'ye büyük darbe

Trafik Şube Müdürü'nden yanıt bekliyorum, yılın buluşması, Ayşegül sonunda karar verdi, Conrad'da Monet, Zencefil'e dikkat, Biges'de kebap zevki, Bülent Ersoy farkı ve ...

Son günlerde ağrılarımda hissedilir bir azalma oldu. Bunda bioenerji uzmanı doktorum Yegane Mutlu'nun büyük payı var. Aksatmadan randevularıma gidiyorum. Boyun ve sırt ağrılarım için akupunktura da başladık. İyi sonuç aldık. Benden Yegane Mutlu'nun telefonunu isteyenler için bir kez daha yayınlıyorum. (0212) 284 20 80. Neyse yaşam o kadar yoğun ve acımasız ki, ters bir olay bütün motivasyonunuzu bozabiliyor. İnanın, günde 25 -30 telefon görüşmesi yapıyorum. Tabii okuyucularımın sorunlarını dinlemek hoş, keşke herkese yardımcı olabilsem. Bu arada biraz da hassas ruhlu muyum ne?.. En ufak şeyden nem kapıyorum. Geçtiğimiz çarşamba akşamı başıma gelen bir olay sabrımı iyice taşırdı. Saat 22.00'deki bir açılış nedeniyle, arabamı, Maçka'daki Makro Market ile Zevk -i Sefa'nın arasına parkettim. Aynı sırada birçok araba sahibi de yasak levhası olmadığı için park yapmışlar. Saat 24.00 gibi çıktım, arabam yok. Çalındı endişesi ile sağı, solu aradım. Sonunda Bilgi Üniversitesi'nin arkasında, Can adlı bir garajda buldum. Efendim, İstanbul Trafik Vakfı çekmiş. Arabayı haşat etmişler; jant parçalanmış, tavan zift içinde... Bu ekonomik krizde aArabayı onarmak 790 milyona maloldu. Tabii kredi kartı ve 5 taksitle. Bu arada otopark, çekici parası, taksi ücreti derken zaten o akşam 40 milyon lira gitti. Vatandaş otoparkta isyanları oynuyor. Otoparkçılar ile polislerin ortak çalıştığını, bu işden büyük avanta toplandığını iddia ettiler. Parka arabasını almaya gelen birkaç kişiye baktım, burunlarının önünü göremeyecek derecede sarhoşlar. Ama yetkili trafik polislerinin önünde arabayı teslim ediyor. Bu nasıl zihniyet, şaşırdım. Bu konuda ilgililerden en azından bir aydınlatma ya da özür bekliyorum.

Conrad'da Monet, Beyoğlu'nda Zencefil farkı
Ankara'dan gelen bir dostum Conrad'da kaldığı için otelin hemen girişinde şık ve rahat olan Monet'de buluştuk. Buraya birkaç kez gelmiştim. Yaz, kış çok sevdiğim mekanda çeşidi bol olan dondurmaya takıldım. Monet, zanzibar, brasil, banana split, peach melba, Fransız pastaları, sıcak çikolata... Otel olduğunu düşünüp de çekinmeyin, fiyatlar piyasaya oranla normal. Çörekler 950 bin lira, pastalar 2 milyon, dondurma çeşitleri ise 5 milyon. Bu arada canınız akşamüstü yorgunluk atmak isterse ve şarap içmeyi tercih ederseniz şişe açtırmanıza gerek yok, kadehle de isteyebilirsiniz. Nitekim konuğum bir kadeh Kavaklıdere beyaz şarap içti, 3,5 milyona. Ben de vanilyalı, şeftali, badem ve ahududu sosu ile peach melba istedim. Bu arada Pazarlama ve Halkla İlişkiler Müdürü Ayferi Ertek ile karşılaştım. İşini bilen şeker bir kız. Monet'de Belçika Yemekleri Haftası başladığını ve 15 Nisan'da sona erecek olan bu haftayla ilgili taze kuşkonmaz, bütçesi kısıtlı aileler için de patatesin farklı hazırlanışıyla nasıl farklı tatlar elde edilebileceğini görmemi istedi. Ama yemek için Beyoğlu'ndaki Fitaş Pasajı'nın arkasında, Zencefil'de bir başka dostumuzla randevumuz vardı. 7,5 yıldır açık olan bu mekanı geç keşfettiğim için üzüldüm. Kırmızı et yok. Pazar hariç her gün 10.300 ila 22.30 arası hizmet veriyor. Sıcak, sevimli bir yer. Yemek iki çeşit ekmek ve maydanozlu tereyağ ile başlıyor. Sebze, kış, tarhana, ekşili, erişteli mercimek çorbaları cazip. Öğle yemeklerinde de karışık salatası en çok tercih edilen çeşitmiş ve tek başına da doyurucuymuş. Tüm yemeklerde sızma zeytinyağı kullanılıyor. Salatada bulunan, haşlanıp sosta bekletilen börülce, pancar, lahana, karnabahar ve kabak müthiş sağlıklı. Ana yemekler mevsime göre değişiyor. Sahipleri Ferda Erdinç, Serda Yurtkuran. Gündüzleri Cemal Karakoç işe hakim. Dilek Berk işletmeci. Aşçılar Zafer Gökşen, Ekrem Sayılgan işlerinin ehli kişiler. Ebegümeci, nohutlu ıspanak, mantarlı kabak, pırasalı tavuk, mücver, palamut köfte, sebzeli lazanya, deniz börülcesi, enginar, pazılı kiş, mantarlı patates, sebzeli börek, zencefil veya pesto soslu spagetti gözde çeşitler. Bence sevgili Rıfat Ababay hazır kiloları atıp delikanlı gibi olmuşken Zencefil'e mutlaka uğramalı. Ama onun aklı Levent'deki Şiribom Kebapçısı'nda. Şiribom'un kebaplarının lezzetini ben de duydum, bir gün ani baskın yapacağım inşallah. Zencefil'de yemekle birlikte şarap ya da bira içebilirsiniz. Özellikle kışın sıcak şarap, yazın ise zencefilli limonatası çok meşhur. Ha, benim gözdelerim mi? Tatlılar. Meyva soslu cheese cake, limonlu pie, zencefil tatlısı, kışın balkabaklı pie, sonbaharda ise armut tatlısı mükemmel. Sabah kahvaltısı da mevcut. Rezervasyonsuz gitmeyin. Telefon numarası (0212) 244 40 82.

Müziğin devleri bir arada, Ersoy farkı ve Biges
Müzik piyasasının dev kuruluşlarından DMC ile Kiss Müzik ortak bir çalışma içine girdi. DMC'nin Genel Koordinatörü sevgili Ercan Saatçi'ye Paper Moon'da rastladığımda projeyi heyecanla anlattı. Ercan'ın "yılın buluşması" olarak nitelendirdiği albümde kimler var, kimler. Ata, Aykut & Ayşe, Ayşegül Aldinç, Bengü, Emirkan, Grup Düş, Hande Yener, Levent Yüksel, Nalan, Pasaporte Latino, Süheyl & Behzat Uygur, Tuğba Önal, Volkan Konak ve Zerrin Özer. Bence bu albüm kaçmaz. Bu arada geçtiğimiz gün bir açılışta Ayşegül Aldinç ile karşılaştık. Sonunda 'Nefes' adlı albümünden 'Haberi Yok' adlı şarkısına klip çekmeye karar vermiş. Efendim, 20 yıllık arkadaşım Nadir Ermiş de artık gazinocu. Eskiden gazinoların kafa masa müşterisi olan Nadir baktı ki başa çıkamıyor, hem eğlenmek hem de kazanmak için Ukala Meyhane'yi açtı. Şimdi de burayı gazinoya döndürdü. İki dev isim, Bülent Ersoy ve Ajda Pekkan küs olarak başladıkları programlarını şimdilerde barışmış bir şekilde sürdürüyorlar. Gala gecelerinde izledim. Canan Yaka'nın iki kostümü ile sahne alan Ajda Pekkan'ın özellikle ikinci giysisi, masadaki herkes tarafından beğenildi. Kardeşim kadar yakın olan sevgili Cenk Eren, Avukat Tülin Sözen, sırdaşım İsmail Akkaya ve bir grup dostumla gittim. Yemeği Ukala'nın üstündeki Biges'den getirttim. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş, hesabı da ucuza kapatmış oldum. Biges'in kebapları harika. Yılların deneyimi tabii. Yönetici Osman Sarıkaya, Ferhat Kılıç, garsonlar Kazım Şahin, Zeki, İrfan, Emel, ustalar Muzaffer, Mustafa ve özellikle de dönerciler İsmail ile Cuma tek tek aşağıya inip ilgilendiler.

Gazinonun müdürlerinden, yılların deneyimli ismi sevgili Zeki, Ukala'nın mutfağından yemediğim için biraz bozuldu. Lahmacun ve patlıcanlı kebap enfesti. Asıl önemli olan, Bülent Ersoy'a doyamadım. Tam iki saat aralıksız okudu. Türkiye'nin en iyi saz üstadları Coşkun Erdem, Selahatin Erköse, Fikret Karahan, Ercüment Batanay, beni eski Maksim günlerine götürdüler. Gece yarısından sonra sahne alan Bülent Ersoy insanları öyle bir avucunun içine aldı ki, programı organize eden Emral Avşar ve patron Nadir, Ersoy'un kaprislerini unutup hayran hayran izlediler. Program bitmeden önce bir tek masa bile kalkmadı ve salon alkıştan inledi. Ben fanatik bir Ersoy hayran olarak bu gece de uğrayacağım, sizlere yine dedikoduları ileteceğim. Yalnız program bitiminde birkaç şikayet geldi. Bazı masalardan fazla hesap alınmış. CHP Hatay İl Genel Meclis Üyesi Suner Ünsal ve ailesi, benim fanatik okuyucularım arasında olan bir grup, "Şenay Hanım, bunları yazmazsanız sizin dürüstlüğünüzden şüphe ederiz" dediler. Aslında bu konuda suçu Nadir'den çok, sanatçılarda buluyorum. Aldıkları yevmiyeleri biraz düşürsünler. Gazinolar yaşasın. Nitekim o gece Nadir ile yaptığım sohbette, "Bir gazinonun kilidi 20 milyardan aşağıya açılmıyor" dedi. Bilginize.

Naşide'nin sevgisi rehin
Naşide Göktürk sesini zevkle dinlediğim bir isim. Bir süredir ortalıkta yoktu. Sonra ben onu Bağdat Caddesi'nde bir gece kulübünde dinledim. Bir şarkısı yüreğimi delip geçti. Adı 'Ben yalnız seni severdim'. Naşide'nin kendi şarkısı sandım, ama Sezen Aksu'nunmuş. 'Keskin Bıçak', 'Sarı Odalar' kadar müthiş bir şarkı. Naşide parçayı, 'Kimsem Yok' adını verdiği yeni albümüne koyacağını söyledi. Albüm çıkınca dinledim, şarkıyı bulamadım. Tesadüf, Gülben Ergen'in programına katıldığımızda Naşide'ye bunun nedenini sordum. Mahcup, üzgün, "Olmadı" dedi. Araştırdım. Karafaki'nin başarılı işletmecisi Tolga Sezgin bir sohbet sırasında, "Naşide'nin albümü eksik çıkmış abla. Sezen Aksu son anda şarkısını çekmiş" dedi. Şaşırdım, işi kurcaladım. Naşide parçayı o kadar güzel okumuş ki, bana göre 2001 yılına damgasını vuracak bir şarkı olmuş. E, bu kadar güzel okunan, yorumlanan ve patlayacak olan şarkıyı da Sezoş çekmiş, kendi albümü için almış. Üzüldüm. Şarkının sözlerini Şenay Düdek farkıyla sizlere aktarayım istedim;
"Ben yalnız seni severdim, sense kendini / Hani daha da çekerdim senin derdini / Kızgın değilim hiç inan / Kırgın değilim hiç inan / Üzgünüm, koruyamadım aşkın ahengini / Aramıza yollar, yabancı kollar, zor yıllar girdi / Ümitle saf, sevinçlerim derken / Seni kaybettim / Bir -iki sözle birkaç şarkılı / Adaletsiz yargıyı / Bir de bu talihsiz yazgıyı / Kalbime kaydettim / Dinle de yüreğim, kendin kalk / Son bir kara trene bin / Ve sevdayı gördüğün, ilk durakta hiç düşünme in"... Efendim, kalın sağlıcakla. Yarın size müthiş bir sürprizim var, aman ha kaçırmayın. En kötü gününüz benimkinden iyi olsun.

Yazara e-mail:



MAGAZİN















Yazarlar