TEKNOLOJiDE ARTiSTiK AÇILIM
Dell yeni ürünlerini görücüye çıkardığı teknoloji kampını bu yıl Londra’da ‘Saatchi Gallery’de düzenledi. Bir günlük kampta CADDE’nin oltası da boş çekmedi
Amerikan bilgisayar devi Dell’in dördüncüsünü düzenlediği teknoloji kampı ‘Dell Tech Camp’de yer almak için geçen perşembe Londra’daydım. Kamp, 1985’te açıldığı günden bu yana Britanya sanatına büyük etkisi olan Saatchi Gallery’deydi. Ve çağdaş sanat kokan galerinin salonlarında, Avrupa’nın dört bir yanından yüze yakın teknoloji gazetecisi duvarlardaki eserlerin gölgesinde Dell’in teknolojik eserlerini inceliyordu.
Teknoloji gazetecileri Dell yetkililerinden yeni ürünleri dinlerken...
‘Diablo 3’ şerefine bir Alienware satın almayı kafaya takan biri, yani ben için, kampın anlam ve önemi büyüktü. Alienware, Dell’in sıkı oyuncular için ürettiği bilgisayar serisine verdiği isim. Seri, tasarımı ve teknik kapasitesiyle, her oyuncunun rüyalarını süsleyecek kudrette. Maalesef İngiltere’den 3 bin TL’ye satın alınabilecek bir Alienware’in Türkiye’deki maliyetinin neredeyse 5 bin TL olduğunu öğrenmek insanın ruhunu yaralıyor. Yine yazıyorum; benimle aynı işi yapan Avrupalı meslektaşım, benden 2 kat fazla kazanıyor. Elekronik bir cihaza, ülkemdeki ağır vergiler yüzünden Avrupalı meslektaşımın iki katı ödüyorum. Bu da haksız rekabete neden oluyor.
Her neyse, yalnızca online satın alınabilecek Alienware’i edinemeden ‘cennet vatanımız’a döndük.
Saatchi Gallery’nin teknoloji kampına ayrılan salonları belirli konseptler dahilinde döşenmişti. Bir köşede genç odası oluşturulmuş, Dell’in gençlere yönelik bilgisayarları sergilenirken, bir başka bölüm de iş dünyasının ihtiyaçlarını karşılayan bilgisayarlarla bir ofis gibi tasarlanmıştı. Kişisel ihtiyaçlarımdan yola çıkarak dikkatimi çeken Dell ürünlerine göz atalım: ALIENWARE: Dell’in oyun odaklı yüksek performanslı PC markası, M14x, M17x, M18x modelleriyle teknoloji kampında en azından bu satırların yazarını hipnotize etti. Hipnoz altında kendimi bir anda, Dell yetkililerine “Kaç basıyor?”, “Ne yakıyor?”, “Kaç para?“ gibi sorular sorarken buldum.
M14x ve M18x’in ‘kainattaki en güçlü 14 ve 18 inç dizüstü bilgisayarlar’ diye tanıtılması markanın adına, ‘Alienware’e yakışır bir üstünlük beyanıydı.
3D yeteneği de olan M17x, surround ses algılayıcıyla kullanıcıya oyunlarda eşsiz ses deneyimi sunuyor.
Devasa 16 GB’a kadar RAM’i geçersek, M14x’in kalbinde yer alan NVIDIA GeForce GT 650M ve GDDR5 grafik hafızası, kayıtlarda 14 inç bir dizüstünde kullanılan en güçlü grafik elemanı olarak dikkat çekiyor. Alienware’in ‘amiral gemisi’ M18x’se yüksek performanslı oyun masaüstü bilgisayarlarıyla yarışacak güçte. 18.3 inç Full HD 1080p WLED arkadan aydınlatmalı LCD monitör, bu gücün ilanı. 750 GB sabit diskin yanı sıra opsiyonel 3x256 GB SSD, M18x’i her genç erkeğin hayali yapıyor.
XPS 13: Dell’in medar-ı iftiharı ultrabook’u XPS 13, kenardan kenara ‘neredeyse’ çerçevesiz ekranının da katkısıyla tasarımıyla beğeniliyor. Yalnızca 1.36 kg. ağırlığındaki XPS 13’ün altı hücreli bataryası dokuz saate yakın bir ömür sunuyor. Ancak dahili bataryanın ‘sıradan kullanıcısı’ tarafından değiştirilmesi mümkün değil. 6-18 mm arasındaki kalınlığı XPS 13’ü aynı zamanda ‘ultra ince’ yapıyor. 13.3 ekran, ‘goril sınıfı’ sağlam camdan muhtelif. İsteğe göre i5, i7 işlemcili ultrabook’un iskeleti karbon fiber, alüminyum alaşımı. E6430S: Latitude familyasının üyesi, 1366x728 çözünürlüklü 14 inçlik HD ekranı ve ‘portatiflikle, nerede olursa olsun üretkenlik’ arasındaki dengeyi tutturan tasarımıyla göz dolduruyor. Dizüstü darbe ve düşmeye karşı ekstra tedbirlerle donatılmış. Opsiyonel 9 hücreli bataryayla 32.7 saate kadar uzayan pil ömrü ve bir saatten kısa sürede yüzde 80 sarj kapasitesi, hani derler ya iştah kabartıcı.
Yorum farkı!
Şanghay’da geçen ay katıldığım HP’nin benzer etkinliği kentin ünlü Cam Müzesi’nde düzenlenmiş ve yerel bir karikatürist teknoloji gazetecilerini tek tek yorumlamıştı. Dell’in de yeni ürünlerini tanıtmak için Londra’da Saatchi Gallery’yi tercih etmesi ve İngiliz bir karikatüristin aynı eylemi tekrarlaması, bariz bir klişeyle kafalarda soru işaretleri yarattı. Bu yolla verilmek istenen mesaj neydi? Falan filan... Çinli sanatçıyla (sağda) İngiliz’in Menderes Özel yorumlarını yan yana koyunca ortaya çıkan fark kafa karışıklığını katladı.
Tersine oda
SAATCHI Gallery’de sarsıcı bir eserle karşılaştım. Galerinin güvenlik görevlisinin “Hey adamım, size ilginç bir şey göstereyim mi” diye götürdüğü kilitli odanın tamamı Andrew Wilson’ın bir eserine ‘20:50’ye ayrılmış. Odanın üst kısmı, iki santim kalınlığındaki makine yağı tabakasından yansıyor. Bu da odanın altının üstüne geldiği hissine yol açıyor. Odanın ortasına doğru uzanan platformda yürüdükçe bu his iyice pekişiyor ve siz de ruhen Wilson’ın sanatının bir parçası oluyorsunuz.