İlk albümü ‘Kusur Güzeldir’i çıkaran Yalçın Konuk, bas-bariton sesi, müziğindeki 1960-80’lere özgü altyapıyla Türk popunda bir nevi ‘Art Nouveau’ rüzgarı estirecek gibi...
Müzik sektörüne yeni giren biri olarak bize Yalçın Konuk’u tanıtır mısın?
1970 yılında Belçika’nın Liege kentinde doğdum. Müzik eğitimine ilkokulda başladım. Sekiz yaşında Liege Kraliyet Operası’nın çocuk korosundan teklif aldım. Aynı yıl okul korosunun solisti olarak ilk kez sahneye çıktım. 15 yaşında Türkiye’ye döndüm. Üniversitede işletme eğitimi aldım. Fransa’da yüksek lisansımı tamamladıktan profesyonel kariyerine başlamak üzere İstanbul’a yerleşip değişik şirketlerde ve sektörlerde yönetici olarak çalıştım. Bu sırada hem birçok müzisyenle hem de müzik endüstrisiyle ilişkilerimi geliştirdim. Müzikle uğraşabilmek için özerk olabileceğim profesyonel bir yaşam biçimi benimsedim. Pazarlama ve iş geliştirme alanlarında edindiğim deneyim ‘Kusur Güzeldir’ albüm projesini baştan sona sanatsal, yapım ve ticari aşamalarını yönetmemi sağladı.
42 yaşında ilk albümünüzü çıkarttın, yaş problem ya da avantaj oldu mu?
Antik Roma’dan günümüze gelen bir söz var: Sol lucet omnibus. “Güneş herkes için parlar” demek. Yani işçi de olsan, kral da olsan, filozof da olsan güneş ayırım yapmaksızın ışıgını cömertçe herkese dağıtır. Yaş gibi bir faktör bana mutluluk, sevinç ve aşk veren müziğe neden engel olsun. Müziğim benim güneşim, herhangi bir nedenden dolayı ondan ayrı kalmak bana delice geliyor. İnsanların tanımlara ve sınırlara sıkıştırılması çok tuhaf aslında. Aksine zaten insan özünde tanımlanamayacak bir varlık bence. Uzaylılara yapıştırdığımız bu benzetme bize daha çok yakışıyor: Hemcinsini öldürüp bunun yanında aşkı iliğinize kadar yaşatan şiir yazma becerisi mevcut insanda.
Uzun lafın kısası yaş değil benim kıstasım, yaptığım müziğin kalbimdeki forma en yakın haliyle vücut bulabilmesi esas olan. Bunun için özerk/bağımsız ve müziğimi bağımsızlaştıracak bir iş hayatı oluşturma yolunu benimsedim. Charles Aznavour’un ‘La Boheme’deki bohem sanatçı kalıbı bana hiç bir zaman reel gelmemiştir. Geç olsun, Güzel olsun!
Çıkış parçanızdaki ‘Leyla’ kim?
Şarkı boyunca 62 kez tekrarlanan ‘Leyla’, hayal dünyama ait. Ve orada kalması için yalvarılan bir kız. ‘Leyla’ bir pop-rock-funk baladı. Aşkın bir gerçeklikten çok bizim imgelem gücümüzün bir ürünü olduğunu haykırıyor. Leyla hiç var olmadı, ancak şarkıda anlatılan ve sakınılan hayal kırıklıklarını defaatle yaşadım. Klipte yönetmen Dağhan İş paradoksal bir anlatım yeğleyip bu haykırışları sarmaş dolaş olduğum hanımlarla/hurilerle enerjik, eğlenen ve gülen bir grubun Galata’da teras partisi havasıyla süsledi.
Albümün adı ‘Kusur Güzeldir’ ifadesi, hiçbir şarkıda yok? Albümün yapım sürecini anlatır mısın?
Şarkılarımdan bağımsız bir ad vermek daha şık geldi. Doğan çocuğuna isim vermek gibi. Albümün ismi ‘Kusur Güzeldir’ çünkü gündelik yaşamımızda sürekli olarak dergilerde, televizyonda, şovlarda, filmlerde, medyada görmek zorunda olduğumuz kusursuz mükemmelliği hakaret edici buluyorum. Dünya, kusursuz bir yer değildir ve Olympos Dağı’ndaki Tanrıları oynamanın anlamı yoktur, çünkü eninde sonunda fani varlıklarız. Sonsuz deniz, bir güzellik deryasıdır ama aynı zamanda her an öldürücü bir tehlikeye de dönüşebilir. Kılıktan kılığa girmekten vazgeçip, neysek onu olalım diyorum. Sevgili babamdan miras kalan masif bir burnum var. Ne mutlu bana. Babamın hatırası her yerde, her daim benimle.
Ne kadar sürdü kayıtlar?
Albümün kayıt ve aranjman çalışmalarının tamamlanması üç yıl sürdü. Sevgili dostum ve aranjörüm Tolga Tümözen’le çalıştık. Müziğin ruhunu istediğim gibi yakalamanın tek yolu, ortaya çıkan her sesten zevk almamızdan geçiyordu. Bu amaca ulaşmak için her sesin duygusal doğruluğu ve büyülü sonucu bulana dek üzerinde zanaatkârca çalıştık. Sesleri ortaya çıkarmak ve şekillendirmek benim için sonsuza dek sürebilecek bir süreçtir. Müziğim, tüm hislerimin, tüm duyumsamalarımın, bütün deneyimlerimin bir yeniden doğuşudur.
‘Kusur Güzeldir’ satın alıp dinleyebileceğim bir albüm. Yeknesak bir tarzda oluşturulmuş albümleri kasvetli bulduğumdan ‘Kusur Güzeldir’ beni eğlendiren, med cezir kokan, altmışlar, yetmişler ve seksenlere mini zaman yolculuklar yaşatsın istedim.