“Resim dünyasında devrin artık bir koyup, 3, 5, 10 alma devri olduğunu” söyleyen ressam Barış Sarıbaş, “Resim borsadaki bir kağıttan, sanat dünyasındaki çoğu figürse bir emlakçıdan farksız” diyor
Parlak ressamlardan Barış Sarıbaş’la geçen hafta muhabbet dolu iki saat geçirdim. Barış Sarıbaş’ın anlattıkları hem bir ressamın aklındakileri hem de resim sanatının dinamiklerini anlamama yardımcı oldu. Engellilerin eğitiminde önemli bir rolü olan Vodafone sponsorluğundaki Düşler Akademisi’nin de kurucularından biri olan Sarıbaş ne düşünüyor, bir bakalım:
Türkiye’de nasıl bir sanat iklimi var?
Sanatın iklimi, rüzgara, güneşe, buluta, dağa, taşa, sıcaklığa göre yer değiştirip dursa bu doğal olurdu. Sanat, sanatçılar ve tüketicileri dünyada ne modaysa ona ayak uydurmaya çalışıyor, ya tutarsa.
Akıl, duygular, kalp, pazara ve şöhrete teslim olmuş durumda. Değişik merkezler, manipülasyonlar, paranın kaynakları neye, hangi yöne işaret ediyorsa ortam ona itaat ediyor. Bu, sanat ve sanatçının dekoratif bir figür olduğu kanaatine yol açaçak. Yoz kültür de burada başlıyor, zemin kayıyor, sığlıklar başlıyor.
Gerçek sahici muhalif sanatçıysa azınlıkta değil ama gücünü gerçek anlamda hissettiremiyor. Bir odaklanma sorunu yaşandığını düşünüyorum.
Halkın duyarlılıklarıysa dar değil. Anadolu kültürünün kodları var, zemin hazır, toplum sadece şaşırtılmış durumda. Bunda medyanın yönlendirmeleri göz ardı edilebilir mi? Ya da günümüzde hangi medyadan söz edilebilir?
Yetenekli ressamların tamamı, sanatlarıyla geçimini sağlayabiliyor mu?
Sadece Türkiye’de değil dünyada da ressamlar, sanatçılar geçimlerini eserlerinden karşılıyorlar pek denemez. Ancak şimdilik Türkiye’de ressamlar eskiye oranla geçiniyorlar. Bu ne kadar sürer bilinmez.
Resim bir yatırım aracı olarak değerlendirilebilir mi?
Günümüzde maalesef resim artık tamamen bir yatırım aracı. Üzerine taktik, plan, program geliştirilen bir alan, bir pazar yeri. Bir koyup 3, 5, 10 alma devri. Resim sanki borsadaki bir kağıt, pazardaki çoğu figür emlakçıdan farksız, sistem böyle işliyor. Basit olarak boya, tuval, fırça için paraya ihtiyaç var ama masumiyet böyle kaybedilmemeli. Aydınlanmanın yerine ekonomi koyulduğunda sonuçları ağır oluyor.
Tarih hesap sorar
‘B-52’ serin sanat çevrelerinde bayağı yankı uyandırmıştı. Ne anlatıyorsun o seriyle?
B-52’leri hiç sevmiyorum! Bir ‘B-52’ yaklaşık 600-700 milyon ABD doları. Komşu ülkeleri, tüm dünyayı kılcal damarlarına kadar işgal eden ülkeler emperyal kapitalin önde gelenlerinden. Savaş uçaklarının, gemilerinin her türlü fiziksel ve psikolojik savaşın sahiplerinden nefret ediyorum. Benimkisi savaş karşıtlığı değil anti emperyalist bir tutum, sahici olan fikir budur. Gerisi aklı havada söylemlerden başka bir şey değil. Dünyayı ayaklarının ucuna yükselip algılamaya çalışan bir algıya sahibim, yanıbaşımda katledilen milyonlarca insan kardeşimin öldürülmesine nasıl kayıtsız kalabilirdim. Tarihsel bellek bir gün gelip hesap sormaz mı?
Bu aralar hangi temayı işliyorsun?
Seyahat balonlarına takıldım bir yıldır. Jules Verne’in ‘80 Günde Devr-i Alem’ ve ‘Balonla Beş Hafta’ romanlarındaki dünyadan yola çıkarak insanın dünyayı ve kendini keşfi üzerine yoğunlaştım. Öyle ya insanlık her şeyi keşfetmiş sanıyor. Ben de diyorum ki haydi yeniden kendini ve dünyayı keşfe çık, insanlık ailesinin buna ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Balonlar basit olarak bunu ifade ediyor benim için.
Yılda kaç resim yapıyorsun? Toplam kaç resim yaptın ve eserlerinin hangi ellerde olduğunu takip ediyor musun?
Profesyonel olarak 10 yıldır ama eğitimimi dahil edersek 19 yıldır resim yapıyorum diyebilirim. 1.200’ün üzerinde resim yaptım, eserlerin çoğunluğunun kimde olduğunu biliyorum ancak son yıllarda el değiştirmeye başladılar; onları takip edemiyorum.
Ressamı popüler kültürdeki yansıması dışında tanımayan biri olarak Van Gogh hayran- lığının nedeni merak ediyorum.
Van Gogh dünya sanatı için çok ilginç, tipik bir sanatçı. Dünyanın gelmiş geçmiş en önemli sanatçılarından biri bana göre. Deli hiç değil, o bir dahi!
Van Gogh, moda olan hiçbir değere itibar etmiyor, seyirciye oynamıyor, tarihsel belleğe olan güçlü bir birikimi ve inancı var. Neyin ardılı olacağını ve bir gün dünya sanatına kalacağını da biliyor. “Paris bir at, sanatçılar da at sinekleri...” diyen bir ruha karşı gelinebilir mi?