Geçen hafta Hürriyet gazetesinin birinci sayfasında sanatçı Franz Steiner’ın kadınlar için çizdiği geleceğe ilişkin bir haber yer aldı. Steiner’ın gelecek öngörüsüne göre 2045 yılında artık kendi de biyonikleşen kadın yüzlerce erkek robota hükmediyor. Egemenlik kadınların eline geçmiş, artık erkeklere gerek kalmamış.
Bir sanatçının cinsiyetçi gelecek tasvirinden Hürriyet, “gelecekte erkeğin yerini robot alacak” sonucunu çıkarmış.
Sanatçı fantezisinden değil, şu anda gözümün önünde duran bir haberden yola çıkarak diyorum ki; “cinsiyetin ne olursa olsun 2050 yılında sevgilin bir robot olabilir.”
Fransa Basın Ajansı’nın haberine göre uzmanlar, seksten ibaret olmayan, romantizm de içeren insan-robot ilişkisinin 40 yıl içinde gerçekleşeceğini söylüyor. “Robotlarla aşk+seks” kitabının yazarı David Levy, Hollanda’da Maastricht Üniversitesi’nde geçen hafta verdiği konferansta şunları anlatmış: “Robotların duyguları, kişilikleri ve bilinçlerinin olacağı ilişkilerden bahsediyorum. Sizinle konuşabilir, güldürebilir ve cinsel ilişkiye girebilirler. Size ‘seni seviyorum’ diyebilirler.”
Önce seks robotları gelecek
En geç beş yıl içinde “seks kölesi” robotların piyasada olacağını da haber veren Levy diyor ki “40 yıl içindeyse robotlarla muhabbet etmekten daha çok zevk alacaksınız.”
İngiliz bilim adamı Dylan Evans ise bir robotla ilişkiye girmenin paradoksal bir durum olduğunu söylüyor. Evans, “Robotlar sizi seçemez, reddedemez. Bu çok sıkıcı bir hal alacaktır ve insanın da savunmasız eşine karşı daha acımasız olacağını da hayal edebilirsiniz” diyor.
Ancak insanlarla tatminkâr bir ilişki yaşayamayan milyonlarca insanın varlığı da bir gerçek. Robotlar bu “arızalı” insanların da uzun süreli bir ilişkiye girmesini sağlayacak.
Ya isyan ederlerse...
Lafın kısası görünen şu ki, gelecekte yalnızca erkeğin değil, kadının yerini de bir robot alabilecek. Korkulması gereken şu; artık duygu ve ileri düzeyde yapay zeka kazanmış olan kadın ve erkek robotların, yaratıcılarının yataklarına endeksli kaderlerine isyan edip, cinsiyet ayırt etmeden tüm insanlığın kökünü kurutması.
Yılan geri döndü!
Japon oyun gurusu Hideo Kojima’nın yarattığı ve yönettiği Metal Gear serisinin dördüncüsü “Guns of Patriots” (MG4), geçen hafta tüm dünyayla aynı anda Türkiye’de de piyasaya çıktı. Birkaç gündür PlayStation 3’ümde (PS3) oynadığım MG4, insanı bir PS3 edinmeye zorlar güzellikte.
Muhteşem grafiklere sahip MG4, sinema filminde bir karakteri canlandırıyormuş hissi veriyor. Oyun aralarında yer alan ve hikâyeyi tamamlayan yaklaşık 90 dakika uzunluğundaki sinematikler insanın bir an bile canını sıkmıyor.
MG4’ün konusu 2014 yılında geçiyor. Kaos içindeki dünyada tüm askeri sınırlamalar kalkmıştır. İsteyenin ordusunu kurup, istediği toprağı işgal etmeye kalkışabildiği bu dünyada en kârlı işlerden biri de paralı askerliktir. Nanoteknoloji sayesinde askerlerin yetenekleri de artmıştır.
Kahramanımız Solid Snake ise virütik bir hastalık yüzünden hızla yaşlanmakta ve ölüme yaklaşmaktadır. Ortadoğu’da başlayan oyunda Snake’i 55-60 yaşlarındaki bir haliyle oynayacağız.
Konuya fazla girmeden şöyle diyeyim; MG4, her oyuncunun mutlaka yaşaması gereken bir deneyim.
Oyun bilgisayarı diye buna denir
Acer, yeni Aspire PREDATOR serisi masaüstü bilgisayarlarını piyasaya sürdü. Yeni seri değişik ve saldırgan kasa tasarımıyla dikkat çekiyor.
Gövdenin ön paneli kaldırıl-dığında DVD yazıcı ve Blu-ray Disk okuyucusu ortaya çıkıyor. Üstte USB ve ses girişleri, ön tarafta çoklu kart okuyucuları yer alıyor. Güç düğmesinden ve ön sürücü kapısından yayılan mavi ışık, parlak ve güçlü bir görünüm sağlıyor.
Aspire PREDATOR, 1333 MHz FSB’ye sahip Intel Core Extreme quad-core işlemcisi sayesinde yüksek derecede overclock (hız aşırtma) özelliğine imkan veriyor. Ayrıntılı bilgiyi internet sitesinden alabilirsiniz.