Geçen haftaki yazımı Dünya Çapında Ağ’ın yani World Wide Web’in yaratıcısı Sir Tim Berners-Lee’nin bir uyarısıyla noktalamıştım; Berners-Lee, “İnternette yazdığınız her şeyi torunlarınızın bile okuyabileceğini düşünerek hareket edin” diyordu.
Çevremde, Facebook, MySpace gibi sosyal ağların kişiye olası olumsuz etkileri hakkında bayağı bir geyik çevirdik; ki bazıları internette tuşlanan her bir harfin kişinin imzasıyla sonsuza kadar orada kalacağını, internette topyekün bir silme işleminin olmadığını düşünüyordu.
Her neyse, aslında bu haftaki konumuz bir araştırmadan yola çıkarak, internette, CD, DVD’lerde, sabit disklerde, dünyada toplam ne kadar dijital veri olduğu. Veri altyapısına yönelik faaliyet gösteren EMC Corporation sponsorloğunda IDC’nin yaptığı araştırma tüm dünyadaki bireyler ve kuruluşlar tarafından yaratılan, kopyalanan farklı dijital verilerin miktarını ortaya koyuyor ve bu miktarın gelecekte ulaşacağı boyutları öngörüyor.
Yılda yüzde 60 büyüyor
Sonuçların dayandığı veri ve analizlere göre:
2007’de “Dijital Alem”in boyutu 281 milyar gigabyte’a (281 exabyte) ulaştı. Bu rakam önceden yapılan tahminlerin yüzde 10 üzerinde.
Yaklaşık yüzde 60 oranında yıllık büyüme hızıyla, “Dijital Alem” tahminlerin çok üzerinde bir hızla büyüyor; 2011’de büyüklüğünün 1.8 zettabyte’e (1.800 exabyte) ulaşması bekleniyor. Bu da beş sene içinde büyüklüğün bugünkü boyutun 10 katına çıkacağı anlamına geliyor.
2007’de “Dijital Alem”in ulaştığı büyüklük, dünyada yaşayan her bir insan başına yaklaşık 45 gigabyte’lık dijital veri düştüğünü gösteriyor. Bu büyüklük 17 milyar adet 8 GB’lik iPhone’un kapasitesine eşit.
‘Dijital Gölge’
Bireyler hakkında yaratılan dijital bilgi miktarı, diğer adıyla “Dijital Gölge” de, ilk kez bireylerin kendi yarattıkları dijital bilgi miktarını geçmiş.
Bireysel kullanıcıların Dijital Alem’de bıraktıkları iz internet kullanımları, sosyal ağ kullanıcıları olmaları, e-posta kullanımları, cep telefonu kullanımları, dijital kamera kullanımları ve kredi kartı ile gerçekleştirdikleri işlemler oluşturuyor. Bireysel kullanıcıların “Dijital Alem”e pasif katkıları “Dijital Gölge” diye anlandırılıyor.
IDC Araştırma Bölümü Direktörü John Gantz “Bireylerin dijital izlerinin yalnızca yarısını fotoğraf, e-posta ya da dijital telefon görüşmesi yapmak gibi kendi eylemlerinin oluşturduğunu keşfettik. Diğer yarısını ise başkaları tarafından yaratılan, bireylere ait finansal kayıtlar, e-posta listesindeki isimler, internette gezilen sitelerin listesi ya da güvenlik kameralarının çektiği görüntüler gibi verilerin oluşturduğunu gözlemledik” dedi.
Sümerliler yazıyı buldu; bu bilgi, anı ve tarihi gelecek nesillere aktarmanın tek yoluydu. Dijital çağdaysa tek bir bireyin bile insanlığın ortak belleğinde iz bırakacağım diye kaygı duyup çabalamasına gerek yok; çünkü fotoğraflarından, kredi kartı işlemi kayıtlarına, ona ait gigabyte’larca veri orada bir yerde sonsuza dek kayıtlı duracak.
HAFTANIN TEKNOSU
Parrot MK6100 araç kiti
Parrot’un yeni Bluetooth araç kiti MK6100, sürüş güvenliğini artırırken, kablosuz müzik aktarımı özelliğiyle otomobili konser salonuna çeviriyor. Şubatta Barcelona’da düzenlenen 3GSM Fuarı’nda tanıtılan Parrot MK6100, Türkiye’de de satışa sunuldu. Sade ve zarif tasarımı, yüksek çözünürlüklü OLED ekranıyla Bluetooth araç kiti Parrot MK6100, eller direksiyonda telefon görüşmesine imkan tanıyor.
Araç içi gürültüyü azaltarak mükemmel bir görüşme kalitesi sağlayan Parrot MK6100, konuşma süresince araç radyosunun sesini kesiyor. Aynı zamanda ses tanıma ve sesle arama özelliği ile sürücünün gözünü yoldan ayırmasına gerek kalmıyor.