“Elektronik cihazların uçuş güvenliğini tehlikeye attığına ilişkin hiçbir kanıt yok” gerçeğinden yola çıkan Amerikan Havacılık Dairesi, ‘uçakta cep telefonu yasağı’ politikasını gözden geçiriyor
2006’da Pakistan Havayolları’yla İslamabad’dan Karaçi’ye giderken, yolcuların uçak baz istasyonlarının erişimi dışına çıkana kadar cep telefonlarıyla muhabbeti sürdürmesine endişeyle karışık şaşırmıştım. Bu duruma kabin görevlileri müdahale etmediğine göre asayiş berkemaldi. Ama inene kadar, o coğrafyada sık aralıklarla gerçekleşen uçak kazaları aklımdan çıkmadı.
Cep telefonlarının, uçakların elektronik sistemlerini etkileyip kazaya neden olup olmadığı yıllardır tartışılır. Ama şimdiye kadar net bir kanıt ortaya konamadı. Yine de uçakta cep telefonuyla yakın temas halinde olmak tehlikeli ve bu tehlike cep telefonunun sahibiyle sınırlı.
Geçen eylülde, uçağı tekerleklerini piste değdirir değdirmez cebini açan ve uyarılara rağmen kapatmayan yolcu, El Paso’da tutuklandı. Ekimde Şikago’da uçağı havalanırken iPad’ini kullanan yolcu inişte gözaltına alındı. Kasımda New York La Guardia Havaalanı’nda 10’a yakın polis aracı, içinde terörist varmış gibi bir yolcu uçağını kuşattı. Polisler, uçak pistteyken cep telefonunu kurcalayan adamı tutukladı.
İşgüzar yolcular
2010’da ABD’de 68 yaşında bir adam, uçakta cebini kapatmayan bir ergeni yumrukladı. Idaho’da gözaltına alınan adam, yolcular ve uçağı korumak için böyle bir eylemde bulunduğunu söyledi. 2011’deyse Alec Baldwin, uçak daha kapıdayken tabletinde online oyun oynadığı gerekçesiyle kabinden kovuldu! Bu örneklerin tamamı New York Times’ta konuyla ilgili bir makalede yer alıyor.
Peki tek suçlu ‘sorumsuz’ yolcular mı? Cep telefonu ya da tabletlerin uçakların çalışmasını olumsuz etkileyebileceğine ilişkin, kanıta dayanmayan bir iddiadan yola çıkarak kural koyan Federal Havacılık Dairesi (FAA) ve diğer ülkelerdeki otoritelerin bir sorumluluğu yok mu?
Evet, cep telefonu ve diğer elektronik cihazların uçak düşürdüğüne ilişkin bugüne kadar hiçbir kanıt bulunamadı. Bu gerçeğe rağmen havacılık otoritelerinin ısrarını sürdürmesi, milyonlarca uçak yolcusu arasındaki irrasyonel korkuları körüklemekten başka bir işe yaramıyor.
2’yle 200’ün farkı
NY Times’taki makaleyi kaleme alan Nick Bilton’ın, FAA Sözcüsü Les Dorr’a ‘kanıt olmadığı halde uçakta cep yasağının neden sürdüğüne’ ilişkin sorusuna yanıtı, “Uçakta cep telefonlarının tamamen güvenli olduğuna ilişkin de kanıt yok” olmuş. Dorr ayrıca şunu da eklemiş; “Yolcunun dikkati kalkış/iniş üzerinde olmalı.” Bilton, sözcüyü köşeye sıkıştırmayı sürdürmüş, “Ama kalkışta e-kitap yerine matbu kitap okuyabiliyorum.” FAA, iPad veya Kindle’ın uçuşa zarar verebilecek düzeyde elektromanyetik emisyona neden olduğunu düşünüyor.
Bu muhabbetten birkaç hafta sonra FAA, pilotların kokpitte uçuş kılavuzlarına artık iPad’den eriştiğini gururla ilan etti. Konunun üzerine giden Nick Bilton, “Bu ne perhiz, ne lahana turşusu” mealindeki sorusuna FAA’dan, “İki iPad’in emisyonuyla 200 iPad’in emisyonu arasında fark var”
yanıtı aldı. Ancak uzmanlar, iki iPad’le 200 iPad’in dalga çıkışı arasında bir fark olmadığını, elektromanyetik enerjinin böyle katlanarak büyümediğini söylüyor.
Kamuoyunun ve medyanın aylar süren baskısının ardından FAA, iniş/kalkış da dahil uçaklarda elektronik cihaz kullanımı konusundaki politikasını gözten geçirmeye karar verdi. Bu ay içinde bir kurul toplanarak konuyu yeni kurallara bağlayacak. FAA’nın, NASA’nın elektronik cihazların bir soruna yol açtığına ilişkin kanıt bulunamadığına ilişkin raporunu da dikkate alması bekleniyor. Ama süreç yavaş ilerlerse, uçaklarda birkaç kişinin daha cep kullandığı için taciz edilmesi, dayak yemesi ya da gözaltına alınması kaçınılmaz.