Extreme Audio’nun Maslak’taki showroom’unda tecrübe ettiğim Sonus Faber’in Aida hoparlörü, ses ve müzik algımı değiştirdi. 12 demo odası Aida gibi hi-end ses cihazlarıyla döşeli Extreme Audio herkesi davet ediyor: “CD’lerinizi, plaklarınızı kapıp gelin”
330 kiloluk Sonus Faber Aida, Vicenza’da tamamen el işçiliğiyle üretilmiş.
Bu yıl onuncu yılını kutlayan Extreme Audio’nun ‘hi-end’ ses ürünlerini deneyimlemek ve kurucusu Orhan Aydoğan’la konuşmak üzere Maslak’taki showroom’unun yolunu tuttum.
Fiyatları 1000-150 bin euro arasındaki hoparlör, amfi ve diğer ses cihazlarının sergilendiği showroom, Aydoğan’a göre türünün tek örneği. 1.300 metrekareye yayılan showroom’da, büyüklükleri 20-80 metrekare arasında değişen ikisi sinema, 12 demo odası ve kurulu 40 müzik sistemi bulunuyor.
Maslak Sheraton’un eski kumarhanesinde iki yıldır faaliyet gösteren Extreme Audio’nun şimdilik gözbebeğiyse İtalyan Sonus Faber’inbir tekinin fiyatı 114 bin euro olan Aida’sı.
Adını Verdi’nin operasından alan Aida, Vicenza’da el işçiliğiyle üretilmiş. Ortalama bir insan boyunda 172 santimetre uzunluğunda olan 3.5 yollu kule tipi hoparlör, lir şeklinde tasarlanmış.
Çok katmanlı, yeni nesil malzemelerden üretilen Aida hoparlörün bir tekinin çıplak ağırlığı tam 330 kilo! Yani yetecek paranız olsa bile, salonunuzun çökmemesi için evinizin de bu hoparlöre uygun şekilde inşa edilmiş olması gerekiyor. Hoparlörün tavsiye edilen amplifikasyon gücüyse 100-1000W.
Orhan Aydoğan’la Extreme Audio’yu konuştuktan sonra Aida’yı test etmek üzere kurulu olduğu dinleme odasına geçtik. Showroom’daki 12 demo odasının her biri klasik bir bestecinin adını taşıyor. Aida’nın bulunduğu Beethoven odasında, CD’lerini kapıp müzik dinlemek için gelmiş bir adam kendini notalara kaptırmıştı. Hemen karşıdaki Işık Lisesi’nde oğlunu almaya erken gelen beyefendi, Extreme Audio’nın hi-end sistemlerini tecrübe ediyordu.
Neyse, izin isteyerek Blues Company CD’sini medya çalara yerleştirdik. ‘My Little Angel’ şarkısının notaları, en ince detaylarıyla odada dans ederken, Aida’dan çıkan sesin daha önce müzik diye dinlediklerimden üstün olduğunu hemen fark ediliyordu. Sanki grup, yanı başımızda çalıyordu.
Sonus Faber’in ‘sıfır titreşim’ sistemi, hoparlörü zeminden iyice izole ederek istenmeyen uğultuyu tamamen ortadan kaldırıyor, dinleyiciyi yalnızca notalarla başbaşa bırakıyordu. Kabinin birkaç kat vernikli olduğu her halinden belli ahşap yanaklarıysa göz zevkimizi de okşuyordu.
“Bu sesi duyduktan sonra, evimdeki sistemden artık keyif alamayacağımı” söylediğim Orhan Aydoğan, “Bir hafta sonra kendine gelirsin” deyince rahatladım.
KOMŞU RAHATSIZ ETMEYEN HOPARLÖR EN iYiSiDiR
Maslak’taki showroom’u iki yıl önce açan Extreme Audio, Marantz, KEF, Focal, Dan D’Agostino gibi 60 markanın Türkiye temsilcisi. Kendi ifadesiyle ‘Rizeli bir laz müteahit’ olan Orhan Aydoğan, 2002’de inşaat sektörü krize girince, ikinci el ses cihazları alıp/satan bir dükkan açarak bu işe girmiş. Aydoğan’ın radikal sektör değişikliğinin kökenindeyse bir gün Rize’de yolda bulduğu tek telli gitarla filizlenen müzik sevgisi yatıyor.
Extreme Audio’nun Maslak’takiyle birlikte toplam üç showroom’u bulunuyor. Bu showroom’ların kapıları herkese açık; CD’lerinizi, plaklarınızı kapıp, demo odaların birine kapanıp, müziğinizi seçkin cihazlarda dinleyebilirsiniz. Aydoğan, “Çaylar, kahveler bizden. Lazın biri Türkiye’de böyle bir yer açmış, metroya, otobüse atlayıp gelsinler, görsünler, dinlesinler” diyor.
PLAKTAN DiNLEYiN
Aydoğan şunları anlatIYOR: “En güzel müzik sistemi ev henüz tamamlanmamışken kurulur. Kablolar görünmez şekilde çekilir. Sistem yerleşime göre tasarlanır. Hi-end diyoruz ya; 500 watt’lık, 114 bin euro’luk hoparlörün amacı nedir biliyor musunuz? 4 watt’ta size tüm detayları vermesi, yani komşuları rahatsız etmeden size müziği doyurucu şekilde dinletmesi. Bunun aksiyse zaten, o sistem hi-end değildir. Sesin şiddeti değil kalitesi önemlidir... Medya olarak mp3’ü ve diğer sıkıştırılmış formatları önermiyoruz. En iyisi analog, yani plak. Dünyada da plak yükselişte...
Türkiye’de albümlerin kayıt kalitesi kötü. Geçenlerde ünlü bir müzisyen geldi; o da ‘Biz bunları bilgisayarda dinleneceğini varsayarak kaydediyoruz’ dedi.”
KABLO DA ÖNEMLi
“Müzik sistemlerinde dört hayati öğe var; hoparlör, amfi, medya çalar ve bunları birbirine bağlayan kablolar. Değiştiğinde sesi en çok etkileyecek eleman hoparlördür. Büyük mekana mutlaka büyük hoparlör öneriyorum. Önce hoparlörü seçsinler. Sonra o hoparlörün ihtiyaç duyduğu güce göre bir amfi . Medya çalar da ses kalitesini etkiler. ‘CD çalar 101010 okuyor diyeceksiniz ama o kadar kolay değil. CD dönerken ki rezonansı bile ses kalitesini etkiler. Kablo da hayati bir organdır. Bir sistemin yüzde 10’unun kabloya harcanması sektörde kabul gören bir gerçektir. Kalitesiz kablo sesi etkiler ama 10 euro’luk kabloyla 100 euro’luk kablo arasında 10 kat ses farkı da olmaz.”