Menderes Özel

Menderes Özel

menderes.ozel@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İsrailli modelle geçen hafta CADDE’de çıkan röportajın ardından önüme çıkan tanıdık/tanımadıkların sorularını yanıtlamak ayrı bir zevkti.

BAR REFAELi NASIL KOKUYORDU

Bu fotoğrafı Facebook’ta Timeline’ıma almamın ardından Bar Refaeli’yi sevgilim sananlar, hatta evlenip de balayına çıktığımı düşünenler oldu.

Geçen hafta bir gazetede “Hafta sonunu Bar Refaeli ve Milla Jovovich’le geçirdim” başlığını görünce şaşırdım. O gazeteyi gösterdiğim arkadaşım, “Haberi ne güzel vermişler. Keşke sen de öyle verseydin” deyince, bu dünyanın gazetecisi olmadığımı anladım.
Eğer aynı havayı teneffüs etmekten hafta sonunu birlikte geçirme sonucunu çıkarıyorsak, evet ben de hafta sonunu Bar ve Milla’yla geçirdim. Üstüne Bar’la 13 dakika 26 saniye süren bir röportaj da yaptım. Başta yalnızca tek bir kare fotoğraf çektirebileceğini söyleyen Bar’ı ikna çabaları ve fazladan geyiği de hesaba katarsak Bar’la -bire bir-25 dakika muhabbetim oldu.
Her neyse röportaj yayımlandıktan sonra yolumu kesen tanıdık ve tanımadık kişilerin, “Yakından daha mı güzel?”, “Öptün mü? Ben olsaydım öperdim”, “Nasıl kokuyordu?” gibi sorularını büyük zevkle yanıtladım.
Eksik kalmasın; tek gram makyajsız Bar Refaeli, bebek gibi kokuyordu. Ve aslında röportajın sonunda -yanağa bir buse kıvamında başlayacak şekilde- onu öpmeyi kafama koymuştum. Ancak dakka bir gol bir; Bar, kendi ajansıyla anlaşmasını öne sürüp fotoğraf konusunda katı rejimini ortaya koyunca, aklımdan uçup gitti.
Ama güzeldi...

Haberin Devamı

UÇAKTA İNTERNET

THY’nin uzun uçuşlarda başlattığı uçakta internet hizmetini bir ayda üç kez deneyimledim. İlk deneyimim aslında yanımda oturan teknoloji yazarı Aytun Çelebi’nin sörfü ve hız testine tanıklık etmemden ibaretti. Pek performanslı olduğunu söyleyemem; Aytun, sık sık internetten düşüyordu. Bu köşedeki görsel, onun hız testine ait.

BAR REFAELi NASIL KOKUYORDU

10 gün sonra Los Angeles yolunda, uçak havalanıp, wifi anonsu yapılır yapılmaz, ayarlarımı yapıp bağlandım. Yol boyunca bir kez bile düşmeden sörf yaparken, bağlanamayan yolcuların homurtuları kabinde yankılanıyordu. Hostesler şikayetlere, “İlk girenler giriyor, girebilmeniz için onların çıkması gerekiyor” mealinde yanıtlar veriyordu. Tabii ki çıkmadım.
Los Angeles’tan dönerkense giremedim. Bu duruma kabin görevlileri de anlam veremedi; kimse internete giremiyordu. Uçaktan adımımı İstanbul topraklarına attığımda peşimden koşan kabin görevlisi, internetin artık paralı olduğunu müjdeleyip(!) o yüzden giremediğimi söylüyordu.
Sözün özü, uçakta internet var ama nasıl var, kimse doğrusunu bilmiyor.

Haberin Devamı

SU ALTINDA FİLM KEYFİ!

Geçen çarşamba bu köşede, Doç. Dr. Murat Egi ve arkadaşlarının cep telefonlarını üstün birer dalış bilgisayarına çeviren icatları Divephone testi yer almıştı. Piyasada satılan dalış bilgisayarlarını hesap makinesi basitliğine indirmeye aday Divephone’u İstanbul Akvaryum’da köpekbalığı dolu tankta denemiştik. Tehlikelerle (gerçekten) dolu sekiz dalışlık balık adamlık kariyerimin son dalışındaki hissiyatım belki başka bir yazı konusu.

BAR REFAELi NASIL KOKUYORDU

Divephone’u geliştiren ekipten Miraç Memişoğlu, düzeneğin yakında fotoğraf çekebilecek, flaş takılabilecek kıvama geleceğini; flaş ve kameranın Divephone uygulamasıyla kontrol edileceğini söyledi. Ayrıca dalgıçın kalp ritmi, vücut ısısı, palet vurma hızı gibi verilerin de kaydını tutacak.
Balık kataloğuyla görülen balık tespit edilerek, “Antalya/Kaş’ta 23 metrede orfoz görüldü” gibi ifadelerle dalış kaydına eklenebilecek.
Su geçirmez kulaklıkla mp3 dinlenebilecek hatta deco durağı sırasında oyun oynanabilecek, film izlenebilecek.
Evet, Divephone su altında teknolojik bir devrimi işaret ediyor. Murat Egi ve arkadaşlarını tebrik ediyorum.

Haberin Devamı

NEXUS Q’NUN POTANSiYELi

Bir süredir, Google’ın geliştiriciler konferansı I/O’da gururla ilan ettiği Nexus Q’yu deniyorum. Teknolojik zımbırtılardın yüzde 99’unun aksine ‘Made in USA’ etiketi taşıyan Q’nun şimdilik benim için tek fonksiyonu, YouTube videolarını pratik bir şekilde televizyonuma taşımasından ibaret. Ledleriyle salonuma ayrı bir hava katan küre tasarım Q aslında tek başına bir cihaz değil, daha çok Android aksesuarı. Q’yu kullanabilmek için Android’li bir tablet ya da cep telefonu gerekiyor. Q’ya teknoloji sitelerinin çoğundaki eleştirilerin odağında da bu özelliği yer alıyor; “Kim yalnızca YouTube gibi Google hizmetlerini kullanabileceği, bunu yaparken de yine Android’e ihtiyaç duyacağı bir cihaza 300 dolar verir?” diyorlar.

Ben böyle düşünmüyorum. Birkaç gün önce Q’nun Android uygulamaları ve oyunlarını çalıştırabilecek şekilde ‘hack’lanması onun gelecek potansiyeli hakkında ipuçları verdi.
Google, I/0’da -önemli kısmı hacker- 5 bin kişiye Q’yu boşuna dağıtmadı: “Alın size potansiyel, istediğinizi yapın” dediler. Sizi bilmem ama Q’nun yapabilecekleri konusunda ben heyecanlıyım.