Nüfus meselesine devam ediyoruz; saniyede kaç insan doğuyor, kaç insan ölüyor? Yanıt yazıda...
Geçen hafta Amerikan Nüfus Referans Bürosu’ndan bir uzmanın, ilk insandan bu yana dünyada kaç kişinin yaşamış olabileceğine ilişkin hesabını vermiştim: 108 milyar!
Kalabalıktan şikayet ederek insan nüfusu, göçler ve ırklar konusuna merak salan CADDE okuru Levent Koralp, NatGeo’nun 2011 sayılarından birini nüfus konusuna ayırdığını bildirip, beni bu konuyu sürdürmeye teşvik etti.
NatGeo’nun ilgili sayısına bakıp biraz araştırınca, National Geographic’in ‘7 Billion’ (7 milyar) isimli zengin bir iPad aplikasyonu çıkardığını gördüm. İlk yayınlandığında bedava olan ama şimdi 3.99 dolara satılan app’tan edindiğim bazı verileri aktarıyorum;
Dünyanın bugünkü nüfusu olan 7 milyara kadar yüksek sesle ancak 200 yılda sayılabilir,
Her saniye 5 kişi doğuyor, Her saniye 2 kişi ölüyor, Dünya genelinde ortalama yaşam 69 yıl,
2050’de dünya nüfusunun yüzde 70’i kentlerde yaşayacak,
7 milyar insan, Los Angeles’a -omuz omuza yaşayacak şekilde- sığabilir,
1975’te dünyada nüfusu 10 milyonun üzerinde üç mega kent vardı,
Mega kentlerin sayısı şimdi 21.
TÜRK BASININDA iLK NEX-7 iZLENiMi
AVUÇTAKi MUCiZE
Fotoğraf makineleri artan teknik kapasitelerle cep telefonlarına entegre oladursun, Nikon’dan, Panasonic’e, Canon’dan Sony’ye büyük üreticiler, cebe sığabilecek yeni cihazlarını üstün özelliklerle donatıp, hem profesyonelleri cezbediyor hem de “Cep telefonu mu, fotoğraf makinesi mi?” ikilemindekilerin aklını çeliyor.
Aşağıdaki satırlar, muhtemelen Türk basınında yayınlanan ilk NEX-7 izlenimi olacak. NEX-7, Sony’nin 2010’da çıkardığı yeni fotoğraf makinesi familyasının son ürünü. Türkiye’ye resmen henüz gelmeyen NEX-7’nin ABD’de ‘yalnızca body’ 1.200 dolarlık etiketi, fotoğraf makinesinin özelliklerine ilişkin bir deklarasyon sanki.
Geçen ay Las Vegas’ın bol spotlu ve neonlu ambiyansında denemek üzere Sony Eurasia’dan ricayla edindiğim NEX-7, o ara Sony’nin İstanbul karargahındaki tek örnekti; bu ayrıcalık için ayrıca teşekkür ediyorum.
Yurt dışındaki fiili ve Türkiye’deki olası fiyatını bir kenara koyarsak, NEX-7, özellikleri, gövde ve fotoğraf kalitesi açısından bugüne kadar denediğim en iyi avuçiçi makine. Avuçiçi dedim ama -adaptörlü veya adaptörsüz- serinin emrine amade geniş objektif yelpazesi (E-mount) NEX-7’yi bir anda fantastik bir ebata ve görünüşe sokabiliyor.
Teknik bir özet gerekirse, 24.30 Megapiksellik çözünürlük, 100-16.000 ISO aralığı, serinin önceki modellerinde olduğu gibi kolay panorama ve 3D panorama, Full HD 1080P video çekimi, magnezyum alaşımlı gövdenin batarya dahil 350 gramlık ağırlığı NEX-7’yi akranlarından ayırıyor.
Ebat olarak büyük abisi Alpha 77’nin birçok özelliğini ufacık tefecik bünyesine sığdıran NEX-7’nin 2.4M OLED elektronik vizörüyse, kullanıcısını vizör bağımlısı yapacak cazibede. Aynasızlığı sayesinde saniyede 10 kareye kadar tertemiz çekim yapabilen NEX-7, bu sayede haber takibindeki gazeteciler için de kolay taşınabilir bir alternatif oluyor.
BAŞKA MARKANIN GÜZELLERi
CES’te Nikon 1 güzellerini NEX-7’yle belgeledim.
Sony NEX-7’nin flaşsız performansı kayda değer.
ARTI
* Fotoğraflarda sıra dışı canlılık
* NEX serisindeki ilk dahili flaş
* Yüksek ISO’da bile keskin fotoğraflar
* SLR’lerle yarışacak düzeyde ‘oto-fokus’ performansı
* Oynak LCD ekran
* Üstün video yeteneği, harici mikrofon seçeneği
EKSi
* Çekim modlarının yalnızca menü sistemiyle değiştirilebilmesi. Gövde üzerinde bu iş için bir tekerlek şık olurdu
* ‘Oto-fokus’ta sürekli çekim, olması gerektiği hızda değil
* Ayarlar menüsündeki işlemler biraz sıkıcı
MOTOSiKLET ALEMiNiN UNUTULMAZ FOTOMUHABiRi: BERK ERTÜKEL
‘Motosiklet Günlüğü’ başlığıyla düzenli motosiklet yazdığım dönemde, o camiadan güzel arkadaşlar edindim. Berk Ertükel de onlardan biriydi. Geçen hafta Milliyet Haber Araştırma’dan Pınar Aktaş arayıp “Berk Ertükel’i tanıyor musun?” diye sorduğunda kelimeler boğazımda düğümlendi; ne olduğunu anlamıştım. İki teker üzerinde birlikte yol aldığımız, haberden habere de buluştuğumuz Berk geçen hafta hayatını kaybetti. Ölüme tezat o güzel gülüşünü unutamayacağımız Berk’e tanrıdan rahmet, sevenlerine sabır diliyorum. Klişeden bu kez kaçış yok: Pistler, parkurlar öksüz kaldı...