İktidar, yolsuzluk ve rüşvet iddialarını savuşturmak.. Kamuoyunda farklı algı oluşturmak için öyle bir yönteme başvurdu ki..
Söyledikleri, yaptıkları, ithamları dört bakana yönelik iddiaların önüne geçti..
Yolsuzluk ve rüşvet iddiasını ikinci plana attı..
Ne mi yaptılar?
Anayasa Mahkemesi’ni biçerdöverle doğradılar.. İtibarsızlaştırmak için söylemedikleri söz bırakmadılar..
Güvenilmez kurum ilan ettiler..
Üyelerini paralelci yaptılar..
Darbe girişiminin son halkası olduğunu iddia ettiler..
Kafaları karıştırmak, yolsuzluk iddiasını perdelemek niyetiyle, bir kurumu itibarsızlaştırmayı göze aldılar..
Türkiye’ye ayıp ettiler.. Türkiye’ye yazık ettiler..
*
Peki, bundan sonra ne olacak?
Anayasa Mahkemesi’ne artık bu gözle mi bakacaklar? Bu gözle mi bakılmasını isteyecekler?
Yoksa ‘Dün dündü, dün başkaydı, dün politika bunu gerektiriyordu bugün başka’ mı diyecekler?
Hadi iktidarcı medya kıvırttı diyelim.. Onlar alışkın diyelim..
Anayasa Mahkemesi’nin beline baltayı indiren Sağlık Bakanı ne yapacak?
*
İşin bir de tehdit boyutu var..
Meclis manşetlerle resmen tehdit edildi.. Komisyon üyelerine ilanlarla sopa gösterildi..
Komisyonda ‘Vicdani kanaatim Yüce Divan’da yargılanmaları’ diyen, bu yönde oy veren her AKP’li vekil anında..
Tuzluk ilan edilecekti..
Paralelci yaftası vurulacaktı..
Soru şu..
İktidarcı medya üstlendiği bu rolü bundan sonra da sürdürecek mi? Gazetelere o ilanı veren örgüt milletvekillerine siyasi kariyerlerini ve kazanımlarını hatırlatarak parmak sallamaya devam edecek mi?
Yeni Türkiye’nin yeni konsepti bu mu?
Gördüğüm şu; algı operasyonu ardında siyasi enkaz bıraktı..
Mahkemeye gidilmedi ki aklansınlar!
İktidar milletvekilleri de iktidara yakın duran gazeteciler de günlerdir aynı şeyi söyledi..
Ya bilmedikleri için söylediler..
Ya da bildikleri halde algı oluşturmaya çalıştılar..
Ekranlara çıkıp söyledikleri şuydu: Yolsuzluk ve rüşvetle suçlananlar mahkemece aklandı.. Mahkeme takipsizlik kararı verdi.. Mahkeme takipsizlik kararı vermişken meclis komisyonun başka karar vermesi doğru olmaz..
Tamamen yanlış.. Mahkemeye gidilmedi ki aklansınlar..
*
Doğrusu şu.. Soruşturma dosyasını savcı kapattı.. Takipsizlik kararını savcı verdi.. İddianame yazıp soruşturmayı mahkemeye taşımadı..
Ama savcının kararına itiraz edildi.. Mahkeme itirazı reddetti..
Reddetti ama başka gerekçeyle reddetti..
İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği takipsizliğe itiraz edenlere dedi ki; soruşturmayla ilginiz yok.. Mağdur değilsiniz.. Bu sebeple itiraz hakkınız da yok..
İtiraz edenlerden biri müşteki konumundaki eski emniyet müdürüydü.. Ona da Senin meselen Muammer Güler’le, onun dosyası Meclis’te.. Savcılığın soruşturma yetkisi yok.. cevabını verdi..
Meselenin aslı astarı budur..
İstanbul’un yeni valisine teşekkür..
Vasip Şahin eylül ayında İstanbul Valiliği’ne atandı.. Daha önce Malatya Valisi’ydi..
İstanbul başka kente benzemez..
İstanbul’u yönetmek için İstanbul’u tanımak gerekir, İstanbul’un huyunu suyunu bilmek gerekir..
Küçük kent, orta ölçekli kent vizyonuyla İstanbul yönetilemez..
*
Vali Şahin girdiği ilk sınavı başarıyla geçti.. Kısa sürede İstanbul’u kavramış, İstanbul’u öğrenmiş.. Uzmanlar kar geliyor, don olacak dedi; tereddütsüz okulları kapattı..
İstanbullular sabah kalktı; aaa kar mar yok.. Öğle saatlerin kar, fırtına buradayım dedi..
Vali haklı çıktı..
İstanbul’un trafiği güneşli havada yürümüyor.. İstanbul’a bir yerden bir yere gitmek bahar ayında bile ömür törpüsü..
Karlı havada.. Aman Allah..
Dün okullar açık olsaydı akşam dönüşü kâbus olurdu.. Servisler saatlerce yollarda kalır öğrenciler perişan olurdu..