25.01.2012 - 23:17 | Son Güncellenme:
Röportaj: Yüksel Şengül
‘Yaprak Dökümü’nün ‘Ceyda’sı Başak Sayan, Fox TV’de yayınlanan ‘Araf Zamanı’nda ‘Gülşen’ karakteriyle geliyor ekrana. Sayan’la önce yeni dizisini, sonra da sinema filmini çekeceği ikinci kitabı ‘Bağlanma Korkusu’yla aşkı konuştuk
* ‘Araf Zamanı’ başladı. Nasıl bir dizi bu?
‘Araf Zamanı’, polisiye ve dramı içinde barındıran bir dizi. Her bölümde farklı bir heyecan sunacak izleyenlere. Adrenalini yükseltecek çünkü aksiyon sahneleri oldukça bol.
* Canlandırdığınız ‘Gülşen’ karakterini biraz anlatabilir misiniz?
Eski bir şarkıcı. Pavyonlardan çıkıp gelmiş, daha sonra güçlü bir adamla evlilik yapmış. Oysa kimsenin bilmediği başka bir hayatı var, başka bir yüzü. Burak Sergen eşimi oynuyor. Ekip içinde iyi bir sinerji oluşturduk.
* Aksiyon sahnelerinin bol olduğunu söylüyorsunuz ama sağlık sorunları yaşadığınızı da biliyoruz. Bu sakatlık, çekimlerde mi oldu?
Yok, dizi çekimlerinde olmadı. Biliyorsunuz ‘Aşk ve Baştan Çıkarma Üzerine’ adlı kitabımın ardından ‘Bağlanma Korkusu’ adlı romanı yazmıştım. Bu kitapları yazarken boyun fıtığı oldum. İnanılmaz boyun ağrıları yaşadım, tedavim sürüyor. Bir yandan dizi çekimlerini sürdürüyorum, diğer yandan da doktorumun itirazına rağmen yeni romanımı yazmaya devam ediyorum. Açıkçası yazmadan duramıyorum. Ancak eskisi gibi yoğun tempoda değil. Bu arada ‘Bağlanma Korkusu’ adlı son romanımı sinemaya aktarmak için kolları sıvadık. Hedefimiz yaz aylarında çekimlere başlamak.
* Peki sizde de ‘bağlanma korkusu’ var mı?
Bu, 21’nci yüzyılda yaşayan, kariyer endişesi taşıyan, zamanla yarışan her insanda az çok var olan bir şey. Hep daha iyiyi istemenin ve geleceğine inanmanın bunda etkisi var. Evet, bende de var. Burada önemli nokta, bunu hastalık derecesine kadar vardırmamak. Zaten bu kitapta karakterler üzerinden kendi korkularımı, endişelerimi ve sorgulamalarımı yapıyorum. Pişmanlık er, geç yapışır insanın yakasına.
* Sizin pişmanlıklarınız var mı?
Ben pişmanlık duymayan bir insan olabileceğine inanmıyorum. Her insan hayatının bir döneminde, yaptığı seçimlerden pişmanlık duyar. Dönemeçlerde hangi yola sapacağına karar verirsin ve bir seçim yaparsın. Sonrasında mutlaka pişmanlık duyarsın, hele de o saptığın dönemeç seni hayal kırıklığına uğrattıysa... Dolayısıyla şu anda da pişmanlıklarım var geçmişe yönelik. “Öyle yapmasaydım da böyle yapsaydım” dediğim anlar oldu ve oluyor. Şu an 32 yaşındayım ve 60 yaşına geldiğim zaman kimbilir nelerden pişmanlık duyacağım?
* Bağlanma korkusu yaşayan insanların ortak özellikleri neler?
Genelde geçmişte yaşanan bir travma mutlaka vardır. Karşı cinsle ilgili bir hayal kırıklığının üzerine inşa edilir dış etkenler daha sonra. Fazla mükemmeliyetçilik ve narsisizm çok belirgin özellikler. Böyle bakan biri hep daha iyiyi arar. İlk başta idealize ettiği ilişkiler ve kişilerin zamanla o kadar da mükemmel olmadığı fikrine kapılıyor. Özgürlük anlayışı çarpıtılmış bence. Zaten bu da içinde sadakatsizliği barındırıyor.
*Sadakat ve bağlılık aynı şey mi?
Hayır, değil. Benim romandaki karakterim sadakat gösteremiyor ama ilk andan itibaren bağlanıyor ve bu bağlılığa karşı savaşıyor. Bazen vücutlarınız başka yerlere savrulsa da bağlılık devam eder ya. Bu çok zor yakalanan bir şey. Her şeye hükmeden ve boyun eğdiren zaman bile, aşkın karşısında çaresiz kalıyor.
* Var mı yaşadığınız mucizeler, aşklar?
Hayatımda mucizeler olmaz olur mu hiç? Çok garip gelecek ama hani şu vardır; “Bir kere aşık oldum, bir daha da olmadım” derler. Hayır, ben çok aşık oldum. Zaten ben aşık olmazsam bir ilişki yaşamam. Hissettiğim aşkların yüzdeleri vardır; kimi çok şiddetlidir, kimi daha az şiddetlidir ama aşktır. Diyeceksiniz ki “Hiç mi aşık olmadığın dönem olmadı?”... Elbette aşık olabileceğimi zannedip de olamadığım durumlar oldu ama hayatımda bir kere falan aşık olmadım yani. Gerçek aşk diyebileceğim sadece iki tane aşkım oldu. Bir mucize gibiydi zaten.
* Aşkı arayan, aşkı yaşayan, aşkı kaçırmamak için çırpınanlara ne tavsiye edersiniz?
Bir kere aşk aranmakla bulunmuyor, ne yazık ki hiç ummadığın bir anda, ummadığın şekilde, ummadığın birisine aşık olabiliyorsun. Yani planla, projeyle olmuyor bu işler. Kaçırılmamak için ne yapılması gerektiğini bilmiyorum, bilseydim şu ana kadar ben kendim uygulamıştım zaten.
*Şu anda aşık mısınız?
Hayır, öyle bir durumum yok, bir heyecanım var sadece. Bu ilerlerse aşk olabilir.
* Her an aşık olabilirsiniz yani...
Her an aşık olur muyum, bilmiyorum. O heyecanı hissediyorum ama daha bir adım atmadık, bilmiyorum. Daha cesaret edemiyorum. Çok zor sorular soruyorsunuz. Bu satırları okuyanlara şunu tavsiye edebilirim, aşkı buldukları zaman kaçırmasınlar. Çünkü aşk, her zaman ele geçmiyor. Ben de “Hep aşık olurum” dedim ama çok şiddetli aşkı bir kere yaşadım. Ben çok tutkuluyum ve bu bazen karşıdaki insanlara sorun yaratıyor. Çünkü tutkuda durağan bir durum yok, iniyorsun, çıkıyorsun. Beni çok yorucu buluyor olabilirler.