KISIR ÇiFT SAYISINI ARTIRAN FAKTÖRLER

Evlendikten sonra bir yıl süreyle düzenli ve korunmasız ilişkiye rağmen gebelik elde edilememişse halk arasında kısırlık olarak nitelendirilen infertiliteden söz ediliyor. Zira bu süre içinde çiftlerin yüzde 85’inde gebelik elde ediliyor. Kısacası istatistikler toplumdaki üreme çağına gelmiş çiftlerin yaklaşık yüzde 15’inin bu problemle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Ancak kadın yaşının 40’ın üzerinde olduğu grupta bu oran yüzde 25’e çıkıyor. İşte bilim dünyası, annelik yaşının mümkün olduğunca ertelendiği günümüzde daha çok çifti bebek sahibi yapabilmek için geliştirdiği yöntemlere her geçen gün bir yenisini ekliyor.
Bu yazı dizisinde uzmanlar kısırlık ve yardımcı üreme tekniklerinde gelinen noktadaki güncel gelişmeleri paylaşacaklar. İlk gün Medicana International İstanbul Hastanesi Tüp Bebek Klinik Şefi Dr. Selman Laçin, kısırlık infertilite sorunu ve merak edilen tüm konularla ilgili sorularımızı yanıtladı.

Kısırlık nedir?
Kısırlık veya infertilite herhangi bir korunma olmaksızın, düzenli ilişkiye rağmen (Haftada ortalama 2-3 kere) bir yıl içerisinde çocuk sahibi olunamaması durumuna denir.

Tüp bebek tedavileri için doktora ne zaman başvurulmalı?
Korunmayı bıraktıktan sonra 12 ay boyunca gebelik elde edemeyen çiftlerin ön araştırması yapılmalıdır. Bunlar kadının HSG (tüplerin açıklığı ve rahim içi değerlendirmesi) filmi ve hormon tetkikleridir. Buna ek olarak erkek tarafının yaptıracağı spermiogram denilen sperm sayısının ve hareketinin incelenmesiyle ile ön araştırmalar tamamlanmış olur. Bunlardan herhangi birinde saptanan probleme göre veya tetkiklerin normal sınırlarda çıkmasına göre yapılacak olan tedavi belirlenir. Bu tedaviler yumurta takibi, IUI (aşılama) veya IVF (tüp bebek tedavisi) seçeneklerinden biri olacaktır.

Hangi yaşta ve hangi durumlarda tedaviye bir yıl beklemeden başlanmalıdır?
Kadında adet düzensizliği, yumurtalık kisti, rahim iç zarında miyom, adı konmuş başka hormon bozuklukları varsa (polikistik over sendromu vs) tedavi için bir yılı beklemek gerekmez. Ayrıca yumurtalıklardaki yumurta sayısı (yumurtalık rezervi) özellikle 35 yaş sonrası hızla azalmaya başlayacağından harekete geçmek için standart süreyi beklemek gereksizdir. En geç altı ay içerisinde takip ve tedavi uygulanmalıdır. Ayrıca daha önceden tespit edilmiş tüplere ait ya da spermlere ait bir problem varsa da yine bu süre beklenmez.

İnfertiliteninTürkiye’de görülme sıklığı nedir?
Ülkemizde bu sorunun sıklığı hakkında yapılmış sağlıklı ve geniş çaplı bir araştırma yok. Ancak, Avrupa ve ABD’den bildirilen raporlarda toplumda çiftlerin yüzde 10-15’inin böyle bir problemle ilgilenmek zorunda kaldıklarını biliyoruz.

Kısırlık sorunu çeken çiftlerin sayısı artıyor mu?
İstatistikler gösteriyor ki her geçen yıl evlenme yaşı ilerliyor ve evlenen çiftler çocuk yapmayı erteliyor. Ayrıca cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların artma eğilimi var. Bu tür enfeksiyonlar tüplerde tıkanıklığa sebep olarak kısırlığa yol açıyor. İşte bu iki ana sebep istatistiklere kısırlık sorunu çeken çiftlerin artması olarak yansıyor.

Tedavi görmesi gereken çiftlerin yüzde kaçı tedaviye ulaşabiliyor?
Bu konuda Türkiye’de istatistik bilgisi olmamakla birlikte tedavi görmesi gereken çiftlerin önemli bir kısmının gerek bilgi eksikliği gerekse maddi yetersizliklerden dolayı doğru tedaviye ulaşmakta zorlandığını tahmin ediyoruz. Yardımcı üreme teknikleri ile çocuk sahibi olan çiftlerin oranı sebebe bağlı olarak değişmekle birlikte genel olarak çocuk sahibi olma oranı yüzde 30 civarındadır.


İnfertilite sözlüğü

Oosit: Yumurta.
Embriyo: Döllenme sonrası, gelişiminin ilk 8 haftasındaki doğmamış çocuk; gebeliğin kalan döneminde fetus olarak bilinir.
Folikül: İçinde yumurta bulunan su dolu kese.
Gametler: Özelleşmiş üreme hücreleri, sperm ve yumurta.
Azospermi: Menide hiç spermin bulunmaması.
Fallop tüpleri: Dişi üreme sisteminde rahimden yumurtalıklara uzanan iki adet uzun ve dar tüp. Yumurta ve spermi iletirler ve döllenme bu tüplerde gerçekleşir.