Kimine göre aldatılmış bir kadın, kimine göre ise İbrahim Tatlıses'in canı Şimdi ayrılar. Ama bu nasıl ayrılıktır, bilmem. Tatlıses'in çantasında oğlu İdo ile Deryası'nın resmi, Derya Tuna'nın cüzdanında ise İdo ile Tatlıses'in fotoğrafı var. Her an barışabilirler. Zaman en iyi ilaç. Sevgili Tatlıses bu röportaj yüzünden bana kızacak, biliyorum. Ne zaman doğruları yazsam hemen
aslan kesilir. Hatta bir keresinde eline kalemi alıp yazı bile yazdı. Olsun, canı sağolsun. Ne yapayım? Ben kendisini Derya'ya yakıştırıyorum, ayıp değil ya. Tabii her defasında Tatlıses, oryantal Asena ile duygusal ilişkisinin olmadığını ve iş yaptıklarını söylüyor ama... Neyse, gelelim röportajımıza. 20 yıllık arkadaşım Derya ile, 'İdo Kebap'da buluştuk. Dilerim yazıdan tat alırsınız.
SD-Yedi ay içinde Tatlıses ile görüştün mü?
DT-Tabii. Almanya'ya gitmeden önce Zekeriyaköy'de, yani benim kiraladığım evde kaldı. Arabası da evin önünde. Almanya dönüşü de tüm eşyalarını, parasını eve getirtti. Hiçbir şey olmamış gibi. Ama ben konuşmuyorum.
SD-Bu birliktelik 18 yılı doldurdu. Nasıl tanıştın İbrahim Tatlıses ile?
DT-Tatlıses'i tanıyan ve kadrosunda yer alan bir sanatçı dostum aracı oldu. Şu an evli olduğu için adını veremiyorum. Ben kendisini izlemeye gitmiştim. Tam 6 ay hiçbir şey olmadı. Ama İbrahim Bey sürekli
telefon açarak, çiçek yollayarak kendisini hatırlattı. Daha sonra da bana sahne ve sinema teklif etti.
SD-Ciddi olarak ilişkiniz nasıl başladı? Yanlış hatırlamıyorsam o tarihlerde Tatlıses, Perihan Savaş ile birlikteydi.
DT- Ben Almanya'dan yeni gelmiştim. Tatlıses'i yalnızca kasetlerinden tanıyordum. Perihan Hanım ile ilişkisini de bilmiyordum. Duyduğum an ona söyledim. Kendisi bana bekar bir adam olarak herkesle flört edebileceğini açıkladı. İlerleyen devrelerde kendimi birden Tatlıses'in kadrosunda, sahnede buldum. Aramızdaki elektrik arttı. Ama Ankara'da Perihan Savaş olayının ciddi olduğunu öğrenince bu işi bitirmeye karar verdim, ayrıldık. 1982 yılıydı sanırım.
SD-Peki daha sonra ne oldu?
DT-Bir gece yarısı Tatlıses yanında çok yakın dostları Aydemir ve Beyhan Akbaş çifti olduğu halde evime geldi. "Sana bekar olduğumu, yalnız yaşadığımı kanıtlamak istiyorum" dedi. Hep birlikte Ulus'a gittik. Zemin katındaki minik bir dairede, tam bir bekar evinde yaşıyordu. Hatta yerde halı yerine battaniye vardı. Üstelik o tarihlerde hayli de şöhretliydi. Hatta Osmanbey'de birlikte yürürken insanlar yolumuzu kesmiş, trafik aksamış ve polisler olaya müdahale etmişlerdi.
SD-Yani şöhret olmasına rağmen o zamanlar Tatlıses'in mal varlığı yoktu.
DT- Ulus'daki o minik bekar evi ve şemsiyeli bir Cadillac arabası vardı sadece.
SD-Tatlıses'in senin yönlendirmen sayesinde mal varlığına kavuştuğu iddiaları doğru demek ki.
DT-Vallahi bilemem ama, bir süre sonra Tatlıses'in iki odalı zemin katından Ihlamur'daki lüks daireye çıktık. Burasını satın aldı, daha sonraki yıllarda da zaten benim üzerime yaptı. Ben ona hep "Niye kirada oturuyorsun? Paranı niye kullanamıyorsun? Sen bir starsın, ama öyle yaşamıyorsun" diye baskı yapıyordum. Zaten o tarihlerde gözlemlediğim kadarıyla para İbrahim Bey'in değil, başkalarının elindeydi. Yine dargın olduğumuz bir devrede benim Etiler'de görüp çok beğendiğim villayı satın alarak sürpriz yaptı.
SD-Ben İbrahim Bey'i 1978 İzmir Fuarı'ndan tanıyorum. O günden bugüne, giyim tarzında müthiş değişiklik oldu. Herkes bu değişimi sana bağlıyor.
DT-Valla bundan 7 -8 ay öncesine kadar herkes bunu bana söylüyordu. Ben de İbrahim Bey'in şıklığının bana bağlı olmadığını iddia ediyordum. Bir de İbrahim Bey gerçekten giydiği herşeyi iyi taşır. Manken gibidir. Yakıştırır. Ayrıca İbrahim Tatlıses'i giydirmeyi de seviyorum. 7 -8 ay öncesine kadar çorabından kazağına, hatta iç çamaşırına kadar herşeyini ben alırdım. Şimdi görüyorum, öyle kötü, acaip gömlekler, ayakkabı ve elbiseler giyiyor ki. Renkler uyumsuz. Bizi seven ve sevmeyen herkes öyle söylediğine göre demek ki giyim kuşamda katkım olmuş.
SD-Tatlıses ile cicim aylarında birlikteliğiniz nasıldı, şimdi nasıl?
DT-Aslında değişen hiçbirşey olmadı. Malum kişinin (Asena) araya girmesine, yani 7 -8 ay öncesine kadar aynı aşk, sevgi devam ediyordu. Son olarak bir düğüne katıldık. Elimi tutuşu 18 sene öncesinin sıcaklığını ve heyecanını taşıyordu. 6 ay süresince de birkaç kez eve gelip bana sarılması, "Kokunu özledim" demesi de aynı. Bana "Sen benim çoban yıldızımsın" derdi. İnanıyorum ki hala öyleyim.
SD-Medyada ve halkta genel bir kanı var; Tatlıses maço. Vurur, kırar. Sana şiddet kullandığı oldu mu?
DT-Karı -koca evde kavga etmez mi? Tabii eder. O bana şiddet kullandığında ben de karşılığını veriyordum. O tokat attığı zaman ben de tekme atıyordum. Ama ne dudağım patladı, ne burnum kırıldı. Kızgınlık ve kavganın verdiği cilveleşmeler oldu aramızda hep. Ne yazık ki bazı şeyler medya tarafından yanlış aktarılıyor. Omo'nun panelinde "İbrahim Bey evde bulaşık da yıkadı" dedim, ertesi gün manşet oldu. İbrahim Bey kaba, maço bir insan değil. İdo'nun mamasını da yedirdi. Ben o arada onun özel işleriyle ilgileniyordum. Yani elbisesini ütülüyor ya da yemeğini hazırlıyordum. Bir gün 40 derece ateşle yattım, yemeğimi hazırlayıp sofrayı topladı. Bu bir jesttir karı -koca arasında.
SD-İdo ve diğer çocukların Tatlıses'in gözünde yeri nasıl? İdo daha farklı gibi.
DT-Bütün çocukları eşittir. On parmağınızdan hangisini kesebilirsiniz. Benim bir çocuğum var, ama Tatlıses'in beş tane. Hiçbirini de ayırdedemiyor. Ama küçük olan sevilir. Şayet benimle barışmayıp bir başkasından çocuğu olursa bu kez İdo yerine o küçük sevilir. Ayrıca İdo'yu o çok istedi. 18 yıllık birlikteliğim var. 8 yıl doğurmamak için direndim. Ama o çok istedi. Ardından bir tane daha diye tutturdu. Fakat ben tam rahat ettiğimiz anda ikinci bir çocuğu düşünmedim açıkçası.
SD-Bu iş kadınlığı nereden çıktı? Kebapçıyı ve kuaför salonunu İbrahim Bey'e inat diye mi açtın. Kendini güçlü mü göstermek istedin?
DT-Ben iş kadınlığına yeni girmedim. Zaten Tatlıses Şirketler Grubu'nda Yönetim Kurulu Başkanı bendim. Ama şirketlerini tek başına yönetmedim, Tatlıses ile birlikte götürdük işleri. İki müdür, üç -dört avukat vardı. Öyle iddialı filan da değilim. Zaten kuaför salonu için Trio'yla anlaştım.
SD-Hiç evlilik teklif etti mi?
DT-18 yıllık beraberliğimizde evet. Hem de birçok kez. Hatta bir keresinde, 1990 yılında, ilk defa sana açıklıyorum, herşey tamamdı. Şahitler bile hazırdı. Nikah masasından döndük. O tarihten sonra ne ben ne de o evliliği gündeme getirmedik. Zaten biz Allah katında evliyiz. Toplumsal açıdan ters olabilir. Sanatçıların evlenmemesi gerektiğiyle ilgili kuralı da bozmak istemedim. Bilirsin, evli sanatçılar hayran kaybeder. Yani bir bakıma, İbrahim Bey'in hayranlarına ihanet etmedim.
SD-18 yıllık yuva, dansöz Asena yüzünden yıkılmış gibi. Aralarında bir ilişki olduğuna inanıyor musun? Yoksa İbrahim Bey bunu inada mı bindirdi?
DT-Malum şahıs (Asena) ile aralarında böyle bir beraberliğin olduğunu kabul etmiyorum. Sanıyorum iş yapıyorlar. Ha, inada bindirmiş olabilir. Hem kendisi, hem de yakın dostları İbrahim Bey'in bu malum kişi ile para kazandığını iddia ediyorlar. Düşünüyorum da, Tatlıses kala kala bir dansözden kazanacağı paraya mı kaldı? Evet, İbrahim Bey gerçekten çapkındır. Ama bir de çok affedersiniz, "Dişi köpek kuyruk sallamadıkça erkek köpek arkasından gitmez" derler. Bir de biliyorsun, Asena daha önce İbrahim Bey'in kardeşi ile birlikteydi. İlişkiye ben de tanığım. 'İki İki Dört Eder' şarkısının klibinde oğlum İdo da oynamıştı, o nedenle sete gitmiştim. Yanımda İbrahim Bey'in kardeşi Hüseyin Tatlı, Aydemir Akbaş'ın karısı Beyhan, orgcusunun karısı Ebru Pala vardı.
Yemek molasında, söylediğiniz isim (Asena) yanıma geldi, diz çöküp bacaklarıma sarıldı ve Hüseyin Tatlı'yı çok sevdiğini, 6 ay İbrahim Bey'in kemancısının evinde yaşadıklarını ağlayarak anlattı. Daha sonra Hüseyin'in kendisini terkettiğini, kaset yaptığı için havalara girdiğini öne sürerek "Derya Abla ne olur bizi barıştır" dedi. O sırada Hüseyin "Kızım, sen benim yengemle nasıl böyle konuşuyorsun" deyip onu tersledi ve kolundan tutup kaldırdı. Tanıklar var. Onun için ben İbrahim Bey'in onunla seks ilişkisi içinde olduğunu sanmıyorum. Çünkü İbrahim Bey geleneklerine, göreneklerine, namusuna çok düşkündür. Aralarında yatak ilişkisi varsa benim gözümdeki dev İbrahim Tatlıses küçülür.
SD-Herşeyi bir tarafa bırakalım. İbrahim bey sana geldi ve barışma teklifinde bulundu. Şartların ne olur?
DT-Zaten İbrahim Bey benim kiraladığım evde kalıyor şu anda. Kaldı ki bu işlerin şartı şurtu olmaz. Tabii ki ufak tefek isteklerim olacak. Öncelikle yanında çalışan ve nedense birer Derya Tuna olan kişilerin gitmesi gerekiyor. Çünkü ben rahatsız oluyorum.
SD-Ne zamandan beri Tatlıses ile yatağın ayrı?
DT-Yedi aydır ayrıyız, ama eve gelip gidiyor. Yataklarımızı, daha doğrusu yatağımı ayırdım. Kendime çok güzel bir oda yaptım. Kapımı da kilitliyorum.
SD-Son zamanlarda İbrahim Bey'in başı dertten kurtulmuyor. Bu arada, ayrılıp barışmalarınızın reklam koktuğu iddialarına ne diyorsun?
DT-Senin de söylediğin gibi İbrahim Tatlıses çok iyi bir ses. Bir daha dünyaya gelmez. O bir idol. Kim ne derse desin, Almanya'da yapılan taşkınlıkları ben biraz da özel hayatına bağlıyorum. Benimleyken hangi konserinde başına ne olay geldi? Beni önce Tatlıses'in kelepçeli hali, sonra da Almanya'daki o tatsız olaylar yaraladı. Üzgünüm. Reklama gelince; böyle bir şey olamaz. Benim de kendisinin de karakterine yakışmaz. Ayrıca ben ne oyuncuyum, ne de şarkıcı. Tatlıses zaten gelebileceği en üst noktada. En önemlisi de benim 10 yaşındaki çocuğumun duyguları. Kimse onunla oynayamaz.
SD-İdo'nun babası ile arası nasıl?
DT-İdo babasına anormal düşkün. Uyandığı andan itibaren, okula gitmediyse evdeki kadına 10 dakikada bir, "Hatice Abla babamı ara" diyor. Bulamadığı zaman çıldırıyor, evin içinde topla eşya kırıyor. Bu olaydan çok yıprandı. Gazete okuyor, bütün kanalları iki dakikada buluyor, haberleri izlemesini engelleyemiyorum. Çok duygusal bir çocuk. Hırsını hep evdeki eşyalardan çıkarıyor.
SD-Aldatılan kadın olmak gururunu incitmiyor mu? Gerçekten Tatlıses'i seviyor musun, yoksa bu bir alışkanlık mı?
DT-Bir kere Türkiye'de ilk aldatılan kadın ben değilim, şayet aldatıldıysam. Etrafıma bakıyorum da her güzel kadın, nedense ihanete uğruyor. Ben İbrahim Tatlıses'i her geçen sene daha çok sevdim. Çünkü her gün bir başka huyunu keşfettim. Malum kişi ile (Asena) herşey ayyuka çıktıktan sonra İbrahim Bey'in sessiz kalıp tepki vermemesi bana koydu. Bence bu ayrılığın nedeni bu. Başka dansöz mü yok çalışacak?
SD-Evde nasıl bir Tatlıses var? İbrahim Bey vurdulu, kırdılı, bağırıp çağıran cinsten midir?
DT-Asla, çok uysal. Maço değil. Rahatsız etmez. Sorunsuz. Onun kızgınlığı saman alevi gibidir. Devamlı güler, espri yapar. Zaten hatunların dışında bizim asla kavgamız olmamıştır. 18 yılda birbirimizden hiç sıkılmadık. Kadın ruhundan çok iyi anlayan, özel günleri unutmayıp onore eden bir insan. Sert değil. Ama bir gerçeği de söyleyeyim, evde benim sözüm geçer. Evin maçosu benim, o değil.
MAGAZİN