31.05.2008 - 09:55 | Son Güncellenme:
Havaların ısınmasıyla
birlikte yeniden gündeme gelen Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA)
hastalığına neden olan kene ısırmalarında, ısırığa zamanında müdahalenin
kişilerin enfekte olmamaları açısından hayati önem taşıdığı bildirildi.
Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı
öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Aydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
kenelerin tüm dünyada tropik ve subtropik kuşakta gerek kan emerek,
gerekse birçok hastalık etkeninin taşıyıcısı olarak hayvan ve insanları
tehdit eden önemli parazitlerden olduğunu söyledi.
Direkt etkileriyle kene felci, terleme hastalığı, anemi ve toksemiye
neden olan kenelerin Türkiye’de mekanik ve biyolojik taşıyıcı olarak
brucella, veba, salmonella, listeriosis, mavi dil, lyme, KKKA gibi
hastalıkların etkenlerini de bulaştırdıklarını anlatan Aydın, "Keneler
aynı zamanda naklettikleri etkenlerin bazılarını kendi nesillerine
aktararak enfeksiyonların nesiller boyu devam etmesine ve ciddi
boyutlara ulaşmasına neden olmaktadırlar" dedi.
Aydın, günümüzde dünyada 3 aileye bağlı 20 soyda 860 kene türünün
saptandığını, Türkiye’de ise 2 aileye bağlı 10 soyda yaklaşık 32 kene
türü tespit edildiğini dile getirdi. Yumurtlamayı takip eden her dönemde
kan emmek zorunda olan kenelerin, türlere göre farklı olmakla birlikte,
800-900 ile 15 bin arasında yumurtlayabildiklerini anlatan Aydın, son
yıllarda Türkiye’de çok sayıda insanın ölümüne yol açan KKKA
hastalığının görülmesinin keneleri daha güncel hale getirdiğine dikkati
çekti. Aydın, "son 10 yılda önce lyme hastalığının ülkemizde görülmesi,
sonra KKKA olgularının ortaya çıkması ve ölüm olaylarının tespit
edilmesi, ülkemizin, bulunduğu coğrafi kuşakta ciddi bir tehdit altında
olduğunu göstermektedir" dedi.
KKKA’YI 7 KENE TÜRÜ TAŞIYOR
Prof. Dr. Aydın, son 6 yıl içinde Türkiye’de görülen ve her yıl belli
mevsimde tekrarlayan KKKA’nın, kenelerle taşınan
"Bunyaviridae-Nairovirus" kaynaklı bir hastalık olduğuna işaret
ederek, bu hastalığa neden olan virüsün 30’a yakın kene türünde tespit
edilmesine karşın, 7 kene türünün aktif taşıyıcı olduğunu belirtti.
Kenelerin bir vücut bölgesini ısırmadan önce bölgeye lokal aneztezik
benzeri bir madde salgıladıklarını, bu nedenle can yakmayan ısırığın,
vücutta kene görülememesi halinde ilk 24-48 saatte fark edilmediğine
işaret eden Aydın, şunları kaydetti:
"Kene ısırığının süresi hastalığın bulaştırılması açısından önemlidir.
Keneler ilk 12-16 saat içinde taşıdıkları hastalık etkenlerini hemen
bulaştıramazlar. Bu nedenle kene ısırığını gören kişiler hemen en yakın
sağlık kuruluşuna başvurup keneyi vücuttan uzaklaştırmalıdır. Çalılık,
su kenarları ve gür otların bulunduğu alanlara giren insanlar pantolon
paçaları çorap içinde olacak şekilde ve uzun kollu giymeli. Bu bölgelere
giren insanlar daha sonra başta koltukaltı ve kasık bölgeleri olmak
üzere tüm vücutlarını kontrol etmeli. Vücutta keneye rastlanırsa hemen
sağlık kuruluşuna başvurmalı, kene ezilmemeli, yapay ısı uygulanmamalı,
keneyi uzaklaştırmak için herhangi bir kimyasal madde uygulanmamalıdır.
Keneler hekim kontrolünde çıkarılmalı. Çıkarılan kene tür teşhislerinin
yapılmasında, hastalığın hızlı tanısında ve diğer hastalıklardan ayırıcı
tanıda son derece önemlidir. Bu nedenle konunun uzmanlarına
başvurulmalıdır."
KIRSAL ALANLARDA RİSK DAHA FAZLA
Levent Aydın, kene ısırması açısından kırsal kesimlerin daha riskli
olduğunu, bu nedenle meralar ve piknik alanlarının kontrol edilerek
ilaçlanması, bu alanlardaki uzun otların biçilmesinin son derece önelli
olduğunu vurguladı.
Ahır ağıl ve hayvan barınaklarının sıvalı olmasının, kenelerin
barınabileceği çatlakların kapatılmasının önemine değinen Aydın, bazı
örümcek, karınca ve kuş türlerinin kene ve yumurtalarını yok
ettiklerini, bu nedenle özellikle ahır ve kapalı alanlarda bulunan bu
canlılara ait yuvaların bozulmaması gerektiğini sözlerine ekledi.