Kariyer albümü için daha kapalı giyindim...

Daha çocuk yaşlarda Sezen Aksu gibi Türkiye’nin en önemli starlarından biriyle sahne deneyimi yaşayan Tuğba Özerk, kendi yaptığı “Yıkıldı Duvarlarım” adlı albümüyle müzikteki kariyer yolculuğuna devam ediyor. 2005 yılında “Lo lo” şarkısıyla ve çektiği bikinili kliple dikkatlerini üzerine çeken 27 yaşındaki şarkıcı, bu kez ticari kaygı içinde olmadan kendi bestelerine de yer verdiği bir albüm yapmanın rahatlığını yaşadığını söyledi. Son albümüne bugüne kadar beş klip çeken ve bir önceki albümünün kliplerine göre daha kapalı kıyafetler giydiğini anlatan Özerk, “Kendimi çok seksi bulmuyorum. Seksi kadın sözünden önce müzisyen kadın ifadesinin söylenmesini tercih ederim” diyor.

Yeni albümünüz beklentilerinizi karşıladı mı?

Hem benim, hem de dinleyicilerin de içine sinen bir albüm yaptım. Bu albümde ticari konuları çok fazla düşünmeden hareket ettim. Bu bununla satar diye düşünüp bir şarkı koymadım. Ya da bu klip böyle olursa tutar diye.... Tamamen kendi müziğimi yaptım, kendi bestelerime yer verdim. Onlar da çok sevildi. Mesela “Acı Hatıralar”, albüm sattıran bir şarkı oldu. Sözü ve müziği bana ait olan şarkıyla demek ki, ben kendimi o kadar iyi anlatmışım ki, Ayşe’nin, Fatma’nın şarkısından daha çok benim şarkım öne çıktı. Tabii ki, Şehrazat’ın “Yastık” şarkısı yadsınamaz. O benim uğurumdur. Serdar Ortaç’ın parçasının da klibi döndü. Serdar’ın parçaları piyasa şarkılarıdır, tutacağı bankodur zaten ama ben Serdar’ın şarkısıyla çıkmadım. Onları sona sakladım.

Albümde 18 şarkı var ve her baskıda farklı bir kapak hazırlıyorsunuz, neden?

Korsana karşı her baskıda ayrı bir fotoğraf çekimi yapıp farklı bir kapakla albümü piyasaya sürüyoruz. Onun dışında çok şarkı olması da yıllarda çok nadir olan bir şey. Herkes beş parça ve remix yapıyor. Onları da anlıyorum. Maddi olarak çok masraflı oluyor ve geri dönüşümü yok. Ben müzikalite olarak çok iyi albüm yaptığımı düşünüyorum. Ama satış olarak umduğunu buldun mu dersen tabii ki, bulmadım. Bir de şunu fark ediyorum. Bugün çok iyi bestecilerden her şarkıcı çok kolay beste alıp söyleyebiliyor. Sesi olsa da, olmasa da... 

 Nedir sizce doğru işin tanımı?

Önemli olan bir tarz yaratmak... Ben bugün çok güzel iş yaptığımı görüyorum ama eksik olan tek şey bir şey var. O da, çok farklı bir şey yapmamam.  Bundan sonraki albümde çok değişik bir iş yapacağım. Dünya müziği yapacağım, belki İngilizce şarkı okuyacağım.

2005 yılında “Lo lo” isimli şarkı ile dikkatleri üzerine çektiniz ve bikini giydiğiniz klibinizle gündeme geldiniz. Bu albümde ise kıyafet konusunda aynı iddianız yok, neden?

Klipte bikini giyince “Vay anası bu neymiş” dediler. O dönem klibini yasaklamaya kadar işi vardırdılar, çok eleştiri aldım.  Günah keçisi ilan ettiler. Ama şimdi bir bakın millet sokaklarda poposu açık geziyor.   O açıdan bir şeyin yeniliğini, ilkini yaptığınız zaman çok eleştiriliyorsunuz ama en iyi tarafı en azından öncü oluyorsunuz. Kimse geçmiş birikiminizle sizi değerlendirmiyor. O an neyse ona göre değerlendiriyorsunuz.
O dönem”Sesi yok, vücudunu kullanıyor” bile  dediler. Böyle bir şey olur mu? 20 yıldır şarkı söyleyen, bu işin eğitimi almış bir kadına bu söylenir mi?
Bu bir hakarettir yani. Ne yazık ki, bir mayo giyince, vücudunuz da iyiyse başka yöne çekiliyorsunuz. Bu kez kliplerde çok fazla açık olmamaya dikkat ettim. Muhafazakâr bir tip değilim, bikini giydim. Belki daha başka bir şey de giyerim ama bu sefer çok açık kıyafetleri tercih etmedim, daha kapalı giyindim. Çünkü bu kariyer albümümdü. Şimdi bana “Bu kadın acayip şarkıcıymış” şeklinde yorumlar gelmeye başladı.

Siz kimleri dinliyorsunuz?

Ferhat Göçer’i ve yaptıklarını çok beğeniyorum. Gripin’i severek dinliyorum. Şebnem Ferah’ı çok seviyorum. O başka bir türlü bir kadın. Powertürk Müzik Ödülleri’nde ödül alırken “Eğer yanlış anlaşılmazsa ödülü müzik adına emek veren kadınlar için almak istiyorum” dedi ve ben ağladım. Bunu diyebilen çok az insan var. Çünkü o kadar kompleksi ve kıskançlar insan var ki bu piyasada... 

Yakın olduğunuz şarkıcı arkadaşlarınız var mı?

Eskiden vardı ama artık yok. İnsanlar bilir ki, bir dertleri olunca ilk ben koşarım ama onun dışında öyle hastalıklı insanlar var ki, bir gün gelip “Canım” diye sarılıyorlar. Ertesi gün tanımıyor, selam bile vermiyorlar. Ben çok dümdüz bir kadın olduğum için bunları sevmiyorum.

Evliliğiniz nasıl gidiyor?

Çok fazla bu konuyla gündeme gelmeyi istemiyorum. Eşim (Erhan Kanioğlu) işadamı, hiç işlerimle alâkası yok. Gazetelerde sürekli fotoğrafı, haberi çıksın istemiyor. Ben de onun bu bakış açısına saygı ile yaklaşıyorum. Bir de bu lüzumsuz bir durum. Evliliğimle ilgili haberler benim müzikal yaşamıma nasıl bir fayda sağlar ki? Bir ilişki ya da evlilik yaşayan bir ünlü ismin de özel yaşamını kullanması bana ayrıca komik geliyor.

Çok fazla şov ve benzeri yarışmalara konuk olmuyorsunuz?

11 yaşında TRT’de Sezen Aksu ile sahneye çıktım. Okula döndüğümde stardım. O zaman sadece TRT vardı. Tek başıma sahne çıkınca büyük olay olmuştu. Bu nedenle şöhret budalalıkları bana çok saçma sapan geliyor. Sadece müzisyen kimliğime odaklıyım.  Çoğu ünlü ismin birçok sırrını biliyorum. Hani bir anlatsam ortalık birbirine girer dediğimiz türden ama o sırlar benimle birlikte mezara gider. 

20 yıllık meslek yaşamınızda sizi en çok yıkan olay ne oldu?

Beni normal şartta hiç bir şey yıkamaz. Çok güçlü bir kadınım. Yıllarca verdiğim mücadele beni böyle yaptı. Kimsenin sırtına basarak bir yerlere gelmedim. Kendimi yarışın içinde hissetmiyorum. Ayrıca piyasada benden sesimden dolayı korkuyorlar. Eski nesil mesela sesimden dolayı benim ön plana çıkmamı fazla istemiyor. Bunlar çok yaşanıyor Türkiye’de... Destek beklemiyoruz ama köstek de istemiyoruz. Bugün çok önemli bir starın hakkımda “Bunun haberini yapmayın” dediğini duyuyorum. Ben ise vokalistlerime sahnede daha ne kadar çok şarkı söyletebilirim diye çabalıyorum. Ben Sezen Aksu’dan tabii bu desteği gördüm ama onun dışında hiç bir stardan bunu göremedim.

‘Kabadayı’ filmi iki yıl önce bana teklif edildi

Oyunculuğu çok seviyorum ve doğal bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Oyunculuk bence doğal bir terapi... Yıllar önce ATV’de ekrana gelen “Böyle mi Olacaktı?” isimli dizisinde bir yıl oynamıştım. Geçen yıl da Keremcem’in “İki Yabancı” dizisi için teklif geldi ama albüm hazırlıyordum. Kabul edemedim. “Kapadokya’da çekeceğiz” dediler. Ondan önce de “Kabadayı” filmi teklifi gelmişti. İki sene önce önerilmişti. O dönemki cast çok farklıydı. Sonra film iki yıl çekilmedi. Proje çok değişti, o da olmadı ama çok iyi bir sinema filminde oynamayı istiyorum.