21.06.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Reha Arar-Hayatın Tadı
Gitmek istediğiniz, merak ettiğiniz, adını duyduğunuz ya da duymadığınız mekanlara gidip, tüm özelliklerini sizlerle paylaşacağım.
İlk durağım Kapalıçarşı’da bir esnaf lokantası... Aslan Restaurant...
Bana, ‘İstanbul’un en kıymetli, en karışık yeri neresidir?’ diye sorarsanız, Kapalıçarşı cevabını alırsınız. ‘En zevkli, gezilecek yeri neresi?’ dediğinizde de cevabım yine aynı olacaktır. Anlayacağınız, karmaşık bir o kadarda zevkli bir yer Kapalıçarşı...
Bugün, Kapalıçarşı’ya dolaşmaya gidelim. Öğlen saatlerinde ‘Bir yerde dinlenip, bu atmosfere özgü bir şeyler yiyeyim’ diyorsanız Aslan Restaurant tam da sizin istediğiniz gibi bir yer.
Menü ve kara tahta yok
15 yıldır aralıksız pazar günleri hariç her gün öğle yemeği hizmeti veren bu mekanda menü ya da yemeklerin isimlerinin yazdığı kara tahta yok. Onun yerine şık, tertemiz camlı bir vitrin var. Önce masaya oturuyorsunuz, sonra bu güzel kervanı seyretmeye davet ediliyorsunuz.
Aslan Restaurant’ta, her gün değişen en az 3 - 4 çeşit sulu etli veya tavuklu sebze yemeği, ayrıca en az 5 çeşit sıcak etsiz taze sebze yemeği bulmak mümkün. Zeytinyağlı çeşitleri ise mevsime, güne ve İsmail Usta’nın moduna göre pişiriliyor.
Mekanın lugatında ‘Kıymadan’ diye geçen sarma, dolma, sulu köfteler ve musakka, nöbetleşe görev alıyor. İki çeşit dana, kuzu eti ve tavuk etinden sıcak yemek neredeyse her gün mevcut. Burada en önemli olay, saat 13.30’dan önce masaya oturmuş olmanız. Geç saatlerde yemekler bitiyor ve sadece ızgarayla baş başa kalıyorsunuz.
Aşçıbaşı İsmail Erişir’in her sabah evinden çıktıktan sonra yolu balık pazarından geçiyor. Makul fiyatlı, taze bulduğu balıkları o günün balık menüsüne ekliyor. Aslan’ın spesiyallerinden biri de enfes dönerleri. Bu işin uzmanı Ünal Yılmaz’ın, 15 yıldır her gün kestiği bu özel tat, adeta sihirli bir reçeteye sahip.
Benim burada en çok tercih ettiğim yemekler ise tas kebabı, hünkar beğendi ve karnıyarık... Bu arada hemen söyleyeyim Aslan Restaurant, İstanbul’daki azınlıklarımızdan Ermeni toplumunun vazgeçilmezi Havidz tatlısını da yapılıyor.
Bayrağı oğlu devraldı
Merak edip, sorduğum, kıvam olarak kazandibine benzeyen tatlının; tereyağı, un, süt ve şekerle karıştırılıp yapıldığını öğrendim.
Tabii üzerine tarçın dökmeden yenilmiyor... ‘Tattın mı?’ diye sorarsanız, maalesef hayır... Herhalde Milli Piyango bileti gibi bunda da şansım yok. Bütün müdavimlerini tanıyan şef garson Fikret Namlı, orkestranın önemli elemanlarından. Büyük şef ise 1986’dan beri lokantanın sahibi Aslan Karakuş. Şimdilerde bayrağı oğlu Fatih aldı ve emin
adımlarla ilerliyor.
Son gidişimde modernleşme yolundaki küçük rötuşlar beni çok mutlu etti. Eminim ki o da babasının yolunda, randevularını Aslan Restaurant’ta veren iş adamlarının sayısını daha da artıracak.