İstanbul’da geçen hafta ‘İstanbul Moda Haftası’ / ‘Mercedes Benz Fashion Week’ gerçekleşti. Organizasyonu düzenleyen IMG’nin Berlin, Londra, Moskova, New York, Tokyo, Zürih ve İstanbul başta olmak üzere dünyanın 25 ülkesinde bu tarz organizasyonları yapan en profesyonel şirketlerden biri olması çoğu aksaklıkların önüne geçti İstanbul’da.
IMG sadece düzenlediği moda etkinlikleriyle değil, golf ve tenis organizasyonlarında da efsane...
IFW kapsamında Tween’in ve Serdar Uzuntaş’ın olmak üzere iki defileye vakit ayırabildim.
IFW kapanış defilesi olan Tween’in defilesi geçen cuma gecikmeyle yapıldı. Sponsorların ve ‘Ünlü mü ünlü’lerimizin ‘çıngar çıkardığı’ bekleme dakikalarında bazılarımız kuzu kuzu beklerken sırada Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu Beyefendi takıldı gözüme. “Höyt, ben Tween’in sahibiyim, çekilin kenara geçeyim!” demeden bekliyordu sessiz sedasız sırada.
Dedim ya ‘Beyefendi’ diye... Örnek olsun bize işte!
UZUNTAŞ SHOW
Yanlış olmasın, yaklaşık 4 yıl önce Beymen’den alışveriş yaparken tanıştım Serdar Uzuntaş’ın ilkbahar-yaz koleksiyonuyla. Serdar da işinin gücünün arasında beni arayıp bizzat IFW defilesine davet edilince, soluğu yanında aldım tabii...
Mercedes Benz İstanbul Moda Haftası’nda Serdar Uzuntaş’ın defilesinde yan koltuğumda Kiğılı CEO yardımcısı
Sena Suerdem vardı. Serdar Uzuntaş’la ilgili muhabbetimizin ortak cümlesi, yurt dışında markasını çok iyi yönettiği ama Türkiye’de hak
ettiği kadar tanınmadığı oldu.
Serdar Uzuntaş’la ilgili basında yazılanlara baktım; kesimden, kumaştan, tasarımlarında doğal ürünler kullandığından bahseden yok...
Fit bir vücuda sahipseniz, ‘Paramın karşılığını kıyafetlerimden almak istiyorum, eskiyince değil bıkınca atmak istiyorum giydiklerimi’ diyorsanız Serdar Uzuntaş’ın tasarladıklarına mutlaka göz atın.
İNOVATİF BALIKÇI
Bebek’in kapı önündeki ‘ayakta sosyete’siyle meşhur mekânı Lucca’nın karşı sırasında bulunan Bebek Balıkçı; Pendik’teki MarinTürk’ten sonra geçenlerde Ataşehir’in ‘Yeme-içme AVM’si Bulvar 216’ya da bir şube açtı.
Uzun süredir yolum düşmüyordu baba Ertuğrul Karabulut’tan bayrağı devralan oğlu Cem Karabulut’un mekânına.
Evimin 200 metre uzağına şube açılınca uğradım hemen... Öyle lezzetler geldi ki masama, şefin ellerini değil parmaklarını öpmek gerek bu tatlara.
Neler mi var ‘inovatif’?
Balık pastırma (1 ay bozulmadan dayansın diye bol tuzlu yapılanlardan değil, gerçek pastırma), topik (mezeciden alınıp servis edilenlerden değil gerçek topik), imparator salata (artık kırtık deniz mahsulleriyle değil, löp löp karidesli maridesli), balık mantı (tarifini yazamam ama İstanbul’da hiçbir balıkçıda bulamayacağınızı belirteyim), levrek pirzola (dedim ya şef mucit diye, parmaklarınızı yersiniz), mısır ekmeği (mısır ekmeğini de mi yazdın demeyin, hiçbir restoranda bu kadar lezizi ve sıcağı servis edilmez)...
Bu arada çoğu balıkçıda ‘Ne vereyim abime!’ mantığıyla menüde fiyatlar yazmaz, kısmetine ne gelirse hesapta... Bebek Balıkçı’da menüde her şey fiyatlandırılmış. Tebrikler Cem Karabulut...