Caddeİzmir’de eğlence sudan ucuz

İzmir’de eğlence sudan ucuz

05.05.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Blue Miles, Jade ve yeni mekanlar

İzmir’de eğlence sudan ucuz



     Efendim, hemen belirteyim; bu seyahati geçen hafta etmiştim. Yazımı yazarken Bingöl depreminin haberi geldi. Üzüntüm sonsuz. Allah’tan, ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar, kurtulanlara sabır diliyorum. Bu sayfanın dolması gerektiği için de üstüme düşen görevi sürdürüyorum. İki günlüğüne memleketim İzmir’e gittim ve kısa süre içinde de olsa altını üstüne getirip Çeşme’ye bile uzandım. Eee, 23 yıldır İstanbul’da yaşasam da İzmir’de o kadar çok tanıdık var ki. Uğrayamadıklarım lütfen hatır koymasın, anamla bile birkaç saat özlem giderebildim. Yazlıkta olan iki kız kardeşimi, yeğenlerimi göremedim. Sadece benim küçüğüm olan Nuray ve kızı sevgili Evren ile beş çayında birlikte olabildik, o kadar. Bu kadar aile muhabbeti yeter, devam edelim. İzmir’e, iş adamı bir dostumun doğum günü için gittim. Sekiz kişiydik. Müşterek arkadaşımız uluslararası koreograf Uğurkan Erez, İzmir’in gurur kaynağı genç modacı Ertan Kayıtken ve DHA’nın (Doğan Haber Ajansı) adı gibi cesur muhabiri Cesur Sert ile ilk akşam birlikte olduk. Bu keyifli geceyi anlatacağım, önce yolculuktan söz edeyim. Cuma akşamı 18.00 THY uçağı ile gittim İzmir’e. Uçağın içi çok soğuktu. Hatta CIP’de, arka koltuğumda oturan İzmirli iş adamı Serdar Şınlak boynunun tutulduğunu söyledi. Ancak inişe yakın ısıyı ayarlayabildi pilot beyler. Yan koltuklarda da Serdar Şınlak’ın yeni evlenen kız kardeşi Sevda ile kocası Okanday Günday vardı. İzmir’de havaların ısınması ve Çeşme’nin hareketlenmesi nedeniyle uçak doluydu. Gittiğimde ya Ege Palas ya da Hilton’da kalırım. Ege Palas’ın sahibi sevgili Kemal Zorlu, Genel Müdürü de eşi Semra Zorlu’dur. Sevdiğim dostlarım olduğu için bu otelde çok rahat ediyorum. Hilton’da da öyle. Buranın Pazarlama ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Ebru Ertamay çok başarılıdır. Başka otelde veya evde kalsam bile mutlaka Ebru’ya uğrayıp 30. katta, muhteşem manzara karşısında İzmir dedikoduları yapıyoruz. Bu kez de grupla birlikte Hilton’da kaldım. Sağolsun Ebru torpil yapıp otelin en güzel suitini ayırmış. Ama keyfini çıkaramadım, zaman kısıtlıydı. Koşturmaktan o kusursuz manzara karşısında doğru dürüst kahvaltı bile yapamadım. Efes Otel’in önünden geçerken de "Ah ne günlerdi o günler" demekten kendimi alamadım. Özellikle İzmir Fuarı sırasında sahne ve sinema dünyasının ünlülerinin, benim ne anılarımız vardır bu otelde!.. O zaman Hilton, Ege Palas filan yoktu. İzmir Efes Otel’i dönemin gözdesiydi. Emekli Sandığı otelleri arasında olan İzmir’deki Efes Otel şimdi Swissotel İşletmeleri’ne bağlı. Neyse, Hilton Otel’ini her kaldığımda çok farklı buluyorum. İki yıldır görevde olan İsrailli Genel Müdür Clement Hassid, İzmir’deki turizm şirketleri tarafından çok başarılı bulunuyor. Zaten Hilton’un başarısında Hassid’in, Yiyecek-İçecek Müdürü Sevil Görgülü’nün, aşçıbaşı Muzaffer Demirci’nin ve Ebru Ertamay’ın katkısını unutmamalı. İzmir gibi bir yerde o kadar güzel aktiviteler yapıyorlar ki. Personel de çok başarılı ve güleryüzlü. Bu yıl odaları yenilemişler. 63 standart oda, iş adamları için business oda yapılmış. 21 adet standart oda ise üst düzey yöneticilere özel executive oda halini almış. Modern bir çalışma ünitesi, çay ve kahve makinası, saatli radyo, elektronik kasa, ütü ve ütü masası gibi ek hizmetler koymuşlar. Otelde efsanevi Tayland masajı vardı. Ben denemedim ama yaptıranlar çok beğendi. 2500 yıl önce, Buda’nın hayatta olduğu dönemde, Hindistan’da ortaya çıkan geleneksel Tayland masajı dünyanın en eski şifa yöntemiymiş. Bu masaj, yere serilen kalın bir battaniye veya şilte üzerinde yapılıyor. Masaj süresince üzerinizde bol ve rahat giysiler olması gerekiyor. Yani giyiniksiniz. Hiçbir yağ ya da özel alet kullanılmıyor. Galiba bu yöntem şimdilerde İstanbul Hilton’da da var. İzmir Hilton’da pazar hariç her gün, saat 15.00-18.00 arasında Windows on the Bay Bar’da İngiliz çay saati mönüsü var. İzmir Körfezi’ne nazır çaylarınızı yudumlarken mönüye göz atınca beyniniz döner. Cevizli ekmek üzerine hindi jambon, soğanlı ekmek üzerine dana rozbif, kerevizli ekmek üzerine emmantel peynir, mini kruvasanlar, tarçınlı, muzlu, meyveli, siyah beyaz çikolatalı kekler, minik çilekli, çikolatalı, muzlu mus, bal ve reçel çeşitleri, ev yapımı kurabiyeler... O akşam yemeğe gidecektim, bir dilim limonlu pay ile yetindim. Hilton çok hareketliydi. Ama savaş öncesi bazı iptaller olmuş. Özellikle Rus ve Amerikalılar tarafından. Hilton’dan hiç çıkmadan bile rahatlıkla zaman geçirirsiniz. Özellikle benim gibi spora düşkünseniz. Çünkü muhteşem bir fitness-center’ı var. Girişteki İtalyan restoranı Dolce Vita, müzik dinlemek ve güzel bir hafta sonu keyfi yaşamak için de Colonnade ideal. Burada set mönü var. Türk mutfağının mezeleri ve ızgara çeşitleri... Kişi başı 35 milyon. Pazarları ise köy brunch’ı sunuluyor. 12.00-15.00 saatlerinde. Giderayak göz attım, yok yok. Kişi başı 25 milyon. Bir de normal kahvaltı var ama beş alternatifli. Hepsi bir renkle belirlenmiş. Sarıyı seçen ne istiyorsa yiyor. Mor, düşük yağ ve düşük kalorili beslenenler için. Kırmızı, yüksek enerji veren, yeşil lif ağırlıklı. Mavi ise düşük kolesterol taşıyan ürünlerden meydana geliyor. Yani herkesin sağlık ve beslenme şeklini düşünmüşler. Bu kadar reklam yeter. İzmir Hilton’un telefon numarası (0232) 497 60 60.
     
     İlk akşam yemeğini, İzmir’in gözde lokali ‘Blue Miles’da yedik. Çok başarılı bir modacı olan, çocukluğumdan beri tanıdığım İzmirli Ertan Kayıtken yaptırmıştı rezervasyonu. Lokal hoş ama upuzun. Vagon gibi. Dolayısıyla kapı tarafında oturanlar, sahne mutfağa yakın olduğu için kopuk kalıyorlar. Ama baktım eğleniyorlar. Dekorasyon başarılı, eskiden otomobil galerisiymiş. Latin müziği ve danslarıyla, yemekleriyle ‘in’ bir yer. Tıklım tıklımdı zaten. Patronlardan Gökhan Dikmenoğlu, Ertan’ın yakın arkadaşıymış. Daha bir ay olmuş açılalı. ‘Kalbinizin ritmini dinleyin’ sloganıyla çıkmışlar yola. Sahnede yer alan Blue Miles Rhythm Club grubu Barlas Kızılöz, Ayhan Öztoplu, Sinem Darıdere’den meydana geliyor. Üç doktorun girişimi ve mimar Serhat Akbay’ın konseptiyle hayata geçirilen Blue Miles’ın ‘Mavi Hat İşletmeleri’ adı altında toplanan işletmecileri, İzmir ve Bodrum’daki ‘Mavi’ ve Bodrum Türkbükü’ndeki Mavi Suite Oteli’ni de işletiyorlar. O akşam ortaya peynir tabağı, kalamar tava ve ıspanak pane söyledik önce. Ardından ben tavuk şinitzeli seçtim, Ertan körili tavuk bonfile, Cesur antrikot, Uğurkan ve diğer iki arkadaşımız ise mantarlı flaminyon yediler. Tatlı olarak da çikolatalı sufle aldık. Blue Miles’da haftalık program; üç gece Latin, iki gece caz, bir gece salsa, bir gece de 80’lerin müziği tarzında düzenlenmiş. Yemek yiyip güzel müzik dinleyebileceğiniz ideal bir restoran-bar. Üstelik çok hesaplı. 6 kişi 3 şişe şarap ve yemek dahil 180 milyon ödedik. İstanbul’da olsa 350 milyondan aşağı çıkamazdık. Telefon numarası (0232) 465 25 18. Daha sonra sevgili Metin Köroğlu’nun Alsancak’daki meşhur Jade’sine müzik dinlemeye gittik. Maşallah gençlik pistteydi. Ama yüksek volüm beni rahatsız ettiği için fazla kalmadım. Otelin gece kulübüne çıkıp Melis Yamalıoğlu’nu dinledim. Hoş söylüyor. Melis’i tanırsınız, bir zamanlar İbrahim Erkal ile birlikteydi. Mankenlik filan yapmıştı. Şimdilerde sahneye çıkıyor ve iyi bir gelecek vaad ediyor. Yattığımda saat 03.30’du. Ertesi gün, saat 22.00’de Sokaki’de buluşacağız diye minik bir İzmir turu attım. Sevgili Cesur sayesinde pek çok yeni yer öğrendim. Kahvaltıyı kızkardeşim Nuray, yeğenlerim Evren ve Tuğçe ile Alsancak’daki Sir Winston Cafe’de yaptık. Pastaları enfes, kahve ve çay çeşitleri de çok. Nuray ile ben amerolla çay içtik. Tuğçe vanilyalı, Evren ise sütlü nescafe istedi. Ortaya çeşitli ev kurabiyeleri ve pasta söyledik. Hesabı Nuray ödedi; 18 milyon lira. İstanbul’da olsak herhalde 30 milyondan azına kalkamazdık. Sonra Cesur ile buluştuk ve Güzelyalı’daki ‘Cafe G-Lounge’a gittik. Buranın sahibini 25 yıldır tanırım. Göztepe Kulübü’nün eski efsanevi başkanlarından ve İzmirli iş adamlarından Bülent Özkul. Bülent iç çamaşırı ve gecelik imalatı yapan fabrikasını kapatmış, restoran-kafe işine soyunmuş. Gittiğimizde o ve güzel karısı yoktu. Lokal 08.00-24.00 arasında hizmet veriyor. Buradan günbatımını seyretmek başka türlü bir şey. Yemeğe gideceğimiz için hafif takıldık. Mönüye baktım, Akdeniz ve İtalyan mutfağı ağırlıklı. Aşçıbaşı Fikret Argül ve salon şefi Murat Somoğlu kendilerinden çok eminler. Bir dahaki sefere yemeğe geleceğime söz verip ayrıldım. Telefon numarası (0232) 224 19 29.
     
     Minik turdan sonra grupla buluşmak üzere Sokaki’ye gittim. Çok özlediğim, fotoğraf sanatının tek duayeni Erol Atar vardı. Sokaki’nin yakışıklı patronu Onur Erbakan ile Erol uzaktan akraba olurlar. Onur çok güzel bir masa hazırlamış. Sokaki zaten keyifli bir yer. Haftanın 7 günü hizmette. Perşembe günleri kadınlar matinesi var. Grup Sokaki ve sevgili Cüneyt Yücel müthiş eğlendiriyorlar. Matinede yemek 12.5, yaş ve kuru pasta ile sıcak-soğuk içecek 7.5 milyon. Hafta içi eğlence ve balıklı mönü 14.5, hafta sonu 25 milyon lira. Mönü ve eğlence çok zengin. Ama beni yemekten ziyade Erol ile sohbet ilgilendirdi. Keyifliydi Erol, eski günleri yadettik. Onur, Balçova’daki Agora İş Merkezi’nde de iki yer açmış. Biri Türk, diğeri İtalyan mutfağı. Ayrıca Çeşme’de Altınyunus içinde de Sokaki’nin bir şubesi var. Telefon numarası (0232) 324 24 99. Çıkışta İzmir’in klasiği haline gelen Cece’ye gittik. Gülay Eralp vardı sahnede. Gülay’ı çok beğenirim ama nedense İstanbul’da şansı gülmedi. O gece Cece’yi yıktı geçti. Ertesi gün saat 14.00’de Çeşme’ye gittik. Sevgili Metin Köroğlu, dünya güzeli eşi Gülden ve bizim grup... Körfez’de balık yedik. Sahipleri Neriman-Mehmet Kabadayı, müdür Mehmet Karabina, aşçı Osman Akıncı ve şef Hasan Kaplan’ı eskiden tanırım. Mezeleri, balıkları tazedir. Masada yok yoktu. Istakozundan karidese, levrekden barbuna varıncaya değin. Ben, ne kadar ot varsa getirttim. Çeşme Körfez’in telefon numarası (0232) 724 79 47. Kahveyi Altınyunus’ta içtik. Odaları yenilenmiş. Altınyunus’un eski Genel Müdürü, şimdi ise Yaşar Holding Turizm Koordinatörü olan sevgili Sami Türkay, Eğlence Koordinatörü güzel insan Besim Kazado ile kaynattık. Altınyunus bu yaza damgasını vuracak. Günay Restaurant, büyük olasılıkla Park Şamdan ve Emre Ergani’nin açacağı şık bar buralara renk getirecek. Şenay Akay ve eşi Buğra Özçetin ile manken Özgül Kavruk ve nişanlısı Engin Tiftik Altınyunus’un plajına talip olmuşlar. Ama aynı çift Yavuz Samancı’nın sahibi olduğu, Ali Sayar’ın koordinatörlüğünü yaptığı, eski Fly-Inn’in bulunduğu arazide bu yıl hizmete açılacak olan Granada Beach’in plajını da işletmek istemişler. Bakalım ne olacak. Efendim bence bu yıl eğlence ve atmosfer olarak Çeşme Bodrum’a fark atacak. Evet yine en güzel günler sizin, artanlar benim olsun.
     
     Yazara e-mail: sdudek@simge.com.tr
     


MAGAZİN


Maç çıkışı değil Özen'in imza günü
Bu kadarcık kusur 'yıldızlar'da bile olur
Bir mekân üç gerginlik
Kidman 'masal güzeli' oldu
İzmir’de eğlence sudan ucuz

Yazarlar