21.04.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Senem Aydın
İnternet dizisi ‘Şahsiyet’te rol alan Şebnem Bozoklu, bir yandan da ‘Arzu Tramvayı’ ve ‘Kaplan Sarılması’ adlı tiyatro oyunlarına devam ediyor. İş odaklı olmadığını söyleyen oyuncu, “Hayat odaklıyım, bir kere dünya gelmişim iş peşinde mi koşacağım?” diyor. Bozoklu’yla Mövenpick Hotel İstanbul’da buluştuk; ilk altı bölümü yayınlanan projesini, Türk dizi ve sinema sektörünü konuştuk.
- Bir süredir ortalarda yoktunuz, neler yaptınız?
Sadece 1.5 senedir televizyon ekranında yokum. Bu süreçte ‘Arzu Tramvayı’, ‘Kaplan Sarılması’ oyunlarıyla ‘Cebimdeki Yabancı’, ‘Tatlım Tatlım’ ve ‘Albüm’ filmlerinde rol aldım. Şimdi de ‘Şahsiyet’ var.
- İki oyun, ‘Şahsiyet’in çekimleri... Nasıl yetişiyorsunuz?
‘Arzu Tramvayı’nı haftada bir oynuyoruz. ‘Kaplan Sarılması’nı da ayda iki kez İzmir’de oynamaya devam ediyoruz. Benim avantajım oyunların haftada bir olması. Yoksa 4-5 gün dizi çekip, tiyatro yapmak gerçekten mümkün değil, ki bu deliliği yaptığım oldu. Setten oyuna yetişebilecek miyim stresi çok fena bir şey.
- Onur Saylak’la hem dizi setinde hem de tiyatroda birlikte çalışıyorsunuz...
Oyuncu olan bir yönetmenle çalışmak ne kadar büyük bir konfor alanıymış! Onur, çok sevdiğim ve beğendiğim bir oyuncu. Onunla çalışmanın ekstra şahane tarafları var. Bir de bence ‘Şahsiyet’in gizli kahramanı ve starlarından biri görüntü yönetmenimiz Feza Çaldıran.
- Senaryoyu okuduğunuzda ilk hissiyatınız ne oldu?
Önce Onur hikayeyi anlattı. “Hakan Günday’la bir hikaye yazıyoruz, dizi olacak, bekle Şebo’cum” dedi. Anlattığı hikayeye bayılmıştım. İzlemeye alışık olmadığımız, kendine özgü bir şey geleceğini hissetmiştim. Sonra Zuhal’den bahsetti. Bütün oyuncuların ‘Aman Allah’ım’ diyeceği bir rol. Ekranda bir dizide rastlayabileceğimiz bir karakter değil. Çok karanlık. Hemen tavladı beni.
- Oyuncu olarak da sizi zorlayan bir rol sanırım...
Zor gerçekten. Kendi karanlığının içinde çırpınan bir kadın. Kötü giden evliliği, başarılamamış anne-oğul ilişkisi, babasıyla hiçbir zaman istediği gibi gitmeyen ilişkisi, iş hayatına girmek isteyip, bunun için debelenmesi, Avustralya’dan İstanbul’a taşınması... Her gelen senaryoyu roman gibi okuyorum. Seyirci olarak her zaman polisiyeyi seven biri oldum. Netflix’te en çok izlediğim şey, suç ve polisiye dizileri. Şimdi sevdiğim her şeyi içinde barındıran bir projede yer aldığım için keyfim çok yerinde.
- Babanızı Haluk Bilginer canlandırıyor. Birlikte kamera karşısına geçmek nasıl bir duygu?
Şahane! Daha önce yollarımız hiç kesişmemişti. İlk defa birlikte çalışıyoruz. Karşılıklı oynadığımız ev sahnelerinde çok iyi hissediyorum. Su gibi oynuyor. Doğal ve gerçek. Sorunsuz ve kendiliğinden çıkıyor sahneler.
- Türk dizi ve sinema sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sinemanın daha iyiye gittiğini düşünüyorum. Çok iyi filmler çıkıyor. Diziler için de aynı şeyi düşünüyorum. İnternet projelerinin hayatımıza girmesiyle, çok daha farklı içeriklere ulaşma şansımız oldu. Televizyonda izlemeye alışık olmadığımız hikayeler, karakterler, daha hızlı bir tempo, daha kısa süreler... Bunlar çok büyük kalite kazandırdı. İnterneti öpüp başıma koymak istiyorum. ‘Şahsiyet’, ‘Dip’, ‘Fi’... Bunlar izlemeye alışık olmadığımız yapıda ve beni seyirci olarak çok tatmin eden projeler.
- Reyting kaygısı olmadan çalışmak nasıl bir duygu?
Televizyonda da birincil motivasyonum reyting değil. Asıl amacım eli yüzü düzgün bir dizide, iyi bir performans gösterebilmek. İnternet dizisi çok başka bir dünya, görünürlüğü de çok fazla. Sokakta bayağı güzel tepkiler alıyorum.
‘Bebek odaklı bir kadın değilim’
- Anne olmayı istiyor musunuz?
Başımıza ne gelecek hiç bilmiyorum. Bazı kadınlar yoğun bir şekilde çocuk isterler, ben pek öyle olmadım. Ama çocuk yapmayacağım da demiyorum. Olursa şahane olur. Ama bebek odaklı bir kadın değilim.
- İş odaklı mısınız?
Hayat odaklıyım, bir kere dünya gelmişim iş peşinde mi koşacağım? Benim için birinci sırada, ailem ve sevdiklerimle mutlu bir hayat yaşamak var. Etrafımdaki insanların mutlu olması, gülümsemek, iyi bir insan olmak, seyahatlere çıkmak... Benim en büyük motivasyonum gezip dolaşmak. İş ondan sonra gelir.
- Kanat Atkaya ile mutlu bir ilişkiniz var. Yeniden evlenmeyi düşünüyor musunuz?
Evet, çok mutlu giden bir beraberliğimiz var. Kendimi bu konuda da hayatın akışına bırakıyorum.
- Zuhal’den çok bahsettik, Şebnem Bozoklu nasıl biridir?
Eğlenceli olduğumu söylerler. Zuhal’e göre daha sakin biriyim. Biraz daha hayatı akışına bırakırım. Daha güzel ‘Boşver’ derim. Hırslı biri değilim. Canımın istediği şeyleri yapmaya eğilimim var. Heyecanlandığım projelere ‘Evet’ demeyi, iş konusunda risk almayı severim. Bir oyuncu olarak sinema, dizi ve tiyatroyu aynı anda götürebilecek cesaretim oldu hep.