Cadde'İlk filmimi yaptığımda büyük bir öfkem vardı'

'İlk filmimi yaptığımda büyük bir öfkem vardı'

24.11.2017 - 18:04 | Son Güncellenme:

Macar sinema yönetmeni, yapımcısı ve senarist Bela Tarr, Anadolu Ajansı'nın Global İletişim Ortağı olduğu 5. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali'nin konuğu oldu.

İlk filmimi yaptığımda büyük bir öfkem vardı

Uluslararası Boğaziçi Sinema Derneği ve İstanbul Medya Akademisi tarafından düzenlenen festival kapsamında The Marmara Pera'da gerçekleştirilen basın toplantısına katılan Bela Tarr, 2011'de yönetmenliği bıraktığını ancak sinemadan kopmadığını belirterek, Saraybosna'daki bir film okulunda Singapur, Japonya, Kore, Latin Amerika, Meksika ve ABD gibi farklı ülkelerden gelen genç yönetmenlere 4 yıldır ders verdiğini söyledi.

Haberin Devamı

Tarr, 34 yılını sinema sektöründe geçirdiğine dikkati çekerek, "Her filmle birlikte, adım adım kendi dilimi oluşturdum. Bu dil zamanla gelişti. Çünkü bir film bittiğinde sorularınız vardır. Yeni sorular için yeni cevaplar üretirsiniz. Filmden filme stilim oluştu. Tam karanlık ve diğer sorunlarla ilgili filmler yaptım. Söyleyecek daha fazla bir şeyim yoktu. Çünkü bu gerçek yaşam. Yeni bir çalışmayla, başka bir şeyi tekrar etmek ya da sahte kopyalar yapmak istemiyorum." dedi.

İlk kamerasının babası tarafından kendisine hediye edildiğine vurgu yapan Tarr, kamerayla ne yapacağını bilemediği için ilk 3 yıl kameraya dokunmadığını söyledi.

Başarılı yönetmen, aslında filozof olmak istediğini, ancak çeşitli nedenlerle bunu yapamadığını aktararak, şunları kaydetti:
"İlk filmimi yaptığımda büyük bir öfkem vardı. Çünkü çok fazla sosyal problem vardı. Kamera bunları aktarmakta bir çeşit araçtı benim için. Kamera kullanmaya başladıktan sonra, yaşamı adım adım anlayıp öğrendim. Yaşamdaki her şeyin farkına vardım. Kazara değil, yavaş yavaş film yönetmeni oldum."

Haberin Devamı

"KAMERA KULLANMAK SORUMLULUK GEREKTİRİR"

Kamera kullanmanın sorumluluk gerektirdiğinin altını çizen usta yönetmen, "Bu sadece profesyonellikle ilgili değil, etik bir sorun. Elinizdeki bir kalem de olabilir. Bunu nasıl ve ne için kullandığınız önemli. Ben hala aynı duygulara sahibim. Önemli olan kendinizi nasıl ifade ettiğiniz." diye konuştu.

Bela Tarr, sinemada gerçeklik kavramına da değinerek, şu bilgileri verdi:
"Herkes için gerçeklik farklıdır. Çünkü herkes farklı bir yaşama, geçmişe, sosyal geçmişe, ekonomik duruma, aileye sahip. Genel anlamda bir gerçeklikten bahsedemezsiniz. Bu nedenle gerçeklik kavramını sevmiyorum. Ben yaşamı seviyorum çünkü her şeyden önce yaşamı anlamanız gerekiyor. Saraybosna'daki öğrencilerime de önce yaşamı anlamaları gerektiğini söylüyorum. İnsanların içinde bulunduğu durumu, motivasyonu anlamanız gerekiyor. İnsanları anladıktan sonra her şey daha kolay olur ve doğru formu yakalarsınız."

Haberin Devamı

Senaryoları sevmediğini sözlerine ekleyen Tarr, senaryolarda sahnelerin kaç saniye süreceğinin yazmadığının altını çizerek, "Senaryo sadece kelimelerden ibarettir. Senaryo yazmaya çalışırken aslında vakit kaybediyorsunuz. Bir yerde oturup, insanın gerçek durumunu araştırmak, gerçek insanlar arasında neler olduğunu düşünmek yerine, gerçek insanlarla vakit geçirmek gerek. Setlerde gerçek insanlar vardır. Senaryo, bankalar, maddi destekler ve televizyonlar için gereklidir ama sizin için değil. Çünkü ne yapacağınızı bilirsiniz." değerlendirmesini yaptı.

Yönetmen Tarr, finansal gereklilik nedeniyle her zaman bir senaryo olduğunu aktararak, şunları söyledi:
"Bizim senaryoyla işimiz yok. Setteyken insanların verdiği gerçek duyguları yakalamamız gerekir. Rol yapmadıklarında, istediğiniz kişi olurlar. Film yapmak bir çeşit kirli iştir. Çünkü beklediğiniz o an için avcılık yaparsınız. Gözlerindeki gerçek duyguyu yakalamak için bekler ve o an geldiğinde kamerayı çalıştırırsınız. Çektiğiniz görüntü sonsuza kadar orada kalır. Aktörleriniz izleyicinin karşısında bir nevi kendi kişilikleriyle baş başa kalırlar. İzleyici, oyuncunun gözlerine baktığında orada olduğunu hisseder. Ben bu nedenle film yapmayı seviyorum."

Haberin Devamı

Her yönetmenin kendine özgü bir tarzı olduğunu söyleyen Tarr, öğrencilerin kendi felsefesini öğretmediğini ifade ederek, "Tüm öğrencilerimin kendi özgün yollarını bulmalarını istiyorum. Beni takip etmelerini ya da yaptıklarımı kopyalamalarını istemiyorum. Kendi özgün işlerini yapmalarını kendi yollarını bulmalarını, kendi dillerini oluşturmalarını istiyorum. Siz nasılsınız? Farklı olan bu. Bunu eğitimle öğretemezsiniz." ifadelerini kullandı.

Toplantıya katılan Festival Başkanı Ogün Şanlıer de ödül töreninin 26 Kasım'da Cemil Reşit Rey konser Salonunda yapılacağını dile getirdi.

Bela Tarr, festival kapsamında yarın Masterclass eğitimi verecek.