10.09.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
SERCAN KISMET
Canlandırdığınız Nilüfer karakterinden bahseder misiniz?
Evin en büyüğü... İyi niyetli, sevecen, cana yakın ve abartılı derecede samimi. Her şeyin sevgiyle çözülebileceğine inanan saf bir kadın. Annesinin tüm itirazlarına rağmen üçkağıtçı bir adama aşık olup, evden kaçmış. Sonra da boyunun ölçüsü alıp çocuğuyla beraber anne evine dönüyor. Kardeşlerine kol kanat geren, onlarının bütün açıklarını kapatmaya çalışan, kendinden daha çok herkesi, her şeyi düşünen biri. Annesiyle kocasının arasını düzeltmek için uğraşan, umut etmeyi bırakmayan ve aşk için çırpınan bir kadın.
Öncelikle partnerim Gökçe’ye çok teşekkür ederim. Rolüme hazırlanırken karakter koçum Ayşegül Aydın’la çalıştım. Klişe bir şey yapmak istemediğim için dışarıdan bir göze ihtiyacım vardı. Bu dönemde Gökçe de beni kırmayıp bir iki derse katılda. Sete çıktığımda hazırdım sadece üstüne eklemek kalıyordu. Gökçe’nin komedi algısı ve bakış açısı inanılmaz. Bana katkısı büyük. Sanırım sırrımız, ikimizin de egosu yok. Bir araya gel-diğimizde eğleniyoruz, enerjimiz çok benziyor, birbirimizi dinliyor ve anlıyoruz.
Eşiniz dizide Nilüfer yerine ‘Nünü’ diyor. ‘Nünü’ üzerinize yapışacak gibi görünüyor.
Alıştım aslında... Oynadığım bütün karakterler için geçerli bu, hemen hemen hepsi bir dönem yapıştı
üzerime...
Dizide her oyuncunun rolü eşit paylaşılıyor. Buna avantaj diyebilir miyiz?
Kamera önü ve arkası olarak çok keyif çalıştığımız bir ekibimiz var. Aslı Zengin, romantik komedi de kalemi çok kuvvetli olan bir senarist. Bu benim kendisiyle üçüncü işim. Diğer projelere nazaran, komedi biraz daha ön planda gibi duruyor ama ana hikayeyi bozmadan. Her bölümde oyuncuların yolculuğuna hizmet eden bir hikaye öne çıkıyor.
Nilüfer karakteriyle benzerlikleriniz var mı?
Benzer taraflarımız var tabii... Bugüne kadar oynadığım bütün karakterler benden ya da yaşayan bir canlıdan veya insandan bir parça... Ani çıkışları ve her şeye çabucak inanması bende de mevcut.
Her zamanki gibi hislerimle hareket ederdim. Bugüne kadar hislerim beni pek yanıltmadı. Yalana tahammülüm yok. Sevsem de ölesiye aşık olsam da; arkadaş ve eş fark etmez, kapıyı gösterirdim herhalde. Yaş aldıkça hayattaki sıralaman yer değiştiriyor. Önceliğin sevgi oluyor. Zamanla oluyorsun. Hayaller ayrı bile olsa ilişkinin biçimi ne olursa olsun içinde sevgi varsa bir noktada buluşabiliyorsun. Sanırım ben ilişki konusunda biraz eski kafalıyım.
Kadın ağırlıklı sahneleriniz var. Çok kadın kıskançlık getirir derler...
Bizim sette kıskançlık diye bir şey yok . Bizi gördüğü ilk andan beri kucaklayan, sevgi çemberi haline getiren setteki en büyük sevgi kaynağımız, annemizi oynayan Sumru Yavrucuk. Çalışması inanılmaz keyifli, her yaptığı bir ders niteliğinde...
‘Teklif gelirse pas geçmem’
Son dönemde diziler kısa sürede yayından kalkıyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Üzülüyorum. Bu kadar emek çöpe gidiyor. Her şeyi çok çabuk tüketiyoruz. Dünyada yapılan işleri Türkiye’de yapmak pek mümkün değil deniyoruz ama olmuyor. Bu, çok sıkıntılı bir durum. Farkındalık yaratmak, birbirinin kopyası işler izlemek istemiyorlar. Değişik yapımlar, oyunculuklar, hikayeler izlemek istiyorsak bazı şeylerin önünü açmak gerekiyor. Bunda da seyircinin algısı çok önemli bir rol oynuyor tabii.
Birçok oyuncu müzik sektörüne girmeye başladı. Aklınızdan geçiyor mu?
Hayır ama çok isterdim sahnede olup, şarkı söyleyip, dans etmeyi... Çocukluğunda elinde saç fırçasıyla şarkı söyleyenlerdenim ben de... Sesim o kadar da kötü değil ama işimle bütünleştirmek isterim. Bir gün nasip olursa böyle bir teklif gelirse pas geçmem diye düşünüyorum.