04.01.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
SERCAN KISMET
Müzisyenlik, söz yazarlığı, senaristlik, oyunculuk ve yönetmenlik yapan Emre Aydın, ‘Beni Vurup Yerde Bırakma’ adlı single’ıyla müzik listelerinin üst sıralarına yerleşti. “Türkiye’de müzisyenler değil, oyuncular meşhur” diyen şarkıcıyla sektörü, sinemaya ilgisini ve eşi Eda Köksal’la evliliğini konuştuk.
- Yeni parçanın hikayesi nasıl ortaya çıktı?
Her zaman beni etkileyen bir tema arıyorum. Bu bir cümle ya da ana fikir olabilir. ‘Beni Vurup Yerde Bırakma’, Türk sanat, pop ve rock müziklerinin içinde yer alan bir kelime, ben de biraz dramatikleştirmek istedim. Üzerinde çok uğraştım, yazım aşaması üç ayımı aldı. Bir anda ilham gelerek değil de, emek vererek ortaya çıktı.
- Müzik listelerinde üst sıralara yerleştiniz. Bu kadar ilgiyi bekliyor muydunuz?
Beklemek, iddialı olur ama umuyorduk diyelim. Zaten şarkının tutacağına inandığımız için işe başlıyoruz. Ama kariyerimde hiç anlamadığım şeyler de oldu. ‘Çok tutar’ dediğim tutmadı, beklentimin az olduğu parça çok beğenildi.
- Hep fenomen şarkılar yazdınız. Bu sözler nasıl ortaya çıkıyor?
Söz yazarlığı bir meslektir. Senaristlik gibi düşünebiliriz. Biraz matematik, biraz da duygu... Matematiği insanlara, rahat geçsin diye kullanıyoruz. Yıl içinde birçok şarkı yazıyorum, o yüzden hepsinin gerçek olması fiziksel anlamda mümkün değil.
- Pek çok kimliğiniz var. Kendinizi hangisine daha yakın görüyorsunuz?
Hepsine eşit zaman ayıramıyorum, aşama kaydettiğiniz alan zaten mesleğiniz oluyor. Kendimi şarkı yazarı ve görüntü yönetmeni olarak görüyorum. Bir tane uzun metrajlı film yaptım ama kendime senarist diyemem. Oyunculuktaysa, arkadaşlarımın rica ettikleri işlerde yer alıyorum. Birinden sıkılınca, diğerine yöneliyorum.
- Türkiye’de müzisyen çok az. Neden genç isimler müziğe yönelmiyor?
Türkiye’de müzisyenler değil oyuncular meşhur. Toplumsal gelişmelerden en çok etkilenen sektör müziktir. İyi müzisyen çıkması için çevremde bir istek görmüyorum. Konservatuvarların müzik bölümünü bitirenler, daha sonra mesleğini icra edemiyor. Demek ki, bir yerde sıkıntı var.
- Slow şarkılar yazdığınız ve söylediğiniz için size ‘Melankolik’ diyorlar. Bu, sizi rahatsız ediyor mu?
Rahatsız etmiyor. Spotify’da bu yıl en çok dinlenenler arasında balad şarkılar en üstte. Hareketli bir parça yaptığım zaman, insanlar ‘Neden?’ diye soruyor. Benden hep slow şarkı bekliyorlar.
- ‘Slow şarkıların prensi’ olarak da anılıyorsunuz. Bundan sonra da böyle mi devam edecek?
Hayatımın sonuna kadar slow şarkı yazamam. Yeniden hareketli bir parçayla çıkış yapacağım. Mesela hareketli projem ‘Ölünmüyor’ içime çok sindi. İtiraz geldi ama konserlerimde katılım çok oluyor.
‘Sinema filmlerine devam edeceğim’
- YouTube’da sahte tıklanmalar gündemde, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
İnsanlar şarkıların yüzde 80’ini YouTube üzerinden dinliyor. Sahte tıklanmayla ilgili şüpheleri olanlar varsa, kuruma yazı yazınca size istatistikleri gönderiyor... Çamur atmak için konuşuluyor bence.
- ‘Cinni: Uyanış’ın senaryosunu yazıp, yönettiniz. Gişesi yüzünden sinemaya küstünüz mü?
Ortaokuldan bu yana korku filmi hevesim vardı. Denemek istedim ve severek yaptım. Eşim de oynadı. Bu işi ticari olarak düşünmedim. Çok izlenmeyeceğinden emindim, zaten projeyi ona göre planladık. Ama gişesinden memnunum. Uzun metraj, klip yönetmenliği gibi değil. Sinema filmlerine devam edeceğim.
‘Evlenince üretkenliğim arttı’
- 1.5 yıldır Eda Köksal’la evlisiniz. Hayatınızda neleri değiştirdi?
Birbirimize destek oluyoruz. Albüm ve single tasarımlarını Eda yapıyor. Birbirine iki yakın masamız var, birlikte çalışıyoruz. Düzenli bir hayatım olduğu için, daha çok şarkı yazmaya başladım. Evlenince, üretkenliğim arttı.
- Çocuk düşünüyor musunuz?
Çevremizden de sürekli soruluyor, ama şu an düşünmüyoruz.