22.06.2012 - 20:24 | Son Güncellenme:
MAKAT HASTALIKLARI/YAZI DiZiSi-5
1.Bant veya boğma girişimi: Boğma tedavisi genellikle birinci ve ikinci derecedeki hemoroidlerin tedavisinde tercih edilen bir yöntem. Bu işlem kadınların saçlarına taktığı tokaya benzeyen bir lastiğin anoskop denilen ve makat içine sokulan ışıklı bir aletle lastik tokayı kaydırarak yerleştirilmesi işlemi. Böylelikle o hemoroid (basur) damarı boğulmuş olur. Boğma tedavisinin bir seansında ortalama iki basur memesi bağlanır.
Başarı oranı: Boğma işlemi sonrasında hastaların ortalama olarak yüzde 80-90’ında yakınmaların düzeldiği görülmektedir.
Komplikasyonları: Kanama (yüzde 3), enfeksiyon (yüzde 0.1) ve dış basurların pıhtılaşması (yüzde 1.5) görülebilir.
Kime yapılmaz: Kan sulandırıcı ilaç kullananlara yapılmaz. İşlemden 7-10 gün önce bu tür ilaçlar kesilmelidir.
Tekrarlama oranı: Beş yıl içinde hemoroid tekrarlama oranı yüzde 50 civarında. Tekrar boğma tedavisiyle sorun çözülebilir. Hastaların ancak yüzde 10’una ameliyat gerekmektedir.
2. İnfrared koagülasyon: İnfrared (kırmızı ışık) adı verilen değişik dalga boyundaki lazer ışınıyla damarlar küçültülür. Hemoroid memesini söndürme temeline dayanır. Bu teknolojide, ucunda teflon bir polimer olan, 15 voltluk tungsten-halojen lambası infrared ışığını üretir. Bu nedenle infrared koagülasyon (IRC) aynı zamanda ‘ameliyatsız lazerle hemoroid tedavisi’ veya ‘muayenehanede lazerle hemoroid tedavisi’ olarak da anılmaktadır. Rahatlıkla lokal anestezi altında muayenehane koşullarında yapılabilmektedir.
Avantajı: Fazla yüksek ısı vermediğinden, dokuda çürümeye yol açmaz. Gebelerde ve kalp pili olan hastaların birinci derecede hemoroidlerinde sorunsuz olarak uygulanabilmektedir. Ağrı yaratmaz.
Dezavantajı: İkinci ve üçüncü derecede hemoroidlerde fazla başarılı değildir.
Kime yapılmaz: Kan sulandırıcı ilaç kullananlara yapılmaz. İşlemden -10 gün önce bu tür ilaçlar kesilmelidir.
Tekrarlama oranı: Beş yıl içinde yüzde 50-60 civarında tekrarlama görülür ve yeniden infrared koagülasyonla sorun çözülebilir.
3.Bipolar koagülasyon: Bu yöntemle hemoroide neden olan kan damarları bipolar elektrik akımıyla (BICAP) yakılır. Birinci ve ikinci derecede hemoroidler için uygulanır.
4.Skleroterapi: Makat bölgesine, kireç oluşturan fenol, kini üre veya sodyum moruat türünden bir kimyasal madde enjekte edilir. Hemoroid memesini besleyen toplar damarlarda kireç oluşumu sağlanarak, orada yeni bir damar şişmesi, çatlaması ve genişlemesi engellenir. Uygulama sonrasında 48 saat boyunca devam eden ağrı olur. Enjeksiyon sırasında kimyasal madde, hemoroid yanındaki sağlam dokuya kaçarsa, orada ülser veya çürümeye ve nadiren de Fournier Gangreni’ne neden olabilir. Geçmişte hemoroid tedavisinde skleroterapi yaygın olarak kullanılmasına rağmen, günümüzde boğma tedavisi ve infrared koagülasyon daha çok tercih ediliyor.
AMELiYAT UYGULAMALARI
1. Klasik ameliyat teknikleri: Milligan Morgan, Ferguson ve Whitehead ameliyatları: Prensipte hemoroid memelerinin; makas, bıçak, monopolar elektrokoter, bipolar koter, ligasure ya da ultracision türünde damar kapatma cihazları veya lazerle kesilerek çıkarılmasını hedefler. İşlem sırasında makatın genişletilmesi ya da ‘anal dilatasyon’ işlemi özellikle üçüncü derecede hemoroidlerde belirgin bir rahatlama sağlar.
2. Lateral internal sfinkterotomi: Makat içi basıncı düşürme amacıyla makat iç kasının kesilmesi işlemidir. Ameliyat sonrasındaki geç dönemde dışkı veya gaz kaçırma (inkontinens) komplikasyonu görülebilir.
3. Lazer yöntemi: CO2, Argon, NdYag, Diod lazerler bu amaçla kullanılabilir. Bu yöntemin değişik çalışmalarda, ağrı ve nüks etme oranları yönünden klasik yöntemden çok fazla farklılığı olmadığı belirtilmiştir.
4. Longo yöntemi: Bu yöntemde makat dışında bir yara oluşmaz. Ameliyat makat derisine oranla tamamen sinir ağından daha fakir bir bölge olan makatın içinde gerçekleştirilir, bu da ameliyat sonrasındaki ağrı duyusunu azaltır. Tek kullanımlık bir alet yardımıyla hemoroid memelerini yukarı doğru çeker ve iç hemoroid memelerinin dışarı doğru sarkması engellenmiş olur.
HASTALAR NASIL BESLENMELİ?
Hem hemoroidden korunmada, hem de hastalığın alevlenme döneminde rahat etmek açısından uygun bir diyetle beslenmek çok önemlidir. Hemoroid hastalarının yoğun şekilde dışkı yumuşatıcı (laksatif) ilaçlar kullandıkları gözlemlenir. Dışkı yumuşatıcı ilaçlar kullanmak yerine, günde 2 litre su tüketmek, bol lifli ve doğal bir beslenme şekli tercih edilmelidir. 20-50 yaş grubundaki kişilerin diyetlerindeki günlük lif miktarı, erkeklerde ortalama 40 gram, kadınlarda 25 gram olmalıdır. Tahıl, bakliyat, soya fasulyesi, arpa, buğday, sebze ve meyvelerin dengeli şekilde alınması bağırsak hareketlerini artırır ve kabızlıkla mücadelede çok yararlıdır. Hemoroidli hastaların baharatlı gıdalar, çay, kahve ve asitli içeceklerden
uzak durması gerekir.
- BiTTi -