Cadde“Hem çok komik hem gerilimli”

“Hem çok komik hem gerilimli”

30.10.2012 - 18:52 | Son Güncellenme:

5 Kasım’da prömiyer yapmaya hazırlanan ‘Islah Evi’, Mustafa Üstündağ, Kenan Ece ve Didem Balçın’ı aynı sahnede buluşturuyor. Modern şehir hayatının çıkmazlarını anlatan metni, oyuncuları ve yönetmeniyle konuştuk

“Hem çok komik hem gerilimli”

Çamur Tiyatrosu’nu hangi hayallerle kurdunuz?
Mustafa Üstündağ: Tiyatro çok uzun zamandır “Yapalım” dediğimiz bir şeydi.

Kenan Ece: ‘İzmir Çetesi’nde tanıştık biz. Oyunculuk anlamında birbirimizi tamamladığımızı düşünüyoruz. Bu uyumu tiyatro sahnesine de taşımak istedik. Ve oyun arayışlarımız başladı... Bir yerimiz, bir sahnemiz olsun istiyoruz. Şu oyun bir çıksın... ‘Çamur’ olarak yapacağımız başka projeler de var.

Haberin Devamı

Tiyatronun ismi kimilerine tuhaf gelebilir...
K.E.: Astroloji üzerine konuşurken bulduk bu ismi. O kova, ben oğlak burcuyum. Birimiz su, diğerimiz toprak grubu olarak da birbirimizi tamamlıyoruz. “Bizden olsa olsa çamur olur” dedik.

M.Ü.: Astrolojiyi de o kadar biliyoruz (gülüyor). Meğer ben hava grubuymuşum.

“Bütün aktivistliğimiz Twitter üzerinden” İlk oyun olarak ‘Islah Evi’ni sahnelemek istemenizin sebebi ne?
K.E.: ‘İzmir Çetesi’nde komedi üzerinden yürüyorduk. Mustafa da komedisi
güçlü bir oyuncu. Yapacağımız oyunda komedi öğelerinin olmasını istiyorduk. Bu oyun, hem çok komik hem de gerilimli.
Aynı zamanda bir derdi var ve bizim de hayat görüşümüzle örtüşen temalar içeriyor.

Haberin Devamı

Nedir oyunun derdi?
K.E.: Modern şehir hayatı üzerine. Güvenlik sistemlerinin ardında, bilgisayar başında, dünyada olup bitenden izole olmuş insanların hayatlarına beklenmedik bir yabancı, eski bir dostun girmesiyle, her şeyin bir anda nasıl değişebileceğini gösteriyor. Terörün mağduru ve faili olmayı farklı bakışla sorgulatıyor.

M.Ü.: Bütün aktivistliğimiz Twitter ve Facebook üzerinden. Bu kadar çok sıkıntı varken hiçbir şey yokmuş gibi davranılıyor. Zaten sistem de bunu getiriyor. “Ben size sosyal paylaşım sitelerini getirdim, aman hareket etmeyin, bir şeylere değdiğinizi zannedin” diyor.

Didem Balçın aranıza nasıl dahil oldu?
M.Ü.: Cast aşamasında birkaç arkadaşla görüştük, içimize Didem sindi. Biz de Didem’in içine sindiysek ne âlâ ...
Didem Balçın: Kenan beni ilk aradığında oyunu okumamı istedi. Metni çok beğendim. Sonra oyunu Engin Alkan’ın yöneteceğini öğrendim. İşte o zaman “Evet, ben burada olmak istiyorum” dedim. Yüreğini bu işe koymuş iki iyi oyuncu, mükemmel bir sanat adamı ve sözü olan bir metin. Onlarla olmaktan çok mutluyum.

Didem Hanım, Nergis Öztürk’le kurduğunuz kendi tiyatronuzdan vaz mı geçtiniz?

D.B.: Projemiz hâlâ bu ve yine beraber sahnede olacağız. Sadece şu ara ikimiz de başka oyunlarda oynuyoruz. Bu tiyatromuz artık yok demek değil! Ben geçen sene ablamla Doda Sanat Merkezi’ni kurdum. Burada şirketlere eğitimler veriyoruz ve oyun sahneliyoruz.

Haberin Devamı

Oyuna dönelim... Mustafa Bey provaları izlediğimde, Kenan Ece’nin oynadığı karakterin aslında size daha çok yakışacağını düşündüm.
M.Ü.: Biz zoru seçtik! Diğer türlü ikimiz için de daha kolay olurdu, zorlanmazdık. Cepteki malzemeyi kullanırdık. İkimiz de ters oynadığımız için Didem bizden daha güzel oynuyor (gülüyor).


Didem Hanım, siz metni okurken neler düşündünüz?
D.B.: Çok güncel ve söyleyecek çok sözü olan bir oyun. 21’inci yüzyıl insanının düşünce tarzını, algılayışını, yaşayışını ayna gibi yansıtıyor ve “Nasıl yani?” dedirtiyor. Dost sohbetlerinde eleştirdiğimiz, sonra da hiçbir şey yokmuş gibi unuttuğumuz gerçekleri daha da gözümüze sokuyor.

M.Ü.: Ben bu oyunda çalışırken şunun farkına vardım: Çiftler ya da arkadaşlar aralarında sorun olduğunda bunu tartışmalı.

Engin Alkan: “Her şeyi çabucak kanıksıyoruz”

Provalara ne zaman başladınız?
Haziran sonunda başladık. Uzun bir zaman gibi görülebilir ama ben bu arada Şehir Tiyatroları’nda ‘Vişne Bahçesi’ni çıkarttım. O yüzden biraz ağır ilerledik.

Haberin Devamı


‘Islah Evi’, Norman Lock’un imzasını taşıyor. Siz oyunu yorumlarken nasıl bir anlatım şekli seçtiniz?
Bu oyunla herkesin kendi yaşantısı hakkında düşünmesini istedik. Oyun, suç-ceza temaları üzerinden şiddet olgusunu ve eylemsizliği anlatıyor. Bunlar da bizim gündelik hayatımızın parçaları haline geldi. Artık bir şeye karşı olmak da, bir şeyin yandaşı olmak da internet üzerindeki tıklamalarla gerçekleşiyor. Sorunlarımızı bu şekilde halletiğimizi, bu şekilde aktivist olduğumuzu, hatta politik olduğumuzu düşünüyoruz. Ama bir yandan da başımıza gelen her şeyi çabucak kanıksıyoruz. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da böyle. Bütün bunlara ayna tutuyor oyun. Tabii ki hicvediyor, absürd bir dili var.


Şehir Tiyatroları üzerine konuşalım biraz da. Yeni yönetmelikle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Sorunlar olduğu gibi devam ediyor. Bize zorla yönetmelik kabul ettirdiler ve bu yönetmelik gerçekten büyük tuzaklar içeriyor. Maddeleri şu anda işletilmiyor. Bu yönetmeliği kimse savunmuyorsa neden geri çekilmiyor, merak ediyoruz. Burada kimin ne amacı vardı, merak ediyoruz. Karşımızda bir muhattap yok. Ödenekli tiyatroların kapanmasına dair çok daha büyük cümleler edildi. O zaman bizim içinde çalıştığımız Şehir Tiyatrosu problemi, o büyük problemin yanında çok ufak kaldı. Devlet sanata ve kültüre harcanan parayı kambur olarak mı görmeye devam edecek mi, bilmiyoruz. Bütün bunlar yanıtlanması gereken sorular. Somut adımlar atıldığında konuşabileceğiz biz de.

Haberin Devamı

Şu dönemde yeni bir tiyatro kurmak nasıl bir karar sizce?
Şahane bir karar. Mustafa benim öğrencimdi zaten. İyi eğitim almış çocukların sinema ve dizinin yanı sıra tiyatroya dönmeleri ve taze kan taşımalarını çok cesur buluyorum. Gurur duyuyorum. Ve şanslarını da çok yüksek görüyorum. İyi bir metinle girdiler. Umarım seyirci de bunun karşılığını verecek. Zaten televizyondaki popülariteyi buraya aktarmak, doğru bir iletişim biçimi. Televizyon seyircisini portansiyel seyircileri haline getirebilirlerse iş gidecek. Bir duruşları var, söyledikleri sözleri var, bir anlamda ellerini taşın altına koyuyorlar. Bundan ötürü de kutluyorum üçünü.