25.05.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:
Yalnız yurtiçinde değil, dünyaca ünlü Naomi Campbell, Eva Herzigova, Linda Evangelista gibi top modellerin, Jean Paul Gaultier, Jean Louis Scherrer, Stephand Roland, Madame Carven gibi modacıların da tanıdığı, buna rağmen mütevazı kalmayı başarmış bir dostu getiriyorum karşınıza. Dünyanın hemen tüm ülkelerinde defile yapmış, ünlü bir koreograf ve top modeller yetiştiren ajans sahibi; Uğurkan Erez. Uğurkanı tanıyalı 3 yıl oldu. Klips ve Hafta Sonu Dergilerinde gazeteciliğe başlatan da benim. Ama o her şeye layık, güzel bir insan. "Dostum" dediğim pek çok insandan daha dost, yürekli, can, haddini bilen, saygılı... Buyrun yaşamının bilinmeyenlerini bana anlatan Uğurkanla yaptığımız sıcak sohbete; ŞD-Uğurkanı bize anlatır mısın? Geçmişten günümüze... Sen kimsin, evliliğin?.. bir Adalet Erez Öğretmenler Odası yaptırdım. Zaten fırsat buldukça, geliri okumaya muhtaç çocuklara verilmek üzere organizasyonlar yapmaya çalışıyorum. Daha sonra İstanbula geldik. Annemin en son öğretmenlik yaptığı okul olan Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulunda okudum. Ortaokulu Kadıköy Kemal Atatürk Ortaokulunda, liseyi de Fenerbahçe Lisesinde tamamladım. Üniversiteyi Şişli Ticari İlimler Akademisinde bitirdim. Son yılında okulumuz, Siyasal Bilimler olmuştu. Ben Siyasal Bilimlerden 1975 yılında mezun oldum. Okul yıllarımda çok çalışkandım, hep takdirle geçerdim sınıflarımı. Üniversitenin 3. sınıfındayken Norveçte muhasebe üzerine staj yaptım. Ayrıca bilgisayar programcılığı kurslarına gittim. Kurstan başarıyla mezun oldum. Armağan olarak verdikleri İnter Real Ticket ile tüm Avrupayı bedava dolaştım. Üniversiteyi bitirdikten sonra Amsterdamda istatistik üzerine staj yaptım. Staj sırasında aldığım babamın hastalandığı haberi üzerine Türkiyeye döndüm. Döndükten bir ay sonra babamı kaybettim. Annemi yalnız bırakmak istemedim ve Türkiyede kalıp çalışma hayatına atıldım. Kadıköyde Beymenin muhasebe bölümünde işe başladım. Askerlik nedeniyle ayrıldım. Terhis olduktan sonra Philipse maliyet muhasebesi şefi olarak girdim. Daha sonra Süzere transfer olup ihracat üzerine çalışmaya başladım. O sırada Libyaya canlı hayvan ihracatı yapılıyordu. Mustafa Süzer ile birlikte çalışıyordum. Bir gün iş için Libyaya gittiğimde çocukluk arkadaşım sevgili Zeynep Özalı gördüm. Kocası orada çalışıyordu. "Gel, seni de Libyaya alalım, çok güzel para kazanırsın" dedi. O aralar çok çapkındım ama 1980 yılında karım Güzini tanıyınca her şey değişti. Çok güzel piyano çalıyordu. Birlikte Libyaya gittik. Hamileydi. 9 yıl süreyle mutlu bir hayatımız oldu ama... Kader işte, ayrıldık. Kızımız Billur 21 yaşında, hayattaki en büyük servetim. Libya dönüşü Kadıköy Ticaret Lisesinde 8 ay kadar İngilizce öğretmenliği yaptım. Tek kuruş ücret almadım. Oradan kazandığım parayı okul aile birliğinin okumaya muhtaç çocuklar için açtığı bir hesaba yatırmıştım. Libyadan yeni döndüğüm için zaten param vardı. Süzer büyümüş, holding olmuştu. Tekstil bölümünü kurmuşlar, ihracat yapıyorlardı. Yakın arkadaşım Gülten Süzerin teklifiyle birlikte çalışmaya başladık. İran-Irak savaşı sırasında defileler yapmak istedi. Dönemin en büyük ajansı Aydan Adan ve Sema Germana verdik işi. Birden bu işe merak sardım ama bu kez de Vepanın halkla ilişkiler müdürlüğünü yapmaya başladım. Patronum Vedat Öztarhana teşekkür ederim, çok şey öğrendim ondan. Bugüne kadar pek kimsenin bilmediği birşeyi açıklamak istiyorum sana; 1973 yılında Hey Dergisinin düzenlediği sinema artisti ve fotoroman yarışmasına katılmış, ikinci olmuştum. Ama modern bir yapıya sahip olan ailem bu konuda tutucuydu, yaptırmadılar. Yıllardır içimde yanan mankenlik aşkını küçük bir odada ajans açarak söndürmeye çalıştım. Tabii hazıra dağ dayanmadı, param bitince arabamla ankesörlü telefonlarla iş yapmaya başladım. UE-1954 yılında Kırklarelinin kazası olan Vizede doğdum. Annem ve babam öğretmen olduğu için Vizedeymişiz. Ben ailenin en küçük çocuğuyum. Çok sevdiğim, değer verdiğim bir ağabeyim, bir de ablam var. 6 yaşına kadar Vizede kaldım. Kalede, babamın o zamanki imkanlarıyla yaptığı çok güzel, bahçeli bir evimiz vardı. Şu anki belediye başkanı evimizin olduğu sokağa Nüzhet Erez adını verdi. Annemin öğretmenlik yaptığı ilkokulda da ŞD-O arada çok büyük mankenlik ajansları vardı, onların karşısında nasıl bir savaş verdin? UE-Benim de hocam olan Başak Gürsoy vardı. Aydan Adan, Sema German vardı. Ben haddimi bilirim Şenaycığım. Zaten onlar da çok büyük ajanslardı, hiç bir şekilde bana engel olmaya kalkmadılar. Başakı, Sait Sökmeni, Bilge Tuğsuzu, Aydanı kendime örnek aldım. ŞD-Ajansının ilk kataloğunda hangi isimler vardı? Bu arada elenenler oldu tabii; Burcu Kutluk, Bilge Kara, Selma Ergeç,Esra Eron, Tuğba Karaca, Sanem Balcı, Yeliz Öney, Alp Kıraşan,Murat Erbaytan, Nazif Sevim,Serkan Ormancı, Berk Oktay, Tolgahan Sayışman, Serdar Demirci, Bülent Çetinaslan, Erim Işıksel. UE-18 sene sonra gerçek anlamda ajans sahibi oldum. O da oğlum kadar sevdiğim asistanım Şenol İpekin ısrarıyla gerçekleşti. Çağla Şıkel, Türkiye güzeli seçilmişti. Şenolun okuldan sınıf arkadaşıydı. Şenol İpek, Çağla Şıkel ve babasının bana emanet ettiği İzmirli manken Özgül Kavruk ile işe başladım. Daha sonra Derya Türegül, Bora Erdem, Murat Mısırlı, Esin Moralıoğlu, Pınar Altuğ, Didem Uzel, Ceylan Saner, Ebru Ürün gibi isimler de bana gelerek destek verdiler. Arkasından Buket Saygı, Sinem Öztufan, Selda Ateşeli, Asuman Krause, Yüksel Ak gibi mankenler ajansımıza katıldı. Böylece günümüze kadar geldik. ŞD-Ajansına manken olarak girebilmek için ne gibi özellikler gerekiyor? Seçimi nasıl yapıyorsun? 10 erkekle idare etmeye çalışıyorum. Kendime göre sebeplerim var. Şu anda da kapılarım zaten kapalı. Hepsinin her zaman çalışabilmesi gerekiyor. Bu insanların içinde ev kirası ödeyenler, okul taksidi verenler, ailesine para gönderenler var. Kalabalık bir kadrom olurve iş imkanı sağlayamazsam üzülürüm. Eğer bir mankenaranan özelliklere sahipse çalışırım, fazla özellik aramıyorum. UE-Ben butik ajansım. 14 kız, ŞD-Uğurkan Erez kimlere şöhret kapılarını açtı? Son günlere gelirsek; Çağla Şıkel, Asuman Krause, Yüksel Ak, Şenol İpek diyebilirim. Ancak şöhret kapılarını açmak değil de yol göstermek desek daha doğru olur. Şu anda da Esra Eron, Burcu Kutluk, Selma Ergeç, gayet güzel yollarına devam ediyorlar. UE-Bu benim için ilginç bir soru. renkli bir insan. Bana göre ise sıkılgansın, fazla konuşmazsın.Nasıl yeniyorsun duygularını? ŞD-Uğurkan dışarıya göre diye etrafıma bakınıp dururum. Renkli görünebilirim ama göründüğüm gibi değilim. UE-Evet, çok sıkılganım. Mesela tek başıma bir yere gitmek istemem. Gitmek zorunda kalırsam da içeri girince yüzüm kızarır, utanır, sıkılırım. Bir tanıdık göreyim ŞD-Renkli bir hayatın içindesin. Ben bu alemde pek dost olduğuna inanmıyorum. Senin dostun var mı? tabii; Ayşe Erbulak, Ertan Kayıtken,Ergun Berksoy ilk aklıma gelen en büyük dostlarımdır. Düşmanım yok mu? Elbette vardır ama ben onlara karşı bile dostane yaklaşarak düşmanlıkları eritmeye çalışıyorum. Sen de tabii ki dostlarımdansın. UE-Gönülden inandıklarım var ŞD-Rakiplerin var mı? Kimler? UE-Herkes rakiptir ama ben rakiplerime de dostane yaklaşırım. Onlardan birşeyler öğrenmeye çalışırım. Hiç kötü düşünmem. Yaptıkları güzel şeyleri alkışlarım ama daha iyisini de yapmaya çalışırım. Başak Gürsoy, Sait Sökmen, Bilge Tuğsuz... Aynı kulvarda olmamıza rağmen onlar benim saygı duyduğum hocalarım, ustalarım. ŞD-Bana mankenliğin tarifini yapar mısın? İyi bir manken ve fotomodel sence nasıl olmalıdır? UE-Fizik, karizma, disiplin ve zekanın bütününü taşımalı iyi bir manken. top 10un var mı? ŞD-Manken ve fotomodel dünyasında senin UE-Çağla Şıkel, Asuman Krause, Yüksel Ak, Deniz Akkaya, Güzide Duran, Ebru Ürün, Ceylan Saner, Sema Şimşek, Yeşim Palandüz, Burcu Kutluk, Deniz Pulaş, Pınar Tezcan... Bunların hepsi çok iyi mankenlerdir. Demet Şener, Deniz Akkaya gibi bazı mankenlerimiz sadece aşklarıyla magazin gündemini oluşturuyorlar. Sence doğru mu? ŞD-Çağla Şıkel, Asuman Krause, Selin Toktay, Ayşe Hatun Önal, Gizem Özdilli, Tuğba Özay, ve yurtdışında birçok defileye çıkmış en iyi isimler. Bu onların özel hayatı, her koyun kendi bacağından asılır. UE-Saydığın mankenler Türkiyede ŞD-İşinle ilgili bir hayalin var mı? bir defile yapmayı hayal ediyorum. UE-Her arzu ettiğim yerde defile yaptım. Dolmabahçe Sarayından Aya İriniye kadar. Yurtdışında ise beni çok etkileyen yer, İtalyanın başkenti Romadaki Coliseum oldu. Orada ŞD-Dünya çapında düşünürsek hangi modacı ve mankenle çalışmak isterdin? tercih ederim. Ama çalıştıklarımoldu tabii. Sen biliyorsun. UE-Şenaycığım, ben çok miliyetçiyim. Her zaman kendi ülkemin modacılarını ve mankenlerini Faruk Saraç ve Cemil İpekçi defilelerinde daha bir özenli oluyorsun. Bu bir tesadüf mü yoksa Osmanlı motifleri senidaha mı çok cezbediyor? ŞD-Cengiz Abazoğlu gibi birçok modacıyla çalışıyorsun ama Hiç kimseye ayrıcalık yapmaya çalışmam, çünkü hepsi dostlarımve özel insanlar. Her defilemde özenliyimdir. Böyle bir fark hissetmiş olman şundan kaynaklanıyordur;bazı defileler tek sıra yürüyüş şeklinde, bazıları dans ağırlıklıolur. Cemil İpekçinin defilelerindebu tip tablolar daha çok olduğundan öyle düşünüyorsun herhalde.Cengiz Abazoğlu, Dilek Hanif,Vural Gökçaylı, Ahmet Eraslangibi modacıların defilelerinde deçok özenli, kendi tarzlarınıortaya çıkaracak şekildeçalıştığıma inanıyorum. UE-Benim için herkes özeldir. ŞD-Bir ara tüm ajans patronları birleşecektiniz. Hatta bir dernek kuracaktınız, buna mankenler de dahil olacaktı. Ne oldu? büyük bir kriz var. Kendimizi geçindirmek için deliler gibi uğraşıyoruz. Ajanslarımızı kapatmayalım, bünyemizde bulunan mankenlerimizi ve personelimizi zor durumda bırakmayalım diye.Bu nedenle birleşme ve dernekkurma işini erteledik. Biliyorsun, Cast Ajansları Birliği var. Ben dahil tüm ajanslar bu birliğe üyeyiz. UE-Çok doğru, yakın zamanda yapacağız. Ama 1-2 senedir çok ŞD-Mankenlerin niye sosyal hakları yok? Allah korusun, biri defilede düşüp bacağını kırsa, sakatlansa, firma sahibi parasını vermese, kim savunacak hakkını? ama sonuca ulaşamamış. İnşallah bizler uğraşıp bu sosyal hakları alacağız. Senin bilmediğin birşey var; ben mankenlerime her defilemde sigorta yaptırırım. Ama o defileiçin geçerlidir. Firma sahibi ödemesini yapmazsa da bunun sigortası şirketimdir. UE-Doğru. Çok güzel bir konuya değindin. Daha önce birçok arkadaşım bu konuyla uğraşmış günümüzün mankenlerini karşılaştırıp aradaki farkıbana anlatır mısının? Geçmişte kimleri beğenirdin? ŞD-Eski mankenlerle Onuk, Yaşar Alptekin, İsmet Özhan, Faruk Dilaver, Tarık Tarcan,Soyer Süleymandı. Onlarla çok keyifli çalışmışızdır. Çok güzel günlerimiz olmuştur. UE-Pek fark yok, yalnızca yürüyüşler. Eskiden daha klasikti, daha koreografikti. Şimdi minimalizm akımı var. Gerçi minimalizmin yerini maksimalizm almak üzere. Ama biz hâlâ minimalizmi yaşıyoruz. Disiplin konusunda da taviz veremeyeceğim için fark olduğunu söyleyemem. Eskiden beğendiğim mankenler; Semra Tınaz, Merih Akalın, Sabahat Doğanyılmaz, Gülay Ertok, Funda Güngör, Nergis Kumbasar, Yıldız Arhan, Mine Manavoğlu, Melek Gürkan, Mine Çetinel, Canan Mutluer, Sibel Savacı, Murat ŞD-Gelecek ile ilgili projelerin neler? Parisde, Milanoda, hatta New Yorkda adımızı duyurabilmek için gayret gösteriyorum. İTKİB beni destekleyebildiği kadar destekliyor, sağolsun. Bunun dışında tabii ki öncelikle canım annemle, birtanecik kızımla, ağabeyim, ablam, ajansımdaki tüm bireylerle, yani dostlarımla en güzel günleri paylaşmak ve ileriye doğru adımlar atmak en büyük emelim. Senin gibi değerli insanlarbizden desteklerini esirgemiyorlar, sağolun. Senin şahsında tüm medya mensubu arkadaşlarıma, dostlarıma teşekkür ediyorum. Her zamanen iyi, en güzel işlerde buluşalım. UE-Düsseldorfda ilk Türk koreograf olarak adımı yazdırdım ama bu yetmiyor Şenay. Avrupada Uğurkan Erez değil, ülkem ve ülkemin adını duyurabilmek önemli. Türklerin bu konuda da iyi olduğunu göstermek istiyorum. Çünkü hiçbir farkımızın olmadığını gözlemledim. Zaten sanatta dil, din, ırk ayrımları yoktur. Yazara e-mail: sdudek@simge.com.tr