24.05.2011 - 10:49 | Son Güncellenme:
Kübra Öz Tuğba Zora
Kıbrıs Barış Harekatı’nın olduğu dönemde anneniz size hamileymiş. Neler yaşamışlar o dönemde?
Zorluk ve yokluk yılları... Çok sıkıntılı günler... Babam ve ailenin tüm erkekleri bir yandan ailelerini, bir yandan kendilerini korumak için çok büyük mücadele vermişler. Birbirlerine iyice kenetlenmişler. Annem o dönemde hamile kalmış.
Kıbrıs’ta yaşadığınız yıllara dair neler hatırlıyorsunuz?
Okul yıllarım orada geçti. Küçük ve mutlu bir aileydik. Herkes daima hayallerime destek oldu. Keyifli bir öğrencilik hayatı yaşadım ama gözüm hep Kıbrıs dışındaydı. Tercihim İngiltere ya da Türkiye’ydi.
En çok nereye gitmekten keyif alırdınız?
Maraş kumsalı beni hep kendine çekmiştir. Girne ve Girne Limanı, Güzelyurt’tan tut, Karpaz’a kadar tüm Kıbrıs benim için başka bir keyiftir ve dinginlik unsurudur.
İlk kez Kıbrıs’ta mı aşık oldunuz?
Sanırım öyle oldu ya da öyle olduğunu düşünmüşüm. Hissettiğim şey aşk mıydı, bilemiyorum.
Müzik hayatınız nasıl başladı?
İlkokuldan beri güzel şarkı söyleyen kız çocuğu Ziynet, önce ailesinin şarkıcısıydı, sonra okulunun şarkıcısı oldu. Bu unvan beni konservatuara sürükledi. Okul yıllarında devam eden şarkıcılık, okul bitince profesyonelliğe dönüştü.
Kıbrıslı bir sanatçı olarak Kıbrıs’ta seyirci karşısına çıkmak nasıl bir duygu?
Sahneyi çok seviyorum, dinleyicilerimi, izleyicilerimi çok seviyorum. Karadeniz’de, Ege’de, İstanbul’da, Gaziantep’te ne hissediyorsam, Kıbrıs’ta da aynı duygularla, aynı heyecanla sahneye çıkıyorum. Kıbrıs’ta olmanın diğerlerinden tek farkı, daha fazla tanıdık sima görme ve hemşerilerimle bir arada olma, onlarla bütünleşme duygusu...
Kıbrıs, “Hayat bir kumardır” sözünü doğrular nitelikte bir yer. Siz casinolara gitmekten keyif alır mısınız?
Hayır, ben sevmem oyun oynamayı. “Hayat bir kumardır” diye de bakmam yaşama... Bence hayat, Allah sağlık verdiği sürece her anından keyif alınacak bir lütuftur. Ama kumar, Kıbrıs’ın bir gerçeği. Dünyanın ekonomik ambargosu karşısında bir gereklilik haline geldi. Kıbrıs ekonomisini ayakta tutan birkaç önemli sektörden biri oldu. Oteller kumar turizmi sayesinde ayakta duruyor ve yüzlerce kişiye iş imkanı veriyor. Türkiye’den giden, ben dâhil hemen hemen tüm sanatçı meslektaşlarım da yıllardır buralarda sahneye çıkma imkanı buluyorlar. Ama ben hayatla ve hayatta pek kumar oynamam.
Eurovision hakkındaki düşünceleriniz neler? Teklif gelse değerlendirir misiniz?
Eurovision hem küçümseniyor, hem de “İstemem yan cebime koy” deniliyor. Eurovision bir olgu. Uzun yıllar hepimizin şöyle ya da böyle ilgisini çeken bir müzik yarışması. Evet eski heyecanı olmayabilir. Başka birçok şeyin de eski heyecanı yok ama onlardan vazgeçemiyoruz. Eurovision da böyle bir şey. Bunu eğerlendirmek lazım. Müziğimizi, kültürel değerlerimizi ihtiva eden, olabildiğince iyi çalışılmış bir projeyle ülkemizi tanıtmak adına bir teklif gelirse, olumlu cevap veririm. Ancak bu teklifin gecikmemesi şartıyla... Geç gelecek teklife sıcak bakmayabilirim. Çünkü iyi bir proje hazırlayabilmek için zamana ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Sinan Akçıl’la iyi bir iş ilişkiniz var. Akçıl’dan hem beste alıyorsunuz, hem de yaptığı tüm şarkıların demolarını siz okuyorsunuz...
Sinan’la müzik paylaşıyoruz. Onun şarkılarının bana uğur getirdiğine inanıyorum. Ama bununla kalmıyor tabii ki... Başka sanatçı arkadaşlarımız için yaptığı şarkılar olunca ilk benden duymak istiyor. Nedeni belki yakın hissetmesi, belki çabuk ulaşması ya da sesimin tınısı... Nedenini ona sormak lazım.
‘Son Osmanlı Yandım Ali’ filminde kısa bir rolünüz vardı. Sinemayla ilgili yeni projeler var mı ya da teklifler geliyor mu?
‘Son Osmanlı Yandım Ali’ güzel bir projeydi. Filmin başında beş dakika oynadım. Daha uzun süreli oynamayı isterdim ama yine de benim için çok keyifli bir ilk oldu. Başka projeler de geliyor ama sahne çalışmalarım çok yoğunlaştı. Bütün enerjimi sahneye vermek istiyorum. Film işi çok zaman alıyor.
Jennifer Lopez’le benzerliğiniz hakkında ne diyeceksiniz?
Ben daha gencim ve ondan güzelim.
Size göre Kıbrıs’ın en iyileri neler?
Hellim, çörek, molahiye, deniz, temiz hava ve huzur.
Kral TV 17’nci Müzik Ödülleri’nde ‘2010 yılının radyolarda en çok çalan şarkısı’ ödülünü ‘Rüya’ adlı çalışmanızla aldınız...
Bu ödülün benim için anlamı çok büyük. Geçen yıl Sinan Akçıl imzalı ‘Rüya’ çok sevildi, çok istek aldı. İstatistik verilerine göre de ‘en çok çalınan şarkı’ oldu. Bu nedenle ödül almış olmak beni çok mutlu etti