'Hayallerimi ne para ne ün süslüyor'

 Hayat Benim’, ‘Lise Devriyesi’ ve ‘Payitaht Abdülhamid’ gibi dizilerde rol alan Güzide Arslan, şimdilerde ‘Afili Aşk’la seyirci karşısına çıkıyor. Ara vermeden yıllardır ekranda olan oyuncu, “Dinlenmek beni çok yoruyor, eğer İstanbul’daysam ve üç gün üst üste çalışmadan geçirmişsem hüzün, melankoli, gam, keder hepsi etrafımı sarmaya başlıyor” diyor. Arslan’la yeni projesini, set arkadaşlıklarını ve hayalperest kişiliğini konuştuk.

Son yıllarda hiç ara vermeden ekrandasınız. Dinlenmeden kamera karşısında olmak sizi nasıl motive ediyor?
Dinlenmek beni çok yoruyor, eğer İstanbul’daysam ve üç gün üst üste çalışmadan geçirmişsem hüzün, melankoli, gam ve keder hepsi etrafımı sarmaya başlıyor. Çalışmak iyidir, 6-7 saat uykuyla çok enerjik, 10 saat uykuyla çok yorgun ve uyuşuk olabiliyorum. Ne mutlu başını kaşıyacak vakit bulamayanlara...

Birçok projede yer aldınız, hayal ettiğiniz yerde   misiniz?
Bu bir hayalperestin çok düşünüp, zor cevaplayacağı bir soru. Hayallerimi projeler üzerinden şekillendiriyor olsaydım, iki doğru filmde, üç doğru tiyatro oyununda oynamanın bana bir ömür yeteceğini söylerdim. Tantanaya gerek olmadan, doğru yönlendirilmiş, temiz bir kariyer...

Ama hayallerimi ne projeler, ne para ne de ün süslüyor. Ben hâlâ şirinleri görebileceğim günü bekliyorum (gülüyor).

Hayallerinizi başka neler süslüyor? Kendinize hiç hedef koymadınız mı?
Mesleğimi dünyanın her yerinde yapabilmek, Arjantinli bir yönetmenle Peru’da film çekmek, Polonyalı bir tiyatro grubuyla Afrika turnesi yapmak. Ve farklı ülkelerden birçok sanatçıyı ülkeme getirip oyunlar sahnelemek, Nuri Bilge Ceylan’ın objektifinden bakıp gördüğü yüz olmak…

Haliç Üniversitesi konservatuvar mezunusunuz, oyunculuk çocukluk hayaliniz miydi?
Çocukken çoban, niyetçi ve bilim insanı olmayı istemiştim. Sonra biraz büyüdüm, edebiyatçı olayım dedim. Seyyah, radyocu ve astronot da olmak istedim. Liste böyle uzayıp giderken, ‘Oyuncu olayım o zaman’ dedim. Böylece hiçbir mesleği seçmek zorunda kalmam, karakterimin mesleği neyse onu yaparım.

‘Afili Aşk’ size neler kattı?
Mutlu ve neşeli bir set ortamının bu devirde hâlâ olabileceğine dair kaybettiğim inancımı geri getirdi. Güzel arkadaşlar edindim, iki çok genç ve ışık saçan yönetmenle tanıştım. ‘Sahnem olsa da sete gitsem’ diye, çalışacağım günü dört gözle beklemenin mutluluğunu yaşamaktayım.

Dizide genç ve tecrübeli oyuncular bir arada… Sette nasıl bir ortam var?
Gülümseyen ve yüzünün etrafında üç tane kalp olan bir emoji var ya, işte o bizim set ortamının temsili emojisi... Dizimizi güle oynaya çekiyoruz.

‘Set ortamının neşesi ekrana yansıyor’

Projenin sevilmesinin sırrı sizce ne?
Set ortamının ekrana yansıyan neşesi, iyi oyunculuklar ve senaryo... Her bir oyuncu ayrı ayrı tatlı ve sevilesi... Bizim köydeki teyzeler kalbine koymak istiyormuş herkesi.

Canlandırdığınız Gonca, gözü yükseklerde olan ve kendini beğenen bir kadın. Size benzeyen yanları var mı?
Birey olma ve özgürlükle ilgili bazı bakış açıları bana uysa da, Gonca gibi insanlarla hiç ortak nokta bulamıyorum. Umarım bir gün gerçekten sever ve sevilir.
Boş zamanlarınızda bol bol seyahat ediyorsunuz sanırım. Sırada nereler var?
Güney Amerika turu birkaç yıldır planladığım bir şey, uzun zaman alacağı için erteliyorum. Vietnam ve Kamboçya olabilir, dünyanın her yeri sırada benim için...
‘Hırsız’ ve ‘Dogville’ tiyatro oyunlarında da yer aldınız. Yeni sezonda bir projede rol alacak mısınız?
Çok isterim. Set yoğunluğundan fırsat bulursam, neden olmasın?