02.04.2014 - 19:22 | Son Güncellenme:
Henüz lisedeyken Derviş Zaim tarafından keşfedilerek ‘Gölgeler ve Suretler’ filminde rol alan Hazar Ergüçlü, ‘Kuzey Güney’deki Simay karakteriyle hafızalara kazınmıştı. Şimdiyse ‘Medcezir’in Eylül’ü olarak karşımızda. 21 yaşındaki genç oyuncu, Elele dergisine konuştu.
Hikayeniz tiyatroyla nasıl buluşuyor?Aşırı haylazdım, biraz toparlanabileyim diye ailem beni tiyatro kursuna gönderdi. Ve gerçekten doğru adresti benim için. İnsan olmak için ideal bir yer. Gittim ve evet dedim; burası benim yerim, ben bu işi yapmalıyım. Çok sevdim.
Anne-babanızın tiyatroyla bir ilgisi var mı? Yok. Babam gazeteci. Şu anda Kıbrıs Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni. Annem de basın yayın mezunu. Gazeteyle başladı, televizyona geçti. O da şu anda Kıbrıs Devlet Televizyonu’nda yönetici.
Kaç yaşındaydınız tiyatroya girdiğinde?
Lise 1’deydim.
SEÇİLDİM, İNANAMADIM
Oyunculuğu 15 yaşında meslek olarak seçtiniz, öyle mi?
Tiyatroya ilk girdiğim anda çok sevmiştim ama “Benim mesleğim oyunculuk olacak” demedim hemen. Yaşadıkça doğru yolda olduğumu anladım. Konservatuvara hazırlanırken hocamın da yönlendirmesiyle Derviş Zaim’in bir filmi için elemelere katıldım. Hayal bile kurmuyordum doğru düzgün, aklımda sadece tiyatro okuyacağım, sınavı kazanacağım vardı. Üniversitede tiyatro okuma hedefini belirlemiştim. Bu sırada Derviş Zaim beni seçti. İnanamadım. Filmde oynarken bile inanamıyordum, ekip çok gülüyordu.
‘Medcezir’le dikkatleri üzerinize iyice çektiniz. Sizi bu işin içine çeken en büyük etken neydi?Yine Ay Yapım’la çalışmak elbette çok önemli. Yine Ece Yörenç’le çalışmak da öyle... Bu sanırım çok büyük bir lüks. Böyle bir piyasada aynı insanlarla mutlu olarak çalışmaya devam edebilmek çok güzel.
Canlandırdığınız karakteri seviyor musun? Eylül, çok bıcır bıcır bir karakter. Benim içimde de olan o ‘deli enerjiyi’ çok rahat dışarıya vurabildiğim bir karakter. Ben ‘Kuzey Güney’deki ‘Simay’ı da çok seviyordum. Onun ağırlığından sonra Eylül’ün pembe dünyası bana çok cazip geldi.
Ekranda kendinizi izlerken en çok ne için kızıyorsunuz?Kendini izlemek çok zor. Babam da çok dalga geçiyor. Mesela izlerken kendimi kaptırıyorum ve aynı sahneyi yeniden oynamaya başlıyorum. Ama elbette insan her izlediğinde kızacak bir şeyler buluyor kendine.
Serenay Sarıkaya’yla nasıl bir ikili oldunuz? Hem dizide hem de reklam filminde beraberiz şimdi. Ama biz ilk günden arkadaş olduk. O kadar tatlı ki... Canımın içi o benim. Çok temiz kalpli, sevecen, sevgi dolu bir insan. Hiç kin tutmaz, çok iyi niyetlidir. O yüzden çok güzel bir uyum yakaladık hem işte hem de özel hayatımızda.
Kamera karşısına geçtikten sonraki dönemden bugüne uzanan süreç, hayal kırıklıkları mı umut mu barındırıyor içinizde?
Umut taşıyor! Ben hâlâ çok heyecanlıyım. Elbette zaman zaman hepimiz hayal kırıklıkları yaşıyoruz. Zaten çok enteresan bir piyasa bizimki. Çocuktum bu işe başladığımda ve elbette hayal kırıklıkları yaşadım ama bu, bir taraftan erken büyümeme neden oldu. O yüzden hâlâ hiç değişmedim. İçimdeki umut ve heyecan hâlâ aynı sıcaklıkta.
SiSTEME KIZIYORUM
Ülke gündemini ne kadar takip ediyorsunuz?Çok yakından...
Peki, Y kuşağının bir üyesi olarak bir şeylerin değiştiğine ya da değişeceğine inanıyor musunuz?Çok yakında değişecek, buna inanıyorum.
Bugünlerde en çok neye kızıyorsunuz?Sisteme kızıyorum.
Vicdanınızı en çok ne rahatsız ediyor?15 yaşında çocuğun öldürülmesi ve katilinin belki de bugün başka birilerine o gaz fişeklerini isabet ettiriyor olması.
Son bir söz istesek?
Barış, tez zamanda.
AŞIK OLUNCA ŞAPŞALLAŞIYORUM
Kariyer mi aşk mı sizi daha çok cezbeder?Bu çok zor bir soru. Aşık olacağım ya da olduğum kişiye göre değişir. Şu an bir erkek arkadaşım yok. Ancak olduğu zaman değerlendirebilirim sanırım bu soruyu.
Aşk yok mu hayatınızda?Hayır, şu anda yok.
Aşık olduğunuzda hayatın nasıl etkileniyor?Of! Yemek yiyemem mesela. Zaten bütün olayım yemek yemek. Yemek yiyemiyorum, uyuyamıyorum, konuşamıyorum, kasılıyorum. Çok şapşal oluyorum. Yürürken bir şeylere çarpabiliyorum, etrafı kırıp dökebiliyorum. Hem de öyle sadece yanındayken değil, onu düşündüğüm her an...
En son ne zaman aşık oldunuz?Geçen sene ekimde.
Ekimde bitti mi başladı mı?Başlamadan bitti.
Bir erkek sizi en çok nasıl etkiler?
Ben daha çok zekadan etkilenen biriyim. Zarif, ince espri zekası olan erkekler beni etkiler. Erkeklerin büyük bir kısmı kendisine hayrandır. Gösterdikleriyle oldukları farklı. Ben kendi gibi olan cool tipleri, kendiyle barışık, mutlu erkekleri severim. Çevresine negatif enerji vermeyecek, aksilik, huysuzluk çıkarmayacak insanlar isterim etrafımda.
Röportajın tamamı Elele dergisinin nisan sayısında.