YILBAŞINDA PRAG
‘Masalsı bir atmosfer’, ‘Büyülü bir şehir’... Prag’dan bahsederken bu ve benzeri çokça tarif yapılmış olmalı. Tek tek her yapısıyla bir dantel gibi işlenmiş, savaşlara rağmen yine de korunmuş, hatta derler ya, Dünya Savaşı’nda Hitler bile bu güzel şehri bombalamaya kıyamamış...
Saat kulesine çıkıp, şehre şöyle bir bakınca nefesinizi tutmamak mümkün değil. Ama yükseklikten değil, manzaranın ihtişamından nefesiniz kesildiği için... Kasım ayından itibaren tüm şehir ışıklara bezenip, yılbaşı kutlamasına hazırken, meydanda sizi bekleyen atlı arabalar tarihi dekoru tamamlıyor.
Bir restoran önerisi
Bir de köprüler var ki, en duygusuz olanı bile romantizmin doruklarına taşıyan cinsten. Prag’ın kendisi kadar ünlü Karl (Charles) Köprüsü, köprülerin hası. Karl Köprüsü’ne giderken geçtiğiniz diğer köprüler de cabası. Bilindiği üzere, köprüyü yaptıran IV. Karl olarak anılan Bohemya Kralı. Böyle bir sanat şaheserine adını vermiş, şanı, şöhreti 700 - 800 yıldır devam etmiş. Dolayısıyla “Köprüler yaptırdım gelip geçmeye” demeyi en fazla kendisi haketmiş.
Köprüyü ister karşıdan seyredin, ister üzerinde bir o yana bir bu yana dolaşın... Ama köprü üzerindeki sokak çalgıcılarına eşlik etmeyi unutmayın. Köprüyü geçince sizi bekleyen nehir kenarında çok hoş kafeler ve restoranlardan birini seçip, en güzel gün batımlarından birini yaşayın.
Yemeği de böyle güzel bir manzara eşliğinde yiyelim derseniz, Karl Köprüsü manzaralı ‘Kampa Park’ı mutlaka not edin. Özellikle menüdeki ‘monk fish’ önerimdir.
Bu arada “Yediğin içtiğin sana kalsın, gördüklerini anlat” sözünü hiç doğru bulmam. Yabancı bir şehre gidildiğinde ilk bilinmesi gereken, iyi restoran ve kafelerin adresidir. Tarihi ve turistik yerler çok yazılır, ama ‘bu akşam nereye gidelim?’ kısmı hep atlanır. O yüzden benim gibi düşünenlere bir katkım olsun diyerek, restoran ve kafe turuyla devam edeyim.
Öğle ve akşam yemeği için çok özel, butik ve uygun fiyatlı bir restoran olan ‘Pagana’ Prag listemde ilk sırada. Astronomik saat çevresinde bulunmakla beraber, bir binanın alt katında olması dolayısıyla yol tarifi biraz güç, mutlaka teknolojiden yararlanın. İlla ki, bulun derim çünkü gitmenize değecek. Yine aynı çevrede daha yerel bir mutfağı olan U Modre Kachnicky akşam yemeği için ideal.
Kaz ciğerinden ördek çeşitlerine bölgeye özel bir menü sunuyor. Bir de Türk olduğunuzu anlayınca sizi “Merhaba” diyerek karşılayan garsonlarıyla Fenerbahçe, Galatasaray ve Bodrum sohbeti yaparsanız, değmeyin keyfinize.
Kahvaltı içinse Karl Köprüsü yolu üzerinde nefis Fransız kafesini kaçırmayın derim. Narodni Kavarna adındaki kafede ister mükellef kahvaltı, ister croissant kahve keyfi yapın.
Akşam olunca biraz da müzik derseniz, bir caz klübe mutlaka uğrayın. Özel bir adrese gerek yok, hemen her caddede bir küçük caz klübü bulabilirsiniz. Zaten bütün yollar Astronomik Saat’e çıkıyor.
Para birimi Çek korunası ile hesap yapmak zor. Euro da kabul ediyorlar ve çoğunlukla fiyatlar makul. Ama bir tek yerde, Wenceslas Meydanı’ndaki Trinity Kafe’de sakın ola kahve içmeyin. Prag’daki hatta Avrupa’daki en pahalı kahveyi onlar satıyor. Şehirle ilgili tüm sorularınızı cevaplamak için sık aralıklarla, birer ‘danışma’ kurmuşlar, her derde deva olmuşlar.
Hem güzel, hem kolay şehir Prag’da size de iyi tatiller...
