Sosyal medya sarmış dört bir yanımızı
Orada başka bir dünya var ki, istesek de istemesek de sarıveriyor dört yanımızdan, adı sosyal medya. Meali, herkes fazlasıyla kendisiyle sosyal. Andy Warhol bile, “Herkes bir gün 15 dakikalığına meşhur olacak” derken, bu kadarını tahmin etmemiştir. Öyle ki, hepimiz 7’den 70’e dahil olduk o dünyaya. Yani bırakalım kınamayı ya da görmezden gelmeyi ve bakalım sosyal medya cenahında neler olup bitiyor?
Böyle düşünüp biz de hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak cuma geceleri NTV’de ‘N Hayat’ adlı programımızda sosyal medya gerçeklerini konuşuyoruz. Konular renkli, gündem hızlı, sosyal medya kahramanlarının sohbetleri gayet ahenkli. O sayede ben de yepyeni bir bakış açısıyla, farklı bir ajandayla yol alıyorum. Son 2-3 haftada biriktirdiklerimi de bu köşede paylaşmayı istiyorum. İşte o notlardan bazıları;
- Ne kadar ünlü olursan ol, ne kadar lafı gediğine koyarsan koy, kendini sosyal medyaya açtığında korunmasız oluyorsun, yerli yersiz tepkilere maruz kalıyorsun. Cem Yılmaz olsan, o sinir harbiyle başa çıkamayıp bir müddet ‘dijital detoks’ kararı alabiliyorsun. Ama gel gör ki sosyal medyadan tümüyle vazgeçemeyip, geri dönüyorsun.
- Sosyal medyanın gündemi daha evrensel. Türkiye’de de artık çok izlenen yabancı diziler sayesinde bir grup izleyicinin dizilerde kalite ölçeği hayli yüksek. Öyle ki, yenir yutulur bir yapım olmayan ‘Game of Thrones’u izlemek, sosyal medyada tam anlamıyla bir muhabbet kapısı. Eğer diziyi izlemiyorsan, zaten çoktan dışlanmışsın.
- Sosyal medya hesabı açma yaşı giderek düşüyor. 17 yaş altındaki fenomenler aldı başını gidiyor. “Çocuğu sosyal medyanın karanlıklarına kaptırmayayım, bari benim denetimimde olsun” deyip mecburen izin veren ebeveynler çoğunlukta. Diğer yandan çocuğunu sosyal medyada kazanç kapısı olarak gören, fenomen yaratma çabasındaki anne-babalar da cabası.
- Sıkıntılı yanlarından biri, elbette acımasızlığı. Türlü şekillerde, fiziksel özelliklerinden ötürü birbirlerine yüklenen insanların ruh hali düşündürücü. Gün geliyor, dünyaca ünlü Rihanna’nın kilosuyla, gün geliyor Göksel’in gençlik fotoğrafıyla alay ediyor birileri. Bırakın şekle böylesi takılmayı, biraz manadan haber verin dense de, hepsi nafile. Sonuç, vurun zayıf noktaya.
- Sosyal medyada en iyi görünmek için her gün yeni bir teknik, farklı bir aplikasyon
- Yok mu hiç artısı? Var elbette. Genç ve yetenekli yeni nesil müzisyenler, ürettiklerini sosyal medya üzerinden paylaşıyor. Özgün işler yapan cesaretli müzisyenler, çok kısa sürede geniş kitlelere ulaşıyor. İzlenme rakamları sayesinde müzik piyasasında yer ediniyorlar. Yapımcıların tekelinde kalmayan bir mecrada, müzikte yeni ufuklar açabiliyorlar.
Dolayısıyla eksilerin farkına vararak, artılarıysa haneye yazarak her gün yeni bir gündemle sosyal medyayı takibe devam ediyoruz. Size de önerim; cuma geceleri NTV’de ‘N Hayat’ı izlemeyi ihmal etmeyin.
Yeni şarkılar
Müziğin alternatif sularından güzel haberler gelmeye devam ediyor. Türkiye’de pop müzik tıkanmış kendini tekrar ederken, özgün müzik sınırlarını aşıyor. En baştan beri sesiyle, müziğiyle ve yorumuyla kendine özgü bir isim olan Mabel Matiz, şimdilerde Sıla ile birlikte yeni şarkılara imza atıyor. Sıla’nın dediği gibi, “Zordur aslında iki müzisyenin birlikte üretmesi”. Ama onlar güzel bir uyum yakalamışlar. Ve bu uyumdan üç yeni şarkı birden çıkarmışlar. İlki, Sıla’nın Harbiye konserinde ilk kez birlikte seslendirdikleri ‘Muhbir’, ki Açıkhava Sahnesi’nde seyirci hemen ilk anda çok sevdi. Diğer şarkılarının adı ‘Pembe’. Matiz, hoş bir sürpriz yaparak ‘Pembe’yi ilk kez
‘N Hayat’ta bizim için canlı söyledi. Üçüncü şarkılarıysa ‘Sarmaşık’. Bu parçalardan büyük ihtimalle ‘Pembe’ ve ‘Sarmaşık’, Matiz’in yakında çıkacak albümünde yer alacak. ‘Muhbir’ de Sıla’nın albümünde olacak.
