Gülay Afşar

Gülay Afşar

gulay.afsar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Eylül ayı geldi. Her ne kadar sanat etkinlikleri için artık tüm yıla yayılıyor desek de, bu aydan itibaren 14. İstanbul Bienali ile artan hareketlilik dikkat çekiyor, daha çok sayıda yeni sergi ve sanat etkinliği ajandalarımızda öne çıkıyor.

SANAT EŞLİĞİNDE ŞEHRİ KEŞFEDİN
14. İstanbul Bienali bugün kapılarını açıyor. Açılış öncesi, İstanbul Modern’de İstanbul Kültür Sanat Vakfı ekibi, Oya ve Bülent Eczacıbaşı ile öğle yemeğinde buluştuk. Bülent Bey, Bienali anlatırken bu kez çok daha farklı bir deneyim olacağına vurgu yaptı. Bienali izlemek artık günlerinizi alacak diye anlattı. Bu yıl, milyon olmasa da çok daha fazla sayıda izleyiciye ulaşılacağına dair beklentisini dile getirdi. İlk yılda 40 bin izleyiciyle başlayan serüvenin geçen bienalde 340 bin kişiye ulaştığı düşünülecek olursa, bu yıl en azından yarım milyon kişinin görmesi hayal değil. Sponsorlar sayesinde bienalin son yıllarda ücretsiz görülebiliyor olması da bir etken elbette.

Haberin Devamı

Dünyayla aynı listede

İstanbul Bienali, dünyadaki şehir bienalleri arasında önemli bir yere sahip. 120 yıllık Venedik Bienali, 60 yıllık Sao Paula Bienali ve 30 yıla yaklaşan İstanbul Bienali aynı listede öne çıkıyor. İstanbul’un en saygın uluslararası sanat etkinliğine dünyadan da 500 kadar gazeteci akredite olmuş gözüküyor.

Bienalin teması yine çok yaratıcı; ‘Tuzlu Su.’ Bu temanın çıkış noktasını Bienal Direktörü Bige Örer’le konuştum. ‘Tuzlu Su’ sadece İstanbul’u ve Boğaz’ı referans almıyor. Aynı zamanda, ‘tuzlu su’yun tüm canlılar için yaşamsal bir unsur olduğu biliniyor. Ayrıca, ‘tuzlu su’yla gözyaşına bir gönderme yapılıyor. Bu gönderme ile hem kişilerin, hem toplumların yaşadığı acılar, travmalar, düğümler ve düğümlerin çözülmesiyle ilgili sorular sorulmasının yolu açılıyor.

En az üç gün ayırın

Bienal bu yıl 36 farklı mekana yayılıyor, ummadığınız mekanlar kullanılıyor.

O yüzden Bülent Bey’in dediği gibi, bienali görmek için en az üç gününüzü ayırmanız tavsiye ediliyor. Boğaz ekseninde en kuzeyde Rumeli Feneri ve Riva kumsalı, en güneyde adalara kadar çok sayıda mekan bulunuyor. Müzeler ve sanat kurumlarının yanı sıra, izleyicinin çok da alışkın olmadığı otel odaları, garajlar, dükkanlar, eski evler, özel konutlar, faaliyette olan veya olmayan okullar, hatta bir de deniz otobüsü sergi mekanına çevriliyor. Böylece, yaşayan ve yaşanan alanlarıyla, çağdaş sanat şehrin bugünkü dokusuyla birleşiyor.Yürüyüş rotaları olarak; Tophane, Bankalar Caddesi, Meşrutiyet Caddesi, İstiklal Caddesi öne çıkıyor. Deniz üstünde olmak isterseniz, vapurla Büyükada’ya gidebilirsiniz. Çünkü Büyükada ilk kez farklı mekanlarıyla bienale ev sahipliği yapıyor. Kütüphane; Splendid Otel, Troçki’nin evi gibi mekanlar, izleyici için farklı birer deneyim ve keşif imkanı sunuyor. Yine de, eğer daha pratik bir yol olsa diyorsanız, dört farklı rotada rehberler eşliğinde Bienal turlarını da tercih edebilirsiniz. Bu yazdıklarım benim derlediğim ipuçları, bundan sonrası sanata ilgi duyanların kendi keşfi olsun.