Gülay Afşar

Gülay Afşar

gulay.afsar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ne güzel ki, Türkiye’de genç sinemacılar ve ilk filmini çeken yönetmenler, yaratıcılıkta sınır tanımıyor. Geçtiğimin günlerde tanıştığım Ceyda Torun da o isimlerden biri. Torun, ilk uzun metrajlı belgeseli ‘Kedi’yle sınırları aştı. Film, dünyada festival festival dolaşırken, bir Amerikalı yapımcının dikkatini çekti. Şubat 2017’de Amerika’da gösterime girdi ve ülke tarihinde yabancı belgesel kategorisinde hasılat rekoruna imza attı. İlk kez 15’inci if İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nde gösterilen ‘Kedi’, geçtiğimiz hafta Türkiye’de de vizyona girdi. Belgesel diye düşünüp mesafeli yaklaşacak izleyicilere ‘keyifli görüntülere eşlik eden müzikleriyle rahat, seyirlik bir film’ olduğunu söylemeliyim. Bu hatırlatmayı yapıp, Ceyda Torun’la sohbetimden notları kısa kısa aktarıyorum:

Haberin Devamı

‘KEDİ’ FİLMİNİN HİKAYESİ

Binlerce yıldır kediler var

Filmin hazırlık aşamasında, Türkiye’deki kedilerle ilgili kapsamlı araştırmalarından elde ettikleri bilgilerden biri; kediler binlerce yıldır bu topraklarda varlığını sürdürüyor. Öyle ki, Marmaray kazılarında bulunan bir kedi iskeleti 3 bin 500 yıl öncesine ait. Hatta, o kedi iskeletinin bacağında bir kırık olduğu ve sonradan kaynadığı da belirlenmiş. Bu, kediseverlerin de binlerce yıldır varolduğuna yorulabilir.

Filmin çekimlerinin keyifli olmakla birlikte, fiziken epeyce zorlu geçtiği anlaşılıyor. Nitekim, günlerce yürüyerek, ayak seviyesinden, kedilerin baktığı yerden çekimler yaparak ilerlemişler. Yeri geldiğinde ekip olarak bir minibüse dolup, kedilerin hikayelerinin peşine düşmüşler.

Öncesinde 35 kedinin hikayesiyle başlasalar da, çekimler sırasında 19 kedinin, montaj sırasındaysa yedi kedinin hikayesiyle tamamlayabilmişler.

Malum, kediler özgür ruhlu hayvanlar, zaman veya mekan onları bağlamıyor.

Melodram değil, olumlu duygular

Başrolde kediler olsa da, onların gözünden İstanbul’a bakıldığında aslında şehirdeki insanların da, kedilerin de aynı zorlu koşullarda yaşam mücadelesi verdiklerini görmüşler. Yine de bir melodram değil, olumlu duygular bırakan bir film ortaya çıkmış.

Haberin Devamı

En tatlı yanı ise, film ekibindeki yabancıların, İstanbul’daki sokak kedilerini gördükten sonra, evde tuttukları kendi kedilerine haksızlık yapıp yapmadıklarını sorgulamaları olmuş.

Filmde, kediler ve İstanbul’la ilgili daha böyle birçok detayı keşfetmek mümkün. ‘Kedi’yi izlemek yaz günlerinde sinemayı özleyenler için hoş ve farklı bir deneyim, kediseverler için de bulunmaz bir fırsat.